Ziyaretçi mi, eziyetçi mi?

Güncelleme Tarihi:

Ziyaretçi mi, eziyetçi mi
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 16, 1998 00:00

Haberin Devamı

Dede bu geyikler ot yer mi? Bilmem kızım bi deneyelim. Bah la bah aslan yedü jiletlü sandüvüçü. Gördün mü lan, dimsahın ağzına odun kodum, nıhaaha. Bak moruk, maymun diazemleri şeker gbi yuttu şebeğe döndü. İlahi Öküzcan, sarhoş oldu oolum bu. Bak sigarayı da muz gibi soyuyo. Aha kafasından vurdum ayguru. Ayguuur napiyon len? Aman da benim güzel kızım kedileri dürtermiş, afferin sana. Daha uzun sopa veriyim mi? Bunlar hayvanat bahçelerinden sık sık yükselen sesler. Hayvanları uzaktan seyretmek, sevmek bize yetmiyor. İlla ufak bir taş atıp iletişim kurmaya çalışacağız. En azından ‘‘onu yer mi, bunu yer mi’’ diye kafesi iki saat içinde çöplüğe çevirmeliyiz. Yoksa hayvanat bahçesi ziyaretinden zevk alamayız.

Geçtiğimiz hafta İzmir Hayvanat Bahçesi'nde su aygırı Volga'nın başına gelenler korkunçtu. Basında ve televizyonda çıkan haberlere göre Volga koca koca taşlar ve demir çubuklarla saldırıya uğramış, körlük ve ölüm tehlikesi atlatmıştı. Hemen belirtelim, İzmir Hayvanat Bahçesi yetkilileri basının olayı abarttığını söylüyor. Olayın aslı Volga'nın havuzunu temizleyen bakıcının çıkan taşları orada bulunan gazeteciye gösterip. ‘‘Ellerine geçeni havuza ve kafeslere atıyorlar. Daha kötüsü olmadan halkı bilinçlendirecek bir şeyler yapın’’ demesinden ibaret. Yetkililer Volga'nın sağlık durumunun iyi olduğunu, atılan taşların küçük olduğunu vurguluyor.

Durum özelde abartıldığı kadar olmasa bile genelde dehşet verici: Yıllardır hayvanat bahçelerinde ziyaretçilerden kaynaklanan yaralanmalar, ölümler oluyor. ‘‘Ziyaretçiler hayvanları taşlarken görevliler nerede?’’ sorusuna tüm hayvanat bahçesi yetkilileri şu yanıtı veriyor: ‘‘Kafeslere taş ya da başka cisimler atılması anlık bir eylem. Kafese saldıran herkesi yakalamak için ziyaretçi başına bir bekçi gerekir. Bunlar yakalansa bile kanunlarda herhangi bir cezalandırıcı madde yok’’.

BİLET ALDIM HAKKIMDIR

Bu suçun sabıkları her zaman içimizi rahatlatan ‘‘bir kaç kendini bilmez’’ tanımlamasına sığmayacak kadar çeşitli toplum kesimlerinden. Ev kadınından üniversite öğrencilerine kadar uzanan bir yelpaze bu. Çocuğu eline geçirdiği bir çubukla kedileri dürterken görevlilerce uyarılan şık bir annenin düzgün Türkçesiyle verdiği yanıt akıllara zarar: ‘‘Beyefendi, ben buraya bilet alarak geldim!’’ İşin ilginç tarafı hayvanlara eziyet konusunda başka hiçbir alanda olmadığımız kadar yaratıcıyız. İşte Türk usulü hayvan işkencelerinden bazıları:

YİYECEK ATMA

Bu türü tercih edenler genellikle ilk kez hayvanat bahçesine gelip kısmen iyi niyetli olanlar. Bilimsel bir yaratılışa sahipler. Ancak bildikleri tek yöntem deneme yanılma. Hayvanın ne yediğini öğreninceye kadar kafesi çöplüğe çevirirler.

TAŞ ATMA

Bu arkadaşların iyi niyetli olanları, illa hayvanın dikkatini çekmeye, bu yolla iletişim kurmaya çalışırlar. Hayvan isabet aldığı halde bir tepki vermezse, atılan taşlar büyür. Çivi gibi daha üstün uyarıcılar kullanmaya başlarlar. Kötü niyetliler ise avcı yaradılışlıdır. Önce sadece isabet sağlamaya çalışır, sonra hayvanın kafa, göz gibi daha can alıcı yerlerini hedef alırlar. Bazen de kaplumbağa kabuğu delmece gibi oyunlara geçerler. En büyük hayalleri çiftelerini kapıp safari yapmak için, hayvanların özgürce dolaştığı büyük hayvanat bahçelerini, kurulmasıdır. Taş atanların verdiği en büyük zarar, Türkiye'de yalnızca Atatürk Orman Çiftliği'nde bulunan iki deniz aslanını öldürmek oldu. Hayvanların midesinden taş ve çivi çıktı.

PLASTİK İŞKENCESİ

Bunlar kafeslere küçük plastik top ve naylon poşet atarlar. Sonuçta bir geyik poşeti çiğnemeye başlar. Görevliler hayvanı uyutup müdahale edinceye kadar geyik poşeti yutar. İşkembesi patlamadan ameliyat edilebilirse kurtulur. Plastik topu yutan fil de karnı doyduğu için sekiz saat dışarda kalır. Hiçbir bakıcı onu içeri alamaz.

HAP ATMA

Bu arkadaşlar uyuşturucu etkili ilaçları kullanarak eğlenirler.

SÜPRİZLİ SANDVİÇ

Bu çeşit, ilk iki kategoride akla gelen herşeyi yapmış ama tatmin olmadığı için hayvanat bahçelerini ziyarete devam edenlerdir. Hiçbir nesnenin göründüğü gibi olmadığı casus filmlerine meraklıdırlar. Hayvanın boyutuna göre, aslansa jiletli, maymunsa iğneli sandviç hazırlarlar. Beklemeye başlarlar. Sonra canları sıkılır giderler. Hayvanın öldüğünü diğer ziyaretlerinde göremeyince anlarlar.

TİMSAHA ÖZEL

İndiana Jones ruhlu bu kardeşlerimiz sakin sakin duran timsahın esnemesini fırsat bilip ellerine geçirdikleri kalın bir sopayı diklemesine hayvanın ağzına yerleştirir. Sonra bir nil timsahının gazabından son anda kurtulmuş gibi derin bir oh çekerek yollarına devam ederler.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!