Güncelleme Tarihi:
İfadeleriyle Zirve katliamı davasına Em. Org. Hurşit Tolon ve bazı subayların dahil edilmesine yol açan eski papaz, ordudan atılma uzman çavuş Çınar, cinayetlerin Ergenekon Terör Örgütü’nce (ETÖ) işlendiğini, Türkiye Ulusal Stratejiler ve Harekât Dairesi (TUSHAD) adlı silahlı yapılanma tarafından planlandığını iddia etmişti. Çınar, Özal’a suikast davasının da gizli tanığıydı.
AJANDAM ÇALINDI
İlker Çınar’ın EGM tarafından “gizli” kaydıyla mahkemeye ulaştırdığı dlekçe, Zirve davanın tutuklu sanığı, Em. Albay Mehmet Ülger’in “Cinayetlerin tam ortasında Cemaat Paralel Devlet Yapılanması (PDY) var” iddiasına yanıt niteliğinde. İşte satır başları:
*Mehmet Ülger’in ilk kez konuşuyor olması, yeni stratejiyle ilgili. Eski stratejileri Zirve cinayetlerinin olacağına dair önceden bilgilerinin olmadığına yönelikti. Yeni strateji, cinayetlerin failinin Cemaat PDY olduğunu biliyorlarmış ve benim de cemaat tarafından yönlendirildiğim kurgusudur. Ne misyonerlerin, ne de cemaatin yönlendirmesi ile hareket etmedim. Başbakana ve özel kalem müdürü Hasan Doğan’a çok sayıda mektup yazdım. Mehmet Ülger ve ekibinin yeni stratejilerinde benim bu mektuplarıma yer vermeleri çok kötü bir komplo. Ülger, Bugün yazarı A.Y.A tarafından tehdit edildiğime dair kendisinin kurgulayıp bana yazdırdığı dilekçe örneğinin yer aldığı ajandanın Haydar Yeşil’e (tutuklu binbaşı) ait olduğunu söylüyor. Kriminal incelemede bana ait olduğu belirlenen yazının bulunduğu bu ajanda Haydar Yeşil’in bana hediyesidir. 17 Haziran 2008’de Ülger’in yeni kurgusunu yazmak amacıyla bu ajandayı çantamdan çıkardım, o dilekçe örneğini yazdım, sonra ajandam çalındı. Herhangi bir şekilde öldürülseydim, suçlanacak olan A.Y.A ve misyonerler olacaktı. Ölüm listesinde olduğum resmen bildirilmişti.
ORTADOĞU HIRİSTİYAN BİRLİĞİ BELGESİ SAHTE ÜRETİM
Ülger’in aynı röportajda 25 Ağustos 2008 tarihli, Ortadoğu Hıristiyan Birliği imzalı sahte bir belgeyi Tarsus’ta üretip Malatya’ya gönderdiler iddiasıyla ilgili Çınar, “Bu birlikle ilgili tüm sahte belgeleri kronolojik ve tarihsel akışa göre Malatya’da, masa başında kendisi üretti” diyor. Belgenin, Zirve davasının tutuklu sanıklarından Binbaşı Haydar Yeşil’e ait hard diskten çıktığını, gerçekte 16-17 Ağustos 2008 tarihli olduğunu, 25 Ağustos’un Ülger’in kendini kamufle etmek için seçildiğini öne sürüyor. Çınar, Yeşil’de ele geçen Manifesto Ortadoğu Hıristiyan Birliği adlı belge için de sahte istihbarat belgesi diyor.
SAHTE MİSYONERLİK BELGELERİNİ GİZLİ DİYE ÜST KADEMELERE RAPOR ETTİ
Sahte olduğu öne sürülen, protestan kilise önderi, iddiaya göre Ortadoğu Hıristiyan Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Özbek imzalı bu 20 Mayıs 2008 tarihli belgede, “Mesih’in bedeni bu coğrafyada tekrar aynı coşku ve renkliliğe kavuşacak ve yüceltilecektir. Bu amaçla çeşitli birlikler kurulacaktır” gibi ifadeler bulunuyor. Ülger’in bu belgeyi 1 gün önceden depolamak amacıyla hazırladığını iddia eden Çınar, o ekibin üyesi olduğunu, böyle çok sayıda çalışma yapıldığını öne sürüyor. Çınar, Ülger’in devleti misyonerler konusunda yanıltmak amacıyla sürekli Manipülatif İstihbarat Faaliyet (MİF) belgeleri düzenlediğini iddia ediyor.
