Güncelleme Tarihi:
Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg, servetinin yüzde 99'unu "insanlığın potansiyelinin geliştirilmesi" için harcanmak üzere bağışlayacağını duyurdu. The Voice, X Factor gibi yarışma formatlarının kurucusu dünyaca ünlü televizyoncu Simon Cowell, milyonlarca sterlinlik varlığının "çocuklara ve köpeklere" gitmesini istediğini açıkladı. Efsanevi ABD'li yatırımcı Warren Buffett da yüz milyarlarca dolar değerindeki servetini en sevdiği beş hayır kuruluşu arasında paylaştırma planını yavaş yavaş hayata geçiriyor.
Bu aşırı zenginlerin zenginliklerini kendileri kadar şanslı olmayan kişilerle paylaşmaları elbette büyük bir yüce gönüllülük göstergesi. Fakat bu yüce gönüllülüğün tadını çıkaramayanlar da var. Bunların başında da zenginlerin çocukları geliyor. Zira bu isimler çocuklarının, torunlarının hatta torunlarının çocuklarının rahat rahat geçinmesine yetecek servetlerini bağışladıklarında, sonraki nesilleri miraslarından mahrum bırakmış oluyor.
SKI KULÜBÜ HIZLA BÜYÜYOR
Özellikle son dönemde sayıları hızla artan bu zenginler kısaca SKI Kulübü olarak anılıyor. SKI İngilizce "çocuklarının mirasların harcayanlar" anlamına gelen "Spends their Kids' Inheritances" ifadesinin kısaltması. Kulübün üyeleri paralarını yukarıda da dediğimiz üzere çoğunlukla hayır işleri için harcıyor ama keyfi için harcama yaparak servetini tüketenler de var.
DANIEL CRAIG: ‘YA BU PARADAN KURTUL YA DA ÖLMEDEN ÖNCE DAĞIT’
SKI Kulübü son olarak geçtiğimiz günlerde James Bond filmleriyle ününe ün, servetine servet katan Daniel Craig'in bir açıklamasıyla gündeme geldi. Craig, servetini eşi aktris Rachel Weisz'la olan üç yaşındaki kızına ve ilk evliliğinden olan yetişkin kızı Ella'ya bırakmayacağını duyurdu ve "Miras çok nahoş bir şey" diye konuştu.
Craig, "Ne demiş eskiler? Zengin bir insan olarak öldüyseniz başarısız oldunuz demektir. Bir sonraki nesle büyük paralar bırakmak istemiyorum. Benim felsefem şu: Ya bu paradan kurtul ya da ölmeden önce dağıt" ifadelerini kullandı.
STING: ‘ÇOCUKLARIM ÇALIŞMAK ZORUNDALAR’
Bir başka dünyaca ünlü İngiliz Sting de 2014 yılında benzer bir açıklama yaptı. 300 milyon dolarlık servetinin geleceğine dair konuşan Sting, "Çocuklarıma, 'Size çok fazla para kalmayacak' dedim, çünkü paramızı harcıyoruz. Birçok sorumluluğumuz var. Çocuklarıma başlarına bela olacak vakıf fonları bırakmayı gerçekten istemiyorum. Çalışmak zorundalar" dedi.
Ünlü İngiliz Şef Nigella Lawson da aynı şekilde geride kalanlara çok fazla miras bırakmayı düşünmediğini belirterek, "Çocuklarımın herhangi bir parasal güvencesi olmaması konusunda çok kararlıyım. Para kazanmamak insanları yıkan bir şey" diye konuştu.
GATES'LERİN SERVETİ DE ÇOCUKLARINA GİTMEYECEK
Bu yıl başlarında boşandıklarını duyuran Bill Gates ve Melinda French Gates de geçmişte benzer bir karar aldıklarını açıkladı. Çiftin 148 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilen ortak servetinin çok küçük bir kısmının üç çocukları arasında paylaştırılacağı geri kalanının ise hayır işleri için harcanacağı biliniyor.
Elton John, Jackie Chan, Gene Simmons, James Brown, George Lucas, Andrew Lloyd Webber, Ted Turner, Joan Crawford, Philip Seymour Hoffman, Ashton Kutcher gibi birçok ünlü de çocuklarına miras bırakmayacaklarını açıklamış isimler arasında.
PEKİ ÇOCUKLAR BU İŞE NE DİYOR?
Bu anne babaların çocuklarının iyi niyetini ve geleceğini düşündüğüne, miras bırakmama kararını da bir motivasyon olarak aldıklarına kimsenin şüphesi yok. Ancak SKI Kulübü'nün bazı üyelerinin çocukları bu durumdan memnun olmadıklarını net bir biçimde ortaya koydu.
