Güncelleme Tarihi:
BEHLÜL Yavuz, 1980 askeri darbesinden sonra Rızgari, Alarızgari, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) davalarından yargılandı. Yıllarca yattığı Diyarbakır Cezaevi’nde, Binbaşı Esat Oktay Yıldıran’ın işkencelerinden o da payına düşeni aldı. Çıktıktan sonra mali müşavir olarak yoluna devam etti. İşadamı oldu.
KAÇAK GÖÇMENLE AŞK
Ortanca kızı Dicle (27), 5 yıl önce İstanbul Okan Üniversitesi’nde Turizm ve Otelcilik ikinci sınıftayken Nijeryalı kaçak göçmen Gabriel Adams ile tanıştı. İşsiz ve yoksul oluşunun önemi yoktu. 5 ay sonra evlenmeye karar verdiler. Dicle 21 yaşında, üniversite ikinci sınıf öğrencisiydi. Dersleri iyi değildi. Seçtiği bölüme devam etmekte kararsızdı. Babasının okuldan almasından, İstanbul’daki eğlenceli hayatının son bulmasından korkuyordu. Gabriel’le evlenmeyi düşünmüyordu ama ikisinin de İstanbul’da kalmasının garantisi evlilikti.
DİCLE: BABAM İSTEMEDİ
“Babam şiddetle karşı çıksa da evlendim ve okulu bıraktım” diyen Dicle şöyle anlatıyor: “Gabriel, 2 yıl önce yasadışı yollardan İstanbul’a gelmişti. Kaçak yaşıyordu ve ev arkadaşları yasadışı yollardan para kazanıyordu. Gabriel hapishaneden çok korktuğu için suç işlemedi ama çok tembeldi. Çalışkan, ekmeğini taştan çıkaran bir siyah olsaydı, evliliğimiz aceleye gelmeseydi, derslerim iyi olsaydı babam bu kadar karşı çıkmazdı. Yine de bize düzenli para yardımı yaptı. Gabriel, bana şiddet uygulayınca polis çağırdım ve şikâyet ettim. Sınır dışı edildi. Dönmesini asla istemiyorum. Çünkü çocuğumuzu çıkarları için kullanacak. Nijerya’da çürüdüğünü düşünüyor ama bundan kurtulmasının yolu ben değilim.” 57 yaşındaki Behlül Yavuz, Şerafettin Elçi liderliğindeki Demokratik Kitle Partisi’nin (DKP) de genel başkan yardımcısıydı. Yavuz, kızının evliliğiyle ilgili şöyle diyor: “Evleneceğini duyunca hemen İstanbul’a gittim. Karşı çıkmadığımı, okulunu bitirdikten evlenmesini söyledim. Evlendikten sonra haber yolladım, ‘Bari çocuk yapmayın. Birkaç yıl bekleyin’ dedim. Dinlemedi. Şimdi boşanıyor. Torunuma elimden gelen desteği veriyorum. Çevrem bu evliliği taktir ve heyecanla karşıladı. İlk kez bir Kürt kızı Afrikalı siyahla evleniyordu.”
DİYARBAKIR’I ŞAŞIRTTI
Yavuz, “Torunum Türkiye’deki ilk Afro-Kürt” diyor ve ekliyor: “Torunumu Diyarbakır’a götürdüğümde bakışların çevrildiğini görüyorum. İlk kez siyah çocuk görüyorlar. Bizde de maalesef ırkçılık var. Torunumun kollarını elliyorlar. 70’li yıllarda komünist olduğumu öğrenen kardeşim de kolumu ellemişti. Torunu mu da ‘Zenci nasıl bir şeydir’ diye elliyorlar. Naz, rengi nedeniyle farklı. Türkiye’de yaşamı boyunca bu fark hissettirilecek. Okula gittiğinde ne yapacak? Toplumumuz böyle maalesef.”
‘Çok yoksul ve onurlu bir aile’
BEHLÜL Yavuz, Nijeryalı damadı Gabriel Adams’ı anlatırken “Damadım, Nijerya’da gördüğüm en yakışıklı adam” diyor ve şöyle devam ediyor: “Lagos’un kenar mahallesinde yaşayan yoksul ve onurlu bir aileden. 4 kardeş, babalarını yıllar önce kaybetmiş. Bir gece kaldım evlerinde. Çok zor ve mahrumiyet şartlarında yaşıyorlardı. Elektrik, su yoktu. Annesi, rahatlığım ve güvenliğim açısından otelde kalmamın daha uygun olduğunu söyledi. 400 yıl sömürülmüşler, kölelik yapmışlar. Su alışkanlıkları yok. Mahallenin ortak kullanılan tek tuvaleti vardı.”