Güncelleme Tarihi:
İstanbul'da düzenlenen “Sivil ve Demokratik Çözüm Arayışları 1-Türkiye'nin Kürt Meselesi” başlıklı 2 günlük toplantı başladı.
İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin Dolapdere Yerleşkesi'ndeki toplantının açılışı öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Demokratik Toplum Partisi (DTP) Eşbaşkanı Ahmet Türk, ”Uzun süreden beri istediğimiz Kürt sorununun Türkiye gündemine alınması, tartışılması, çözümü konusunda demokratik yöntemlerin, demokratik siyasi projelerin ortaya konulmasıdır” dedi.
Türk, bugünün bir başlangıç olduğunu dile getirerek, “Böyle bir konferansta Türkiye'nin sorunlarını tartışmak önemli. Kürt sorunu sadece Kürtlerin sorunu değil, bir Türkiye sorunu” diye konuştu.
“Bu sorunun tartışılarak ve diyalog oluşturarak gündeme getirilip çözüm üretilebileceğini” belirten Türk, şunları kaydetti:
“Var olan bir sorunu inkar ederseniz, onu tartışmaya açmazsanız, o zaman bir diyalog ortamı yaratamazsınız ki, sorunun çözümünü başka adreslere havale etmiş olursunuz. Böyle bir toplantıyı önemsiyoruz, ama eksikleri var. Her kesimin burada düşüncesini ifade edecek bir platforma dönüştürmek gerekirdi. İnanıyorum ki, bundan sonraki toplantılar bunu sağlayacak.”
Türk, “Kimleri kastediyorsunuz?” sorusu üzerine de, “Kürtlerin farklı grupları var. Aydınlar var, farklı kesimler var. Halktan insanların katılması gerekiyordu. Tüm boyutlarıyla ele alıp tartışmamız gereken bir sorun diye değerlendiriyorum” dedi.
DİYARBAKIR BELEDİYE BAŞKANI BAYDEMİR
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de, gazetecilerin yerleşke önündeki protestoları sorması üzerine, ”Herkesin en doğal hakkıdır düşüncesini barışçıl amaçlarla ortaya koymak, barışçıl yöntemlerle ortaya koymak” diye konuştu.
Baydemir, başta “Kürt sorunu” olmak üzere tüm sorunların tartışılarak diyalog yoluyla çözülebileceğini vurgulayarak, “Umut ediyorum ki bu organizasyon, tartışma kültürümüze, diyalog ve empati yapma kültürümüze katkı sunmuş olsun” dedi.
PROF. DR. MURAT BELGE
Daha sonra toplantının açılışını, Düzenleme Kurulu adına İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Belge yaptı.
Prof. Dr. Belge, toplantıyı Helsinki Yurttaşlar Derneği ile Empati Grubu'nun ortaklaşa düzenlediğini belirterek, “fikir babasının” ise Empati Grubu olduğunu söyledi.
Helsinki Yurttaşlar Derneği'nin 1990'lı yıllarda bir otelde yaptığı toplantıda “Türk ve Kürt aydınları bir araya getirdiğini” belirten Prof. Dr. Belge, “Türkiye'de, bütün dünyada olduğu gibi bazı şeyler gelişiyor ve ilerliyor. Sözünü ettiğim toplantıda, otelin etrafını saran polisler yoktu. Şimdi otelden üniversiteye geldik. Koruma kordonlarıyla geldik. Herhalde değişim sancılı bir şey. Bazı sancılar oluyorsa değişim de oluyor demektir” dedi.
Öte yandan toplantıya katılan basın mensupları, davetliler ve konuşmacılar, üniversitenin kapısında oluşturulan 2 farklı güvenlik noktasından içeriye alındı. Kapıda tek tek aranan katılımcılara, hazırlanan isim listelerine göre kart verildi.
İLK PANEL
Kürt Meselesinin Evrimi ve Tarihi Arka Plan
“Uluslararası Kürt İnsan Hakları Merkezi” kurucusu ve eski başkanı Sertaç Bucak, “Silahlı mücadele dönemi bitmiştir. Onun için sivil ve demokratik çözümün önünde bugünkü politikası ile engel olan PKK, silahları derhal bırakmalıdır” dedi.
Helsinki Yurttaşlar Derneği ve Empati Grubu'nca İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin Dolapdere Yerleşkesi'nde düzenlenen “Sivil ve Demokratik Çözüm Arayışları 1-Türkiye'nin Kürt Meselesi” başlıklı toplantının ilk panelinde “Kürt Meselesinin Evrimi ve Tarihi Arka Planı” konusu ele alındı.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mete Tunçay'ın yönettiği panelde konuşan hukukçu Ruşen Arslan, “Osmanlı Devleti'nin tek yanlı merkezileşme isteğinin” günümüze kadar süren “Kürt sorunu”nun temel nedeni olduğunu savundu.
“Kürtlerin 19. yüzyıldan günümüze kadar merkezi devletle ihtilafa sürüklendiğini” öne süren Arslan, “Cumhuriyet'ten sonra 29 Kürt isyanı olduğu şeklinde yanlış bir inanış var. Bunlar, Kürt halkını eli silahlı bir halk olarak göstermek amacıyla ortaya atıldı. Aslında 4 isyan oldu” iddiasında bulundu.
