Güncelleme Tarihi:
Onlarla geçen yıl, düğünlerinden hemen sonra bir araya gelmiştik. Röportaj için bu kez ekran başındayız... Sohbete son bir yılın değerlendirmesini yaparak başlıyoruz. Tutkuları hiç azalmamış. Birbirlerine büyük bir aşkla bakıyor, konuşurken sık sık temas ediyorlar. Tuğçe’ye Cansel’le tanışmadan önce ona âşık olup olmadığını da sordum. “Yok” dediğinde Cansel gülerek hemen araya girdi: “Ya atma! Bence beğeniyordun.”
◊ Geçen yıl, ağustosta evlendiniz. Bir yıla yakın zamanda hayatınızda neler değişti?
Cansel Elçin: Bir şey değişmedi. Birbirimizi çok seviyoruz ve her şeyi birlikte yapıyoruz.
◊ Evliliğiniz pandemiye denk geldi. Bu kadar iç içe olmak sıkıcı değil miydi?
Zeynep Tuğçe Bayat: Bu dönemde bir şeylere üzülmekten, insanlar için endişelenmekten sıkıldık. Göğsümüzde bir enerji topu var, bu da evimize yansıyor. Gezmeyi seven bir çiftiz ama sevdiklerimizle bir kahve keyfimiz bile kalmadı. Bu yüzden de pandemi evliliğimizin üstüne ‘oturdu’.
◊ Bu dönemde birbirinizle ilgili yeni keşifleriniz oldu mu?
Zeynep Tuğçe Bayat: Geçen aylarda Meksika’ya, tatile gittik. Dalıştan sonra kulağımla ilgili bir sorun oldu. Ciddi bir şey sandık. O korkuda birleştik ve doruklara çıktık. Birbirimizin yokluğunu düşünmeye bile katlanamadığımızı anladık.
Cansel Elçin: ‘Onsuz yaşayamam’ duygusunu hissettim. O hisle sevdiğin kişiye daha çok sığınıyorsun.
ÇOCUK İSTİYORUZ
◊ Birbirinize olan aşkınızı nasıl anlatırsınız?
Cansel Elçin: Onun ailesi senin ailen, senin ailen onun ailesi oluyor. Vazgeçilmez biri haline geliyor. Burada yalanın, egonun, bencilliğin, soğukluğun yeri yok. Birbirimizin zihnini ve defolarını tanıyor, birbirimize teslim oluyoruz. Kavga ediyor, barışıyoruz ama birbirimizden hiç vazgeçmiyoruz. Bu duygu inanılmaz.
◊ Çocuk sahibi olmak istiyor musunuz?
Cansel Elçin: İstiyoruz ama bir yandan da korkuyoruz. Çocuk ileride “Siz bana ne biçim bir dünya bıraktınız? Pastanın yüzde 99’unu yemiş, bize bir şey bırakmamış sınız. Ne yapacağız” diyebilir. Ama istiyoruz tabii... Onu sevip iyi bir çocuk yetiştirme peşinde olacağız.
Zeynep Tuğçe Bayat: Bir yandan da “Çocuk umuttur” diye düşünüyoruz.
◊ İkiniz de oyuncusunuz, evde neler yaparsınız?
Zeynep Tuğçe Bayat: Cansel tam bir sinefil. Filmler üzerine bol bol konuşuyoruz. Ondan besleniyorum. Projeler yapmaktan hoşlanıyoruz, işimiz hakkında sohbet ediyoruz.
Cansel Elçin: Bu bize iş gibi gelmiyor. Ayrıca feminist filmler izliyoruz. Tuğçe bana kadın hakları konusunda kitaplar öneriyor. Bazen mutfaktaki bir hardaldan bahsederken bile konu feminizme gelebiliyor.
Zeynep Tuğçe Bayat: Bazı şeyler başıma gelmese de etrafımda görüyorum. Tüm kadınlar haksızlığa uğramış gibi hissediyorum. Erkeklerin çoğu farkında değil; bunu ancak bir kadın olduklarında hissedebilirler. Bu noktada bir çıkmaza giriyoruz. Bu yüzden en ufak şeyde bile anlatmaya çalışıyorum. “Kadınların okuduğu kitapları erkekler de okumalı” diye düşünüyorum, Cansel’e ihtiyacı olmasa bile okutuyorum.
◊ Feminist misin?
Zeynep Tuğçe Bayat: Bu tip kalıplardan da hoşlanmıyorum ama evet.
Cansel Elçin: En büyük feminist benim! Gerçekten kadınların çok çok üstün bir varlık olduklarına ve el üstünde tutulmaları gerektiğine inanıyorum.
◊ Aranızda kıskançlık var mı? Birbirinizin partnerine, öpüşme-sevişme sahnesine karışır mısınız?
Cansel Elçin: Öyle bir şey yapsam Tuğçe beni mahveder! Ayrıca bu onun hayatı... Benim böyle bir hakkım yok. Bir de kıskançlık ne? Başkasına gidiyor ya da başkasını seviyor korkusu yaşamak mı? Öyle bir durum varsa ben ne yapabilirim ki? Kıskançlık bana göre değil. Öyle şeylerle ilgilenmiyorum.
Zeynep Tuğçe Bayat: Benim Cansel’i sevmem, Cansel’in beni sevmesine bağlı değil. Benim sevgim karşılıksız. Bir gün beni sevmediğini söylerse ya da sevmediğini hissedersem, onunla olmamayı seçerim.
◊ Birlikte ‘Closer’ isimli tiyatro oyununda, ardından da GAIN’de yayımlanan ‘Senkron’ dizisinde oynadınız. Aynı projede rol almak nasıl hissettiriyor?
Zeynep Tuğçe Bayat: Zor. Çarpışıyoruz ama keyif aldık. Orada karakterlerimizle buluşuyoruz. Onun yanında rahatım ve beni iyi yönlendiriyor. Zaten çalışırken birbirimizle didişerek anlaşmaya alıştık.
Cansel Elçin: Tuğçe ‘Senkron’da sevgilimi oynuyordu. Özcan Deniz yönetti. Ona “Sakın bana sahnede iyi miydim diye sorma. Orada yönetmen Özcan” dedim. Özcan’ı Tuğçe’yi yönetirken gördüğümde de çok mutlu oldum.
İNSANLAR BU VİRÜSE NEDEN ŞAŞIRDI, ANLAMADIM
◊ YouTube’da yayımlanan diziniz ‘Dünyayı Kurtaran Kadın’ nasıl ortaya çıktı?
Cansel Elçin: Geçen sene ilk kapanmada şoke olduk. Gelecekle ilgili kaygılarımız tavan yaptı. Hatta ben geleceğe dair ümidimi kestim, olumsuz düşüncelere kapıldım. Tuğçe “Böyle duramam, bir şeyler yazacağım” dedi. Çalışmaya başladık. İnternette yayımlanıyor ama asla özensiz bir iş değil.
◊ Yazıp oynadığın bir işi eşin yönetiyor. Neler yaşanıyor evde?
Zeynep Tuğçe Bayat: Çekerken çok didiştik. Ben her şeyi kafamda kurmuştum. Cansel’e de öyle gittim tabii…
Cansel Elçin: Ben de “Yönetmen benim. Senin bebeğini ben aldım, istediğim gibi yorumlarım” dedim.
Zeynep Tuğçe Bayat: İşte orada teslim etmekte zorlandım ama bir yerden sonra kendimi bıraktım.
◊ Derdi nedir bu işin?
Zeynep Tuğçe Bayat: Uzun süredir küresel ısınmadan konuşuyorduk, betonlaşma sevdası rahatsız ediciydi… Dünyayı paylaşamıyoruz, ortada paylaşılamayan bir güzellik vardı. Bu sebeple insanlar bu virüse neden şaşırdı, anlamadım. Yüzyıllarca sonu düşünülmeden yaşanan bir dünyanın içindeyiz. ‘Dünyayı Kurtaran Kadın’la da kendimizi sorgulamamızı istedim. Yaşadıklarımıza bir virüs mü sebep oldu yoksa daha büyük dertlerimiz mi var?
◊ Siz dünyada tek başınıza kalmak ister miydiniz peki?
Cansel Elçin: İstemem. Mutsuz olurdum. Sosyalim. Ne olursa olsun insanları seviyorum. Paylaşmam lazım. Tek başıma olmayı hiç istemezdim.
Zeynep Tuğçe Bayat: Deli bir merak beni kaşıyor. Felaketler zinciri olmayacağını bilsem denemek isterdim. O merak beni çağırırdı.
Cansel Elçin: Katılmıyorum. Bensiz yaşayamazsın.
◊ Dizide dediğiniz gibi insansız bir dünya daha mı güvenlidir sizce?
Zeynep Tuğçe Bayat: İnsanına bağlı. Doğayla iletişimi kesilmemiş insandan korkmuyorum, onlarla kalmak isteyebilirdim.
CANSEL BENİ ÇOK PROVOKE EDİYORDU
◊ Birliktelik hikâyeniz ‘Gönülçelen’ dizisi setinde başlıyor, değil mi?
Zeynep Tuğçe Bayat: Evet.
◊ Cansel hep kadınların beğendiği bir adam oldu. Ona tanışmadan önce de âşık mıydın?
Zeynep Tuğçe Bayat: Yok.
Cansel Elçin: Ya atma (gülüyor)! Bence beğeniyordun.
Zeynep Tuğçe Bayat: Evet, televizyonda izlediğimde beğeniyordum. Ama tanışıp sette birlikte çalışınca fikrim değişti.
◊ Neden?
Zeynep Tuğçe Bayat: Beni çok provoke ediyordu.
◊ Seni beğendiği için olabilir mi?
Cansel Elçin: Aynen öyle, bak biliyor.
Zeynep Tuğçe Bayat: Benim tek derdim çok farklı roller oynamaktı, oyunculuk hayaliyle yanıp tutuşuyordum. Bir erkek falan umurumda değildi. Cansel’in geçmişini ve aldığı eğitimi bilmiyordum. Sadece ‘yakışıklı oyuncu’ diye orada sanıyordum. Ben ‘Fırtına’ oyununda oynuyordum. Oyuna gelmek istedi, önce “Ne işi var” diye düşündüm. Ama o zaten bütün oyunları biliyordu. Sonra ben onun ‘Frankenstein’ oyununa gittim. Onu tanıdıkça yaşam ve oyunculuk mücadelesi de mesleki bilgisi de beni etkiledi.
Cansel Elçin: Çok tatlıydı. Tutkusunun peşinden giden insanları seviyorum. Tuğçe’nin de enerjisi çok yüksek, çok çalışkan. Hiç durmuyor.