Güncelleme Tarihi:
Bunun olması için de öncelikle, ayrımcılığın ve cinsiyetçiliğin ortada kalkması, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması gerekiyor.
Bunu sağlamak için devletlere, hükümetlere, iş dünyasına, STK’lara çok iş düşüyor. Ve şüphesiz ki, bu dönüşümü yaratmak için en önemli araç medya.
Kadın örgütleri yıllardır kadın haberlerinin kullanımıyla ilgili medyayı sorumlu davranmaya çağırıyor.
Kadının sadece üçüncü sayfa haberi, eğlence unsuru ve cinsel olarak kullanımı, toplumsal pek çok sorunu alt edecek olan toplumsal cinsiyet eşitliği çabalarına zarar veriyor.
Özellikle, kadınları ‘bedene’ indirgeyerek sömürme eğiliminden kurtulmak, medyanın en önemli amaçlarından biri olmalı.
Dün Hürriyet’in Kelebek ekinde oyuncu Hande Soral’ın eteği açılmış halde arkadan çekilmiş bir fotoğrafı yer aldı ve yoğun bir okur tepkisiyle karşılaştı.
Hürriyet, medya dünyası içinde cinsiyetçilikle en fazla mücadele eden gazete. Toplumda olumlu yönde değişim için çalışırken, kendi dilini de ciddi anlamda gözden geçirdi, pek çok iç tartışmalar yaşadı. Yıllar içinde Hürriyet, cinsiyetçi yaklaşım ve dilden kendini arındırdı. Bunu biraz da gazete içindeki güçlü kadın lobisine borçluyuz.
Doğan Yayın İlkeleri her türlü cinsiyetçiliği, ayrımcılığı, kişisel hak ve mahremiyet ihlallerini yasaklıyor.
Okur Temsilcisi ise bu konuda her hafta titiz çalışmalar yapıp raporlar hazırlıyor.
Her zaman ’kadın ve çocuk’tan taraf olduğunu açıklayan ve yayıncılığında buna özen gösteren bir gazete Hürriyet.
11 yıldır sürdürdüğü Aile İçi Şiddete Son! Kampanyası, bu kampanya çerçevesinde 7 yıl sürdürdüğü şiddet mağdurlarına gece gündüz destek veren Acil Yardım Hattı, kadın erkek eşitliği için kurucu ortak olarak içinde yer aldığı Haklı Kadın Platformu’nun çalışmalarıyla bunu defalarca kanıtladı. Kadın sorunu konusunda toplumda farkındalık yaratılmasına, devlet nezdinde ciddi adımlar atılmasına büyük katkılarda bulundu, hâlâ da buna çalışıyor.
Nefret söylemi araştırmalarında Hürriyet’in adına pek rastlanmaz.
Ancak bazen zamanla yarışılan günlük pratiğin gerektirdiği hız ve heyecanla, bazı yanlış/olmaması gereken yaklaşımlar aradan kaçabiliyor. Bizim de hiç görmek istemediğimiz başlıklara, fotoğraflara, haber diline gazetemizde rastlayabiliyoruz.
Bu ilk başta, biz gazete çalışanlarını üzüyor, tepkisini çekiyor, içeride bunun tartışması, yüzleşmesi yapılıyor. Başkalarını eleştirirken kendimize de çuvaldızı batırıyoruz. Yani gözümüzü kapamıyoruz, onaylamıyoruz. Bu tür hataların en aza inmesi ve giderek hiç olmaması, hepimizin arzusu.
Gazete hataları sevaplarıyla yaşayan bir organizma. Bazı hatalar affedilmez de olabiliyor. Ancak, genel olarak kişilik haklarına saygı ve ayrımcılığa dair bir özen olduğunu bilen bizler, vahim de olsa zaman zaman yapılan hataların tüm yayın yaklaşımına mâl edilmemesini umuyoruz.