Dört gün önce, 21 Mart’ta gün ve gece eşitlendi; artık önümüz gittikçe erken ağaran günler ve uzadıkça uzayan akşamüstleri. Sokağa çıkmak, seyahat etmek, keşfedip ilham almak için daha çok vaktimiz, daha müsait bir iklim ama asıl önemlisi yaşam dolu bir doğa ve cıvıl cıvıl insanlar var. Sadece tabiat ve toplum mu? Sinemadan tiyatroya, müzik dünyasından festivallere kadar her şey canlanıyor ve göz alıcı renklere bürünüyor... Peki şunu yoksa bunu mu giymeli, acaba evi nasıl dekore etmeli, önce kimi seyretmeli, nasıl kokteyl içmeli? Bunca alternatif içinden hangisine, nasıl karar vermeli? İşte bunlar da baharın tatlı ikilemleri...
#ViyanaSon birkaç aydır farklı konularla ilgilenirken, cep telefonlarının yeni modelleri de yavaş yavaş vitrinleri doldurmaya başladı. Üstelik konuşmanın ötesinde bir dolu fonksiyonla bezeli bu aletlerin bazıları sadece sesiyle değil, çektiği görüntülerle de insanın başını döndürüyor. Bu duruma artık daha fazla kayıtsız kalamazdım, hemen bu konuda bir şeyler yapmam gerekiyordu.
Yaz sıcakları bu sene biraz geç bastırdı, ama iyi bastırdı. Beni de herkes gibi torunların okulu başlamadan bir tatil telaşı aldı. Tatil demek hafiflemek demek. Üstte ince bir tişört, altta şort, ayakta sandalet, gamdan kasvetten uzak insanın kendini kah doğaya, kah denize atası geliyor.