YAZAR İSMAİL BEŞİKÇİ
Sosyolog-yazar İsmail Beşikçi ise genellikle “Kürt sorunu”nun çözümünün konuşulduğunu, ancak öncelikle sorunun temel niteliğinin ele alınması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
“Sorun 1920'lerde ortaya çıktı. 1920-1921 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu'nun Arapça konuşulan ve Kürtçe konuşulan kesimlerinde yeni devletler kuruldu. Bağımsız kürdistan mücadelesine rağmen kurulması engelendi. Bu oluşum neden engellendi? İngiltere'de Kürtlerle ilgili ciddi tartışmalar yaşandı ve Kürtlerin defterinin dürülmesi kararı alındı. İngiltere ve Fransa, Kürt karşıtı olmuşlar ve her türlü önlemi almışlardır.”
“SİLAHLI MÜCADELEDE DİRETMEK ÇIKMAZ BİR SOKAKTIR”
“Uluslararası Kürt İnsan Hakları Merkezi” kurucusu ve eski başkanı Sertaç Bucak da, “İçinde bulunduğumuz dönemde Kürt sorununun AB normlarına göre çözümü, Türkiye'nin bu değerler topluluğunun parçası olma isteminin anahtarıdır. Türkiye'nin AB üyeliği Kürt sorununun adil çözümüne bağlıdır. AB ve kurumları ile yapılan üyelik müzakereleri süreci, bu bağlamda Kopenhag Kriterleri'nin eksiksiz uygulanması, katılım ortaklığı belgelerinde dile getirilen koşulların yerine getirilmesi, sorunun tarihsel açıdan demokratik ve sivil çözümü için bir fırsattır, anahtardır” diye konuştu.
“Silahlı mücadele dönemi bitmiştir. Sorunun çözümü, şiddeti kesin bir dille reddetmekten ve buna uygun politikadan geçiyor” diyen Bucak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İçinde bulunduğumuz koşullarda silahlı mücadelede diretmek, çıkmaz bir sokaktır. Silahlı mücadelenin mantığı, haklı gerekçesi yoktur. Onun için sivil ve demokratik çözümün önünde bugünkü politikası ile engel olan PKK, silahları derhal bırakmalıdır. Sivil ve demokratik çözümde inandırıcı olmak istiyorsa, aynı zamanda kendisinden farklı düşünen eski yol arkadaşlarına ve kendisinden farklı yaklaşım sergileyen diğer Kürt örgüt ve bireylerine karşı da tahammüllü olmalı ve şiddetten vazgeçmelidir.”
Bucak, “siyasal alanda bir çözüm kapısı aralayabilmek için 'genel af' ilan edilmesi gerektiğini” de öne sürdü.
İKİNCİ PANEL
Örgütlenmeler ve Deneyimler
Helsinki Yurttaşlar Derneği ve Empati Grubu tarafından İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin Dolapdere Yerleşkesi'nde düzenlenen “Sivil ve Demokratik Çözüm Arayışları 1-Türkiye'nin Kürt Meselesi” başlıklı toplantının ikinci panelinde “Örgütlenmeler ve Deneyimler” konusu ele alındı.
Panelde konuşan Karakaş, “Kürt sorunu”nun bir “demokrasi sorunu” olduğunu savunarak, özgürlükler ve demokrasi derinleşirse bu sorunun da çözüleceğine inandığını, şiddetin bu çağda sorun çözme aracı olamayacağını söyledi.
“Kürt sorununun çözümü için öncelikle 'Kürt kimliği' kabul edilmeli. Bu kimlik yasal ve anayasal güvence altına alınmalıdır” diyen Karakaş, kültür hakları konusunda sorunların çözülmesi gerektiğini kaydetti.
Ercan Karakaş, koruculuk sisteminin kaldırılmasını isteyerek, ”bölgede barış kalıcı olacaksa, geçmişte silahlı olan insanların toplumsal demokratik hayata katılımlarının sağlanması gerektiğini” söyledi.
Karakaş, “Genel af konusunda cesur kararlara ihtiyaç var” görüşünü de savundu.
TÜRK'ÜN KONUŞMASI
Türk, paneldeki konuşmasında demokratik siyasetin kanallarını açmadan sorunları tartışmanın ve sağlıklı sonuç almanın mümkün olmadığını belirterek, şöyle dedi:
“Demokratik siyasi proje ortaya konulduğu takdirde, Kürt sorununun üniter devlet yapısı içinde çözüleceğine inanıyoruz. Kürtlerin tartıştığı konu Türkiye'nin toprak bütünlüğü değil. AB sürecinde Kopenhag Kriterleri'ne uyan siyaset mantığı geliştirildiği takdirde Kürt sorunu çözülür. Böylece Kürtlerin tatmin olacağına inanıyoruz. Kürtler, kültürel ve kişisel haklarının anayasal güvenceye alınmasını istiyor. Toplumsal barışın önündeki engel olan 'siyasi af' ortaya konulmalıdır.”
