Güncelleme Tarihi:
Malatya’da 18 Nisan 2007’de 3 kişinin hunharca katledildiği Zirve Yayınevi katliamının üzerinden 15 yıl geçti. CNN Türk editörü Serdar Korucu’ya konuşan Gökhan Talas, o gün eşi Özge Talas ile kahvaltı ettiği için kendisinin o sırada ofiste olmadığını söyledi. Talas, “Sabah çıkmış olsaydım ben de olay gerçekleştiğinde ofisin içinde olacaktım” dedi.
Gökhan Talas yayınevine geldiğinde kapıyı kilitli bulduğunu, dışarıdan baktığındaysa içeride ışıkların açık olduğunu fark ettiğini aktardı. Bu nedenle şüphelendiklerini söyleyen Talas, “Bir gariplik olduğunu anladık. Uğur telefonu açtı. Bizi oradan uzaklaştırmaya çalıştı. Bir süre sonra polisi çağırmaya karar verdim” diye konuştu.
Polis bölgeye geldikten sonra yayınevine girdiğini belirten Gökhan Talas, “İçeriye girdiğimde kan gördüm, çok fazla kan gördüm” dedi ve eşinin kendisini binadan atlayan bir fail ile karıştırarak korkmasından çok etkilendiğini söyledi. “Aşağıya inince failleri gördüm ve tanıdım” diyen Talas, daha sonra ağır yaralı olarak hastaneye götürülen arkadaşını gördüğünü söyledi ve “Elini kaldırdı. Sonra onun öldüğünü öğrendik” diye ekledi.
"HEPİMİZ ŞOK İÇİNDEYDİK"
Daha önce de tehditler aldıklarını söyleyen Gökhan Talas, “Ufak tefek tehditler vardı ama ‘Şehirde kendimizi huzursuz hissediyorduk’ diyemem” dedi ve “Böyle bir vahşet hayal edebileceğimizin çok ötesindeydi” ifadelerini kullandı. Talas, “Hepimiz şok içindeydik. Öyle bir şiddete yol açabilecek hiçbir ön belirti yoktu. Olan biteni anlamaya çalışıyorduk. Aileler yıkılmıştı” diye konuştu.
Gökhan Talas, Zirve Yayınevi katliamıyla ilgili yargı sürecine dair de konuştu. “Kafamda kurduğum hukuki olarak, yöntem olarak çok onayladığım bir dava süreci olmadı. Çok doğru yönetilmedi, bizim tarafımızdan” diyen Talas, “Bu cinayetle ilgili daha basit bir dava olabilirdi. Anlayamadığımız örgütsel bağlantılar konuşuldu. Öncelikle bir ceza davasının yürütülmesi gerekiyordu” diye ekledi.