Güncelleme Tarihi:
'Dedelerimizin mezar taşlarını bile okuyamıyoruz' diyerek dersin zorunlu olmasını Milli Eğitim Şurasında savunanlara karşın Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu şöyle yanıt verdi: "Mezar taşlarını okumakta ben bile zorlanıyorum. Ahmet Cevdet'in çok da ağdalı bir dili olmayan Maruzat'ını Osmanlıca'dan Türkçe'ye çevirdim. Okusunlar, anlasınlar bakalım. Yazık o çocuklara, Osmanlıca öğretince uzaya mı çıkacaklar, Türkiye mi kurtulacak? Önce içinde yaşadığımız hayatı, dünyayı öğretsinler. Yazık bu çocuklara."
Prof.Dr. Bülent Arı ise liselerde Osmanlıca öğretiminin özellikle sosyal bilimlerde okuyacak öğrenciler için çok doğru bir karar olacağını savundu.
OSMANLI'DA OKUMA YAZMA BİLEN YÜZDE 10'DU
YAZIK BU ÇOCUKLARA
Osmanlıca Arap harfleriyle Türkçe yazılıyor ama bu arada Osmanlıların kullandıkları Farsça ve Osmanlıca tertipler var. Liselerde bu çocukların bunları öğrenmesi mümkün değil. Zaten Osmanlı Devletinde okuma yazma bilenlerin oranı yüzde 10'u geçmiyor. Osmanlıca öğrenmesi o kadar kolay değil. Ha Arap ha Latin harfleriyle yazmışsınız. Osmanlıca, dediğiniz zaman Arapça ve Farsça grameri öğrenme mecburiyeti de var. Yoksa yazamazlar. Okumayı, anlamayı bir kenara bırakın yazamazlar da. Arapça kelimenin kökünü bilmeleri gerekir. Arap harflerini öğretince herkese Osmanlıca öğreteceğim sanılmasın. Evet Arapça harfleri 1 yıl içinde öğretirsiniz. Ama matbuat okuyabilmeleri mümkün değil. Tenzil, tevcii, teveccüh kelimesini nasıl anlayacak çocuk? Osmanlıca öğrenince uzaya mı çıkaracaklar, ülke mi kurtulacak? Önce içinde yaşadıkları dünyayı, hayatı öğretsinler çocuklara.
HEDEF ARAP HARFLERİYLE TÜRKÇE YAZMAK MI?
Hedefimiz Arap harfleriyle Türkçe yazmak veya okumak mı? Osmanlıca bu değil. Osmanlıca metinleri okuyup anlamak. Ahmet Cevdet Paşa'nın çok ağdalı olmamakla birlikte Maruzat kitabını çevirdim. okusunlar ve anlasınlar bakalım, buna büyükler de dahil...Ahmet Cevdet'in kendisi Osmanlıca üstadı olmasına karşın imla hataları yapardı. Ben, yıllarımı verdim bu işe. Bunu savunması gerekecek bir kişi varsa o benim. Ama kesinlikle katılmıyorum. Ben bile çok zaman sözlüğe bakmak zorunda kalıyorum. Osmanlıca, Osmanlı tarihi kültürüyle uğraşanların bilmesi gereken bir konudur. Çok istiyorlar hukuk ile Sanat Tarihi fakültelerine koysunlar. "
"SADECE MEŞRUTİYET TARTIŞMALARI İÇİN BİLE OSMANLICA ÖĞRENİLİR"
Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Arı ise liselerde Arap harfli Osmanlıca Türkçesi öğretiminin özellikle sosyal bilimlerde okuyan öğrenciler için çok doğru bir karar olacağını söyledi. Arı, sosyal bilim öğrencilerinin geleceğin avukatı, iktisatçısı, siyasetçisi, tarihçisi, sosyoloğu olduklarını belirterek, özellikle 2.Meşrutiyet döneminde inanılmaz tartışmaların yaşandığına dikkat çekti.
Arı, "Bugün tartıştığımız her şey 1908 sonrası tartışılıyor, çok miktarda materyal var. Faşizm, komünizm, feminizm, ateizm, yeni harflere geçmek, Latin harflerini kabul etmek. Bazıları Arapça harfler yetmiyor, Ermeni harflerine geçelim, diyor örneğin. 1908'den 1912'ye kadar çok canlı bir tartışma ortamı var ve bunların tamamı dönemin gazete ve dergilerine yansımış. O seviyedeki bir basın hürriyeti hala gelmedi mesela. Ateizm üzerine Abdullah Cevdet'in tartışmaları var. Dinsizlik üzerine, dinin baskılarından kurtulma, milliyetçilik üzerine her şey tartışılmış. Sadece bu tartışmaları okuyabilmek için bile Osmanlıca bilmeye ihtiyaç var" dedi.
OSMANLICA DİL DEĞİL
1 YIL İÇİNDE HARFLER ÖĞRETİLİR
"Osmanlıca veya Osmanlı Türkçesi" diye bir dil olmadığını belirten Arı, "Eskiden Arap harfleriyle yazılıyordu şimdi Latin harfleriyle yazılıyor. Liselerde bunu öğretmek mümkün. 1 yıl içinde matbu harfleri öğrenebilir ve okuyabilir çocuklar. Dolayısıyla dönemin kitaplarını okuyup anlayabilirler" diye konuştu. Ancak Arı, el yazmaları, fermanları, vakfiyeleri, fetvaları okumak için özel eğitim gerektiğini belirtti. Bunun öğretilmesinin uzun dönemde kültürel olarak çok faydası olacağını ifade etti.
YETERLİ ÖĞRETMEN VAR MI?
Osmanlıca'nın liselerde zorunlu ders olması durumunda yeterli öğretmen bulunup bulunamayacağı sorumuza ise Arı, "Çok sayıda işsiz tarihçi, atanamayan öğretmen var Osmanlıca bilen. Bunlar liselerde bu dersi verebilir" yanıtını verdi.
"DİN DERSİ ÖĞRETMENİ, OSMANLICA ÖĞRETEMEZ"
Arı, Osmanlıca dersinin din öğretmenleri tarafından verileceğine ilişkin bir rivayet olduğunu belirtirken, "Buna itiraz ediyorum. Osmanlıca, tarih veya edebiyat mezunları tarafından verilebilir. Din dersi öğretmenlerinin altyapıları bunu vermek için yeterli değildir" dedi.
MUHALEFETTEN TEPKİ
"ÇOK YAKIŞIKSIZ"
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Başbakan Davutoğlu'nun Genelkurmay'a ilişkin çıkışının çok yakışıksız olduğunu söyledi. Yalçın, "Demek ki bedelli askerlik konusunda bir emri vaki var. Genel Başkanımız Bahçeli, grup konuşmasında TSK'nin söylemlerine kulak veriniz, onlar ihtiyaç bildiriyorsa biz bedelli askerliğe destek veririz, demişti. Son bir ay içinde Cumhurbaşkanı ve başbakan zengin fakir ayrımı yaratacağı gerekçesiyle bedellinin olmayacağını beyan etmişlerdi. Yine aynı dönemde Genelkurmay da alenen sıcak bakmadığını ifade etmişti.
Ne oldu da son iki gün içinde başbakan seçim müjdesi verirmişçesine bedelli çıkarıyoruz, açıklaması yaptı" diye sordu. Başbakanın 'genelkurmay Başbakana bağlıdır' sözlerinin çok yakışıksız olduğunu da belirten Yalçın, "Genelkurmay bu ülkenin silahlı kuvvetleridir. Kendi pozisyonunu, kurumun durumunu, ifade etmek durumunda. Bedelliye bir zafiyet yaratacağı endişesiyle karşı çıkmakta, ordunun durumunu söylemektedir. Olması gereken böyle bir karar almadan önce Genelkurmay'a danışmaktı. Bugünkü restleşmeden anlıyoruz ki; demek ki TSK'nin ihtiyaçları gözetilmeksizin apar topar bu karar alınmış. Davutoğlu grup konuşmasında seçim müjdesi vermiş" dedi.
"DAVUTOĞLU OTORİTERLEŞİYOR"
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, AKP iktidarı döneminde devlet kurumları arasında ahenk kalmadığını, devlet kurumlarının tahrip edildiğini söyledi. Gök, "Başbakan Davutoğlu gittikçe otoriterleşen bir siyasal çizgiyi savunuyor. AKP, siyasay çoğunluğu ile Türkiye'de hiçbir kurumun görüşünü almadan yasa tasarıları hazırlayıp Meclis'e gönderiyor. Kendi siyasal geleceği ve bekasını bu şekilde kurtaracağını zannediyor. Ne yazık ki olan devlete oluyor. Bedelli askerlik konusu da uzmanlık gerektiren bir konu olduğu için mutlaka Genelkurmay'ın görüşü alınarak bir konsensüs sağlanmalıydı" dedi.