‘Zor Kişilikler’le Yaşamak

Güncelleme Tarihi:

‘Zor Kişilikler’le Yaşamak
Oluşturulma Tarihi: Mart 11, 2000 00:00

Haberin Devamı

‘Zor Kişilikler’le Yaşamak

François Lelord

Christophe Andre

İletişim Yayınları

Hiç bir kitabı okurken bu kadar zorlanmamıştım. Zorlanışımın nedeni, konunun ilgi alanımın çok dışında olması ya da kurgusunun ağır olması gibi nedenler değil, tam tersine içine fazlaca kendimi ve çevremi katmamdan kaynaklandı.

Kitap kişilik bozukluklarını sınıflandırıyor ve bu tür insanlarla birlikte nasıl yaşanabileceğinin yollarını gösteriyor.

Kaygılı, paranoyak, oyuncu, saplantılı, narsist, şizoid gibi sınıflamalar yapılmış ve her hastalık gerçek yaşamdan alınmış bir kişinin anısıyla canlı bir şekilde örneklenmiş. Bunun ardından hepsinin özellikleri teker teker sıralanmış ve onlara nasıl davranmamız gerektiği tenbih edilmiş.

Buraya kadar her şey çok güzel. İşin zorluğu kitabı okumaya başlayınca ortaya çıkıyor. Hastalıklı olarak kabul edilenler hep kendi dışınızdaki insanlarla örneklenmiş. Anne, baba, eş, arkadaş ya da patronunuz hastalıklı siz sağlamsınız.

Peki ya ben de hastaysam? Adını saydığım hastalık türlerinin özelliklerinden birini mutlaka kendinizde buluyorsunuz. Okuma ilerledikçe çevrenizde de neredeyse normal insan kalmıyor. Kimi şizoid, kimi narsist, kimi bağımlı, kimi depresif. Mahallenizin bakkal ve kasabına bile teşhis koyacak duruma geliyorsunuz kitabı bitirdiğinizde. Doğrusu bende hepsinden bir parça bulunduğuna kanaat getirdim. Sanırım kitabı bitirince önce ne olduğumu öğrenmek için bir psikiyatra gitmem gerekecek. Ama olsun, çevremdekilerin hastalıklarını çözdüm ya o benim için yeter. En azından onlardan daha normalim.

Sinemada yaratılan tipler ya da popüler kişilerden verdiği örneklerle her hastalığı gözünüzde da canlandırabiliyorsunuz. Konusu gereği zor okunabileceğini düşünülen bir kitabı elinizden bırakmadan, nefes nefese bir merakla bitirebilirsiniz. Tek yan etkisi sonunda hastalık hastası ya da şizofren olmak.

Atina, Tuzun Var Mı?

Hagop Mintzuri

Aras Yayıncılık

Çok renkli Anadolu kültürünün artık yokolmuş bir bölümünün hikayecisi o. Doğup büyüdüğü Erzincan'ın Arımıdan köyünün insanlarını anlatıyor hikayelerinde. Ama 'o güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler' artık. Ermeni asıllı yazar Agop Mintzuri'nin hikayeleri de Ermenice'den çevrilerek yayımlanmaya başlandı. Mintzuri'nin yazdıklarına öykü demek pek doğru değil aslında. Erzincan'dan tehcir ile giden ve bir daha haber alamadığı ailesini ve köyünü anlatıyor. Kitap bir anlamda Mahmut Makal'ın Bizim Köy'ünün Ermenicesi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!