“GÜMÜŞ KAŞIKLA BÜYÜDÜĞÜNÜZDE DE PLASTİĞE GEÇMEK ÇOK ZOR OLUYOR”
Bunlardan en sonuncusu 90'lı yıllarda Türkiye'de herkesin tanıdığı bir isimdi: Ülkemizde "Evimiz Hollywood'da" adıyla bilinen "Beverly Hills, 90210" dizinin başrol oyuncularından Tori Spelling. Tori Spelling, söz konusu dizinin de yapımcılarından olan ve bir dönem televizyonun devleri arasında kabul edilen Aaron Spelling'in kızıydı. Baba Spelling 2006 yılında hayatını kaybettiğinde, Tori'ye 600 milyon dolarlık servetinin sadece 800 bin dolarını bıraktığı açıklandı. Aaron Spelling'in bu kararının arkasında kızının "kontrolsüz" olarak nitelendirdiği harcamalarını kısıtlama amacı yattığı da söylendi.
Tori Spelling daha sonra konuyla ilgili, "Orta sınıf hayatına sıkışıp kalmış bir zengin kızı olmam benim suçum değil. Bolluk içinde yetiştim. Standartlarım gülünç denecek kadar yüksek. O hayat tarzına paramız yetmiyor. Ama gümüş kaşıkla büyüdüğünüzde de plastiğe geçmek çok zor oluyor" diye konuştu.
BAZILARI MAHKEMELİK OLDU
Ebeveynlerinin miras bırakmama kararını büyük tepkiyle karşılamış hatta mahkemelik olmuş ünlü çocukları da var. Örneğin Mickey Rooney, 2014 yılında öldüğünde tüm servetini hayatının son günlerinde kendisine bakan üvey oğlu Mark Abner'a bıraktı. Sekiz biyolojik çocuğundan yedisine ise hiçbir şey kalmadı. Bunun sonucunda aile o kadar büyük bir kavgaya tutuştu ki Rooney'nin cenazesinin planlanması iki hafta sürdü. Bu süreçte naaşı morgda tutuldu. Rooney'nin çocukları 2015'te açtıkları davadan vazgeçti.
Benzer şekilde bir zamanlar "dünyanın en zengin insanı" unvanını taşıyan John Paul Getty'nin oğlu Ronald'a da 1976'da ölen babasından yılda 3000 dolarlık bir harçlık dışında hiçbir şey kalmadı. Getty'nin servetinin tamamı Malibu'da bulunan J. Paul Getty Müzesi'ne bağışlandı. Konuyu yargıya taşıyan Ronald Getty, uzun uğraşlar ve üzüntülerin sonunda 10 milyon dolar, bir ev ve bir miktar hisse senedine kavuşabildi.
Evet dünyada böyle bir trend var ve daha adını sayamadığımız birçok zenginlerle örnekleri çoğaltmak mümkün. Zenginlerin bir kısmı “Çocuklarıma miras bırakmıyorum, çalışmayı öğrensinler” diyor. Diğer yandan “Ben çok sıkıntı çektim, o rahat etsin diye düşünen ebeveynler de var.
Her istediğini kolayca satın alan, lüks içinde yaşayan bazı çocuklar, ailelerinin sahip olduğu mal varlığına güvenerek geleceğe dair kaygı duymadan yaşayabiliyor. Bu şekilde aileler çocuklarına kötülük mü yapıyorlar? Yönelttiğimiz bu soruya Klinik Pskolog Beril Papuççuer Ceylan, “Bir nevi kötülük aslında” diye yanıt veriyor.
“Her şey paradan ziyade ailenin değerleriyle ilgili. İlerde sıkıntı çekmesin, rahat etsin, bizim çektiğimiz sıkıntıları çekmesin demek başka bir durum, nasılsa var bol bol harcasın başka bir şey. Kaygı yaratmak değil belki ama dünyayı, yaşamı, insan ve birey olabilmeyi öğretebilmek çok başka bir anlayış. Her zaman makul ve ölçülü sınırlar, bireyleri özellikle çocukları daha güvende hissettirir. Her ailenin maddi kaynakları değişken, bu yüzden her aile kendi maddi kaynakları doğrultusunda çocuklarına bu kaynakları sunmalı elbette” sözleri ile asıl önemli olan şeyin bu kaynağın nasıl algılandığı ve yorumlandığı ile alakalı olduğunun altını çiziyor.
