Güncelleme Tarihi:
MİLLİ Eğitim Bakanlığı ve Dünya Bankası Türkiye Ofisi işbirliğiyle düzenlenen Uluslararası Eğitim Kademelerine Geçiş Konferansı, geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yapıldı. Etkinliğe Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinin yanı sıra Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser ve Dünya Bankası kıdemli eğitim ekonomisti Naveed Hassan Naqvi de katıldı. Naqvi, toplantıda yaptığı konuşmada Türkiye’deki ortaöğretime geçiş sistemi ve merkezi sınavlara değindi, ardından Hürriyet’in sorularını yanıtladı. Türkiye’deki okullarda eğitim alan çocuklar arasındaki ekonomik farklara vurgu yapan Nagvi, özetle şunları söyledi: “Ortaöğretime geçişte 8’inci sınıflar için bir sınav var. Bu sınav sonrasında yoksullarla yoksullar, zenginlerle zenginler aynı okullarda okuyor. Sınav öncesinde zengin-fakir ayrımı konusunda daha az eşitsizlik var. Seviye Belirleme Sınavı (SBS) bir taraftan bu eşitsizliğin önüne geçiyor, ayrışmayı aza indiriyor ancak hedefinin altında sonuç veriyor.
OKUL SEÇME İSTENEBİLİR
Şu anda gelecekte uygulanmak üzere başka seçenekler üzerinde duruluyor. Sınavın kaldırılması için seçenek sunulması gerekiyor. Bunlardan biri öğrencilere okul seçme hakkı verilmesi olabilir. Ancak serbest seçim yine zenginlere yarar. Bu nedenle belki sınırlı bir seçim imkanı tanınabilir. Bunun için fakir bölgelere ilave desteklere ihtiyaç var. Türkiye eğitim kalitesinde önemli ilerlemeler kaydetti, özellikle gelir tablosu-eğitim kalitesi açısından. Son 6-9 yıl içinde sistem artık yoksulların da menfaatine çalışıyor. Türk okullarındaki ayrıma baktığımızda ise şöyle bir sonuç çıkıyor ortaya. Norveç’te zengin ve yoksul aynı okullarda okuyor. Tayland’da ise zenginler zenginlerle, fakirler fakirlerle okuyor. Türkiye’de de durum Tayland’dakinin biraz üstünde. O yüzden bunun üzerinde durulmalı. Meslek liselerinde kalite düşük. Öğrenciler arasında ciddi farklar var. Eşit olmayan bir sistem var. Fen liselerinde en zengin yüzde 20’lik dilim, bu liselerin yüzde 65’ini oluşturuyor. Anadolu liselerinde ayrım daha az. Ama meslek liselerinde çok daha yoksul kesim okuyor.
YÜZDE 70’İ MAHALLESİNDE
‘SBS nasıl bir rol oynayabilir’ diye düşünecek olursak... Öğrencilerin yüzde 85’i sınava giriyor ancak yüzde 15’i iyi okullara gidiyor, diğerleri mahallesindeki okula gitmek zorunda kalıyor. Öğrenciler arasında, eğitim statüsü açısından bakacak olursak 8’inci sınıf ve öncesinde çok büyük farkın olmadığını görüyoruz. Sınavdan sonra ise bu fark artıyor. SBS aslında yoksul ailelerin çocuklarına iyi okullara gitme fırsatı sunarak, zengin-fakir ayrışmasını azaltabilir. Ama şu anda hedefinin altında sonuç veriyor. Zengin aileler kendi yatırımlarıyla çocuklarını iyi okullara gönderiyor. Fakir aileler bu imkanı bulamıyor. Devlet eğer fakir bölgelere de şartları eşitlemek için yatırım yaparsa aradaki farkı biraz daha kapatmış olur. Birkaç iyi adım atıldı bu konuda. 2003-2009 arasındaki verilere bakacak olursak, fakir öğrenciler için sistem çok daha ilerledi. Devlet fakir öğrencilerin olduğu bölgeye çok daha fazla yatırım yaptı. Bizim Türkiye’de Mükemmelliyetçiliği Artırmak raporunda bu zaten sunuldu. Ancak verilere göre devlet şu anda OECD ülkelerinin altında yatırım yapıyor.
YOKSULA FİNANS DESTEĞİ
SBS kalksa bile Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ve Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) var. Bu nedenle ayrım tam olarak ortadan kalkmayacak. Türkiye, öğrencilerinin okul yönlendirmesini 14 yaşında yapıyor. Polonya 16, İrlanda ise 15 yaşında yönlendirme yapıyor. Belki Türkiye açısından yönlendirmeyi ötelemenin olumlu sonuçları olabilir. SBS kalkarsa, öğrencilerden bütün okullar arasından birini seçmesi istenebilir ama zenginler yine avantajlı olur. Belki sınırlı bir seçme hakkı verilmesi iyi olabilir. Ayrıca ilk, orta ve liselere gelen yoksul ailelerin çocuklarına finans desteği verilmesi gerekebilir.”