Güncelleme Tarihi:
Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanık Bülent Kalaycı ile tutuksuz sanıklar Faruk Kandova ve Melahat Akıllı, müştekiler Cesur Kılıç, Nurcan Kılıç, Uğur Kılıç, Kıymet Çoban, Serkan Çokgülenler ve Yeliz Çokgülenler katıldı.
Sanıkların kimlik tespitinden sonra savunmalarına geçildi. Tutuksuz sanık Faruk Kandova, 5 yıldır ambalaj malzemesi satış ve pazarlaması yaptığını, patlamanın meydana geldiği binanın 3 katlı olduğunu, giriş ve bodrumu iş yeri olarak kiraladığını, koli bandı, çuval ve dikiş ipliği gibi ürünlerin satışını gerçekleştirdiklerini söyledi.
Kandova, tutuklu sanık Bülent Kalaycı'nın halasının oğlu olduğunu ifade ederek, “Daha önce yaptığım işlerden dolayı piyasaya borçlandım. Bankalardan kredi ve çek alamıyordum. Sermayemi de başkalarına kaptırmıştım. Ticari sicilim bozulmuştu. Kalaycı'nın sicili ise temizdi. O yüzden onun adına şirketi açmıştık. Şirketi, İzomak Tekstil İnşaat Sanayi Tic. Ltd. olarak kurduk” dedi.
İş yerinin kira sözleşmesini sanıklardan Melahat Akıllı'nın oğlu ya da yeğeni olan Ali Akıllı ile yaptıklarını belirten Kandova, iş yerinin resmi idarecisinin kendisi olduğunu, ruhsat alamadıklarını çünkü iş yerini yeni taşıdıklarını kaydetti.
Çantaların içine dolgu malzemesi olarak kullanılan süngerimsi bir maddenin satışını yaptıklarını anlatan Kandova, şöyle devam etti:
“Polietilen maddesi çıplak gözle bakıldığında süngere benzer. İş yerimizde bodrum katı olarak kullandığımız yere konuluyor. 5 yıldır aynı ürünü satıyoruz. Patlamadan bir gün önce Bursa'dan yeni bir kamyon ürün gelmişti. Bodrum katında tutuyorduk. Sadece müşteriler görsün diye 1-2 rulo bulunduruyorduk. Bu maddenin üretim aşamasını da bilmiyorum. Gözle görülür, kontrol yapılacak bir durum yok. Bu kontrolü yapacak mühendis ve eleman da yoktu. İş yerinin alt katında 'salyangoz' denilen havalandırma sistemi vardı. Binanın üst katında ise vatandaşlar oturuyordu. Kağıt üstünde şirketin sahibi olarak görünen Bülent Kalaycı, ürünün gelişi, depolanması gibi detayları bilmez.”
Kandova, olay günü iş yerinin yakınlarında olduğunu, dükkanın girişine 5 metre kala patlamanın meydana geldiğini söyleyerek, olayda ölen Eda Can'ın iş yerine girişini gördüğü için binaya yöneldiğini, bu sırada patlamanın olduğunu, bu olaydan dolayı çok üzüldüğünü dile getirdi.
Faruk Kandova, olayda kusuru olmadığını savundu.
Tutuklu sanık Bülent Kalaycı da yeni bir şirket kuracağını söyleyen Kandova'nın, sahibi olarak kendisini göstermek için ricada bulunduğunu ifade ederek, “Kendisi akrabamdır. Ben sadece kağıt üzerinde sahip olarak görünüyorum. Diğer işlerin hepsini Faruk Kandova ve muhasebecisi halletti. Olay günü olay yerinde değildi. Polietilen maddesi hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Maddenin kullanılması, satışı ve muhafazası hakkında da bir bilgim yoktur. İş yerinin ruhsatı olup olmadığını da bilmiyorum. Kimsenin ölmesini istemezdim. Çok üzgünüm” diye konuştu.
Sanık Melahat Akıllı ise 85 yaşında olduğunu belirterek, patlamanın meydana geldiği binanın tapudaki sahibinin kendisi olduğunu söyledi. Sözleşmeyi, yeğeni Ali Akıllı'nın yaptığını kaydeden Melahat Akıllı, olaylarla bir ilgisi bulunmadığını, iş yerinin üzerindeki dairede oturduğunu ve patlama olduğu için sözleşmeyle ilgili tüm belgelerin kaybolduğunu anlattı.
