Siz bu soğuk havalarda, sıcacık evlerinizde pencereden usul usul yağan karın yağışını sıcacık kahve eşliğinde izlerken, ben sizler için yine mekan keşfetmeye çıktım. İstanbul’un bana göre uzaklarına gitmeyi tercih ettim. Önce Beylikdüzü’ne marinaya ardından da Büyükçekmece’ye geçtim. Gürpınar’da adını sıkça duyduğum, Cadde Kahvesi’ne kahvaltıya gittim. Eşsiz manzarasını duymuştum, ancak bu kadar iyi olduğunu tahmin etmemiştim. Kahvaltısını yazımda bahsedeceğim... Ardından ver elini West Marina. Burayı bilmeyenler için kısaca anlatmak gerekirse, içinde kafelerin, restoranların, amfi tiyatronun, marketlerin, helikopter pistinin bile bulunduğu çok şık bir alan. Bu güzel mekanda sevgili Yiğit Deniz kardeşimin işlettiği The Cheerss Pub’a gittim. Gençlerin takıldığı, canlı müziğin olduğu, kaliteli hizmetin yer aldığı çok şık, tarz bir mekan yapmış Yiğit. Son olarak durağım Büyükçekmece’nin en iyi ızgaracısı olan Bemet. Erol Erder dostum ve babasının birlikte pişirdiği köfte ve etlere doyamadım....
#BemetMarmara Bölgesi’nde ekim ortasında başlayan yağmur, ardından gelen ılık hava dalgası ormanlardaki yabani mantarları coşturdu. Mikolog Jilber Barutçiyan’ın peşine takılıp, iki hafta üst üste Şile ve Sakarya ormanlarında rengarenk mantarların peşinden koşturdum. Porçini, sığır dili ve mantar aleminin şahı Sezar’la tanıştım. Siz de denemek isterseniz, mutlaka mantarları çok iyi tanıyan bir uzmanla yola çıkmanızı öneririm.
Eylül yağmurları başladığında Batı Karadeniz’in Küre Dağları Milli Parkı yabani mantar cennetine dönüşür. İlkbaharda yenebilen yabani mantarın tek türüyle yetinmek zorunda kalan yöre halkı, sonbaharda üç ay boyunca ormanlardan yaklaşık 20 tür mantar toplar.