Ahmet Türk, “şiddetle sorunun çözülemeyeceğini ve şiddeti desteklemediklerini” sözlerine ekledi.
HAK-İŞ GENEL BAŞKANI USLU'NUN KONUŞMASI
Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu da, bireyi yok sayan hiçbir yaklaşımın bölgede çözüme katkıda bulunmayacağını belirterek, bölgedeki hakim iradenin, konfederasyonuna bağlı sendikaları yöneticilerini beğenmediği için tasfiye ettiğini anlattı.
“Sivil toplum kuruluşlarının, politik anlayışın bir Truva Atı gibi yandaşı haline geldiğini” kaydeden Uslu, “Tek tip yurttaş yaratma anlayışı, tek tip örgütlenme yaratma şeklinde devam ediyor” dedi.
ÖĞLEDEN SONRAKİ PANELLER
Oturumda konuşan Prof. Dr. İnsel, “Kürt sorununun çözümünde en önemli adımın zihniyet değişimi olduğunu” ifade ederek, “yeneni ve yenileni olmayan bir çözümün gerektiğini” vurguladı.
Prof. Dr. İnsel, şunları kaydetti:
“Yenen ve yenileni olmayan çözümün önündeki iki engelden biri; terör yöntemlerini kullanmaktan geri durmayan, şiddeti Kürtlere karşı da fütursuzca kullanan bir örgütün, PKK'nın, 'demokratik bir çözüm arayışı içinde, hiçbir demokratik meşruiyeti olamayan bir örgüt olduğunu' ilan etmesi gerekir.
Yeneni ve yenileni olmayan çözümün yolu; geçen hafta Batman'da 4 polisin öldürülmesinin ardından, Van'da birkaç kişinin intihar saldırısında ölmesi gibi bir olaydan sonra Türkler ve Kürtlerin, Batman ve Van'da terörü lanetleyen bir toplantıyı, bir yürüyüşü, bir kitlesel gösteriyi yapmaları lazım.”
İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Belge de milliyetçiliğin, hangi kökenden gelirse gelsin bu topraklarda yaşayan herkesin önem verdiği bir konu olduğunu ifade ederek, “Karşılıklı milliyetçilik tokuşturarak bir yere varamayız” dedi.
Toplantıda daha sonra “Göçler, Psikolojik ve Sosyal Sonuçları” konulu panel yapıldı.
SON OTURUM
Irak Deneyimi ve Bölgesel Etkileri
Helsinki Yurttaşlar Derneği ve Empati Grubu tarafından Bilgi Üniversitesi'nin Dolapdere Yerleşkesi'nde düzenlenen “Sivil ve Demokratik Çözüm Arayışları 1-Türkiye'nin Kürt Meselesi” başlıklı toplantının bugünkü son oturumunda, “Irak Deneyimi ve Bölgesel Etkileri” konusu ele alındı.
Oturum başkanı gazeteci Cengiz Çandar, Türkiye'de Kürt kökenli olmanın imtiyazlı bir durum olduğu görüşünü dile getirdi.
İşkadını Ferda Cemiloğlu da Irak'ta yenilen, içilen ürünlerin, ülkenin yeniden inşasında kullanılan inşaat malzemelerinin ve işgücünün Türkiye'den geldiğini ifade ederek, “Neyin kavgasını, mücadelesini veriyoruz anlamıyorum” dedi.
Eski Milletvekili Haşim Haşimi ise Irak'ın yönetilmesi zor bir ülke olduğunu, hala aşiret reislerine ve bölgesel liderlere sadakat üzerine kurulu bir toplumsal düzen bulunduğunu anlattı.
“Artık Kürt meselesinin varlığının inkar edilmediğini” ifade eden Haşimi, şöyle konuştu:
“Irak'la kurulan her ilişki Türkiye'nin siyasetini etkileyecektir. Pozitif bir yaklaşım Türkiye'deki Kürtlere pozitif, negatif bir yaklaşım ise negatif olarak yansıyacaktır. Irak'taki Kürtlerin tavrı, Türkiye'deki hatta İran ve Suriye'deki Kürtleri etkileyecektir. Bu kaçınılmaz bir durumdur.”
Gazeteci Namık Durukan da Türkiye'nin Irak'ın kuzeyinde Kürt devleti kurulmasını istemediğini, “Ancak orada ilan edilmemiş bir devletin var olduğunu” söyledi.
2 GÜNLÜK TOPLANTI
Bazı öğretim üyeleri, gazeteciler, yazarlar, eski milletvekilleri ve hukukçuların konuşmacı olarak katıldığı 2 günlük toplantıda, “Kürt Meselesinin Evrimi ve Tarihi Arka Plan”, “Örgütlenmeler ve Deneyimler”, “Göçler, Psikolojik ve Sosyal Sonuçları”,
”Milliyetçilik”, “Irak Deneyimi ve Bölgesel Etkileri”, “Kimlik
Hakları, Sosyal ve Kültürel Boyut”, “Azınlık Kavramı”, “Kürt Meselesi ve Devlet Politikaları” ile “Kürt Meselesi ve Medya” başlıklı 9 panel gerçekleştirilecek.