Müşteki Cesur Kılıç ise olayda kızı Kader Kılıç'ın hayatını kaybetmesi dolayısıyla büyük üzüntü yaşadığını dile getirerek, “Kızım patlamadan 3-4 ay önce orada çalışmaya başlamıştı. İş yerine geldiği zaman ağır koku olduğunu söylüyordu. Sorumlulardan şikayetçiyim. Patlama sonrası olay yerine gittim. Böyle maddeler nasıl depolanır, saklanır bilinmelidir. Kızım kasıtlı öldürüldü” şeklinde konuştu.
Kader Kılıç'ın kardeşleri Nurcan ve Uğur Kılıç da tüm ihtimallerin göz önüne alınması gerektiğini vurgulayarak, sorumlulardan şikayetçi olduklarını söyledi. Müşteki Serkan Çokgülenler de patlamada ölen Uğur Çokgülenler'in kardeşi olduğunu, kendilerinin de aynı maddeyi kullandıklarını ancak bugüne kadar böyle bir olayla karşılaşmadıklarını, sorumlulardan şikayetçi olduğunu söyledi.
Uğur Çokgülenler'in eşi Yeliz Çokgülenler de 2 çocuğu bulunduğunu, olaydan maddi ve manevi zarar gördüğünü kaydederek, sorumlulardan şikayetçi olduğunu anlattı. Bülent Kalaycı'nın avukatı Mustafa Melih Kandıra, dosya kapsamında aynı mahiyette tali kusurlu diğer sanıkların serbest olduğunu ifade ederek, “Müvekkilim de tali kusurludur. Bu durumu kabul etmiyoruz. Tahliyesini talep ediyorum” diye konuştu.
Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Yıldız, iş yerinin asıl sahibi ve işletmecisi Faruk Kandova'nın bilirkişi raporuna göre kusurlu bulunmasına rağmen itirazlar üzerine tahliye edildiğini hatırlatarak, delillerin henüz toplanmadığını belirtti, Kandova'nın asli kusurlu olması muhtemel olduğundan tutuklanmasını talep etti.
Mahkeme heyeti, müştekiler Cesur Kılıç, Nurcan Kılıç, Uğur Kılıç, Kıymet Çoban, Serkan Çokgülenler ve Yeliz Çokgülenler'in suçtan zarar görmelerini göz önüne alarak davaya katılmalarına ve olayda kimlerin kusurlu olduğunun belirlenmesi için 3 kişilik bilirkişi heyeti oluşturularak dosyanın bilirkişiye gönderilmesine karar verdi. Dosya kapsamına göre suç nedeniyle ayrılmış olan Zeytinburnu Belediye Başkanlığı görevlileri hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na soruşturma evrakı akıbetinin sorulmasını kararlaştıran mahkeme heyeti, duruşmaya gelmeyen mağdur müştekiler Ayhan Işık, Abdullah Kabasakal ve Serdar Topuz'un zorla getirilmesine hükmetti.
Tutuklu sanık Bülent Kalaycı'nın, üzerine atılı suçun vasfını, mahiyetini ve tutukluluk süresini göz önüne alarak tahliyesine karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.
İDDİANAMEDEN
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Zeytinburnu Beştelsiz Mahallesi'nde 12 Temmuz'da ambalaj atölyesinde meydana gelen patlama sonucu iş yerinde işçi olarak çalışan Kader Kılıç, Uğur Çokgülenler ile müşteri Eda Can'ın hayatını kaybettiği, patlamanın etkisiyle 4 kişinin de yaralandığı hatırlatıldı.
İddianamede, iş yerinde “Maxi Ambalaj” isimli kuruluşun faaliyet gösterdiği, ticaret sicilinde İzonak Ambalaj Tekstil Paz. Nak. İnş. San. Ticaret LTD. adıyla kayıtlı olduğu ve ruhsatsız çalışıldığı belirtilerek, “Kayıtlarda iş yerinin şüpheli Bülent Kalaycı adına olduğu ancak esasen firmanın Faruk Kandova'ya ait olup, fiilen de bu kişinin işlettiği anlaşılmıştır” denildi.
Otopsi raporunda Eda Can'ın ölümünün yanık ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği, Kader Kılıç ve Uğur Çokgülenler'in ise karbonmonoksit zehirlenmesi ve dumandan boğulma sonucu öldüklerinin anlatıldığı iddianamede, binanın kullanım hakkı sahibi olan şüpheli Melahat Akıllı ve patlamanın olduğu iş yerine foam isimli ambalaj malzemesini satan iş yeri yetkilisi şüpheli İbrahim Kuraloğlu hakkında da kamu davası açılması yoluna gidildiği kaydedildi. İddianamede, şüpheliler Bülent Kalaycı, Faruk Kandova, Melahat Akıllı ve İbrahim Kuraloğlu hakkında “taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak” suçundan 3 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.