İNTERNET KAFENİN ADI, BİNBAŞI YEŞİL’İN KULLANICI ADI
Ülger’in Tarsus’ta “İklim” adlı internet kafede hazırlandığını, Malatya jandarmasına sunmak üzere Çınar’a verildiğini öne sürdüğü sahte misyoner belgeleriyle ilgili, “İklim kullanıcı adıyla bir bilgisayarı olan kişi de Haydar Yeşil’di” diyen Çınar devam ediyor:
“Mehmet Ülger’in eski stratejisi, misyoner Behnan Konutgan’ın tehdit, rüşvet şantajla beni yönlendirdiği kurgusuna dayanıyordu. Yeni kurgusu ise Bugün yazarı A.Y.A’nın, yani Cemaat PDY’nin beni tehdit, rüşvet ve şantajla yönlendirdiğidir. Bu değişiklik, benim başından beri doğru söylediğimin kanıtı...”
ZİRVE YAYINEVİ'NE UMUT KİTABEVİ BENZETMESİ
İlker Çınar Zirve katliamını, Şemdinli’de 1 kişinin bombalama sonucu hayatını kaybettiği Umut Kitabevi baskınına benzetiyor. Ülger’in Valilik oluru olmadan, sorumluluk alanları dışı il merkezinde Planlı İstihbarat Faaliyeti (PİF) yürüttüğünü iddia eden Çınar, Ülger’in Malatya Altın Kayısı Oteli’ndeki misyoner toplantısını jandarma istihbarat olarak takibe aldığın iddia ediyor. Ülger’in Başbakan ve hükümete karşı komplo hazırladığını, asılsız, münipülatif amaçlı masa başı çalışmaları yaptığını öne süren Çınar şöyle diyor:
“Sahte istihbarat belgelerinde sayın Başbakanımızın BOP eş başkanı yapıldığını söyleyip, PKK ve misyonerlerle terör kapsamında iltisaklı gösteriyor, daha da önemlisi Zirve’de öldürülen Tilman Geske ile aynı sahte belge içinde değerlendiriyor ve manipülasyon yapıyordu. Çıkarılan vakıflar yasası, toprak satışı gibi konuların bu kapsamda olduğu yönünde asılsız tespitlerde bulunarak, sayın Başbakanımız için ‘hain, satılmış’ diyordu.”
Çınar bu iddiasına, Ruhi Abat ile kendi telefon konuşmasını kanıt olarak sunuyor.
NAYLON SELAM TEVHİD’LE İLGİLİ BRİFİNG VERDİ
İlker Çınar, Binbaşı Yeşil’e ait hard diskten çıkan “Sakız Toplantısı ve Sonuçları” adlı toplantıya Tilman Geske’nin de katıldığı öne sürülen belgenin Ruhi Abat tarafından hazırlandığını, “GÖK Toplantısı” adlı bir başka sahte belgede AKP’li eski bakan Mehmet Aydın ile ilgili manipülasyonlar yapıldığını iddia ediyor, şu iddialarda bulunuyor:
“Naylon örgüt Selam Tevhid örgütüyle ilgili Mehmet Ülger de çalışma yapmış, brifing vermiş, dini motifli örgütleri tanımlarken Selam Tevhid’i de izah etmişti. Bu brifing dosyada var. Malatya’daki dini motifli örgütlerden bir tanesi de Selam Tevhid terör örgütüymüş. (Belgeye göre diğerleri Hizbullah, Malatyalılar/Şafak ve Vasat terör örgütleri) Cemaat PDY ve Ergenekon PDY, her ikisi de dış güçlerce oluşturulduğu için, her ikisinin de naylon Selam Tevhid’e yönelik faaliyet yürütmesi gayet normal. Mehmet Ülger naylon örgüt olan Selam Tevhid ile ilgili olarak neden brifing verdi? Cemaat PDY’si İstanbul’daydı, benim hayatımı mahvettiler ve ben de onlar hakkında suç duyurusunda bulundum. Mehmet Ülger ve ekibi Malatya’da, doğrudan şehir merkezinde bulunan Zirve Yayınevine ve misyonerlere yönelik onca istihbarat yapmış, teknik dinlemelerde bulunmuş, bir tanesinde bile olsun neden adli bir vaka tespit edilmemiş, neden gidip suç duyurusunda bulunmamış?”