Ceylan, bu değerleri ve yorumlamaları sağlıklı öğretmenin ebeveynlerin bakış açısında, dünyayı ve parayı nasıl yorumladıklarına bağlı olduğunu, en önemli kavramların; sınırlar, sorumluluklar, adalet ve değerler olduğunu söylüyor.
"Peki, çocuğu lüks içinde yetiştirmek ve miras bırakmak onları tembelliğe mi sürüklüyor?" diye sorduğumuzda ise “Çoğunlukla evet” cevabını alıyoruz.
Ceylan,“Tembellik, şımarıklık, her şeye kolay ulaşabilme ile yaşamdan zevk almamaya başlama, doyumsuzluk, çabuk sıkılma, sürekli artan bir zevk arayışının artması ve zevk-haz anlayışının değişkenliği, üretkenliğin azalması hatta yok olması ile kendini değersiz hissetme, öz güven ve öz değer sorunları gibi bir sürü riskli yaşam örüntüleri ile karşı karşıya kalınabilir, Arkadaş çevresindeki dışlanma ve değişimler de mümkün olabilir” diyor.
Acaba lüks içinde yaşamaya alışan, çalışmayan, para kazanmayan ama sonunda miras alamayıp “gümüş kaşıktan plastiğe geçen” insanların yaşayacağı olası psikolojik bunalımlar nelerdir?
“Varlık içinde yokluk yaşamak veya varlıktan yokluğa geçiş, psikolojik olarak her türlü sıkıntıya yol açabilir. Herkes alıştıklarının altına düştüğü zaman, ruh hali bozguna uğrar. Hepimiz standartlarımızı koruma ya da yükseltme çabasındayız bu bozguna uğramamak için” diyen Ceylan, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Aynı standartları yakalama ya da standartlara erişme uğruna, kolay ve hızlı paraya ulaşmak için hırsızlık, yolsuzluk, uyuşturucu, fuhuş, ait olmadıkları topluluklara katılma vb. gibi birçok durum ve davranışa girme sonucu sıkıntıya bağlı cinnet, intihar, bağımlılıklar, kaygı bozuklukları, çeşitli sapkınlıklar, hatta şartların şiddetine bağlı olarak psikoz durumlarına bile rastlanabilir. Aileye duyulan yoğun öfke, kızgınlık, kırgınlık, intikam vb. duygularına bağlı ruhsal sıkıntılar ve davranışlar da cabası olacaktır."
Peki çocuklara küçük yaşlardan itibaren çalışmanın, üretmenin, para kazanmanın önemi nasıl anlatılmalı?
Klinik Pskolog Beril Papuççuer Ceylan’ın bu konuda ailelere tavsiyeleri şunlar:
-- Çocuklar anlatılan şeylerin çoğunu duymaz. Yaparak, görerek, şahit olarak, model alarak öğrenir. Ebeveynlerinin yaşamlarındaki duruşunu, olaylara bakış açısını, yorumlayışını, problemleri nasıl ve ne şekilde çözdüğünü, sıkıntılarla nasıl baş ettiğini gördükçe, şahit oldukça, yaşadıkça öğrenir. Çocuklara bunları asla anlatarak öğretemezsiniz. Aile ile birlikte yaşayarak öğrenir.
-- Okul çağına gelindiği andan itibaren kumbara birikim anlayışı kazandırmak önemli. Belirli bir haftalık harçlık verilerek biriktirmesi teşvik edilmeli. Bazı istediği oyuncak vb. şeyleri kendi harçlığından alması sağlanmalı.
-- Ev içerisindeki kendi sorumluluk alanları dışında (yapması gereken rutin görev ve sorumluklar harici) bazı görevler verilerek harçlığına katkı sağlanabilir. Örneğin masaj yaparak, bahçedeki demirlerin bir kısmını boyamak gibi işlerden ufak kazançlar sağlayabilir.
-- Ortaokul ve lisede keşke birkaç haftalık yaz tatillerinde çalışıp para kazanabileceği gerçek işler sağlanabilse çok büyük katkıları olur çocuklara. Yaz kampları da bu anlamada oldukça öğretici olabiliyor.
-- Örneğin, oyuncakçıya vb. girildiğinde sadece 1 oyuncak alabilirsin denilip (buna mutlaka sadık kalınıp tutarlı olunmalı) kendi istediği ekstra bir oyuncak istediği zaman bunu harçlığınla/kendi paranla alabilirsin denilebilir. Bu aile anlayışı olduğu zaman çocuk öğreniyor ve kolay uyum sağlıyor.