Güncelleme Tarihi:
Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nda konuşan Zana, cezaevinde geçen günleri için, “Cezaevi yıllarım için ne kırgın, ne sitemkar, ne de öfkeliyim. Demokrasi adına yaşamak gerekiyordu, yaşadık” diye konuştu.
Türkçe başladığı konuşmasını Kürtçe tamamlayan Zana, “Sakharov Ödülü'ne layık görüldüğüm için teşekkürlerimi sunuyorum. Cezaevinde olduğum yıllarda dayanışma için de teşekkür ederim. Aslında bu ödülü sadece bana değil, Kürt halkına, kardeş Türk halkına, Türkiye'ye vermiş oldunuz” dedi.
“Hükümetin Kürt sorununun demokratik çözümünü artık adını koyarak gündeme alması gerektiğini” söyleyen Zana, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kürtler sorunun Türkiye'nin coğrafi bütünlüğü içinde, barışçıl çözümünde kararlıdır. Cumhuriyet'in kurucu, asli unsurlarıdırlar. Türkiye Cumhuriyeti'ni sembolize eden tüm değerlere saygılıdırlar. Ancak hükümet Kürtlerin diyaloğa açık içtenlikli girişimlerini anlamamakta ısrarlı görünmektedir.”
“Avrupa ve dünyanın, Kürtler ile aralarındaki duvarı yıkmaları” görüşünü savunan Zana, “Kürt sorununu çözerek AB üyesi olacak bir Türkiye'nin Batı medeniyetine kültürel zenginlik katacağını, ancak o zaman Batı medeniyetinin demokratik medeniyet olacağını” belirtti.
Konuşmasında, “çağımızın çözüm dilinin diyalog, uzlaşı ve barış olduğu” söyleyen Zana, “Öl öldür değil, yaşa yaşattır. Sizler asırlar ve nesiller boyunca süren savaşlara rağmen bugün barış içinde bir aradasınız. Ülkesel özgünlüklerinizi koruyarak oluşturduğunuz birlik barışçıl yaşamın en çarpıcı sembollerinden değil midir?” diye konuştu.
Türkiye'de “demokrasi yolunda elbette önemli adımlar atıldığını” belirten Leyla Zana, “uygulama hala makyaj görünümünde olduğunu” öne sürdü. Zana, şöyle devam etti:
“Kopenhag kriterleri sözde değil özde uygulanmalıdır. Çatışma ve şiddet zeminini ortadan kaldırmak en acil ihtiyaçtır. Bölgeler arası gelişmişlik farkının giderilmesine yönelik sosyal ve ekonomik tedbirlerin alınması ise yaşamsal önemdedir. Anadilimin basın yayında kullanılması engelleri kaldırılmalı ve temel eğitimde seçmeli ders olabilmelidir. Evrensel hukuka uygun yeni, demokratik bir anayasa yapılmalıdır.”
Zana, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in AB Komisyonu'nun ilerleme raporunda yer alan “azınlık” konusuyla ilgili sözlerini hatırlatarak, “Kürtler çoğunluğun ögesi olarak tanımlanmalı ve güvenceye alınmalıdır. Demokratikleşme adımlarının destekleneceğinden kimsenin kuşkusu olmamalıdır.”
AP BAŞKANI İLE BASIN TOPLANTISI
Leyla Zana, Avrupa Parlamentosu'nda, Parlamento Başkanı Josep Borrell Fontelles ile birlikte düzenlediği basın toplantısında da, ”Türkiye'nin hasassiyeti nedeniyle basından anlayış beklediğini” ve fazla soru yanıtlamayacağını söyledi.
“Yaptığı temaslar sonunda, şahsına ve Kürt sorununa yoğun ilgi olmakla birlikte, Avrupa'nın Kürt sorunu ve onu yaratan nedenler konusunda köklü, objektif ve derinlikli bilgileri olmadığını üzülerek gördüğünü” anlatan Zana, Türkiye'deki gelişmelere yönelik bir soru üzerine şöyle konuştu:
“Süreç yavaş da işlese ciddi değişimler var. İktidar ötesi bir şey var. Öyle bir durum var ki toplum bir bütün olarak çok iyi bilinçlenmiş. Toplum, işkenceden tutun, insanlık dışı her türlü uygulamaya çok duyarlı. İktidarlar da artık buna göre kendisine bir denetim mekanizması oluşturmak durumunda kaldı. Geçmişe baktığımda büyük ilerlemeler var. Bu gönül rahatlığıyla, bu süreç işlemeli diyorum.”
Zana, bir soruyu yanıtlarken, “Artık 21. yüzyıl, şiddet yüzyılı olmamalı. Kimden gelirse gelsin, şiddete bir an önce son verilmeli. Bütün sorunları barış içinde çözme iradesi ortaya koyulmalı” dedi.
Leyla Zana, işkence konulu bir soruyu yanıtlarken de, “İşkence geçmişte vardı. Var olduğu sürece dillendirdik. Objektif olmak durumundayız. Yerel şeyler olabilir ama şu anda sistematik işkence yapıldığı kanısında değilim” dedi.