Peki Kur’án-ı Kerim neden cehennemden bahseder?
Bahseder çünkü cehennem yaratılmıştır, şu anda gerçek anlamda konuklarına yer açılmamış olsa da.
Peki neden cehennem vardır?
Çünkü cehennem lazımdır. Öyle ya, nice zálimin, diktatörün, suçları cezasız kalanların, insanları aldatanların, en canice işler yapanların, günahlarından pişman olmayanların, kul haklarını gasp edenlerin, yetim hakkı yiyenlerin ve sonradan yaptıklarını gizleyenlerin hesabı nerede görülecek?
Cehennem tabii ki olmalıdır, lazımdır da!
Ama cehennemi yaratmanın ve bize bu konuda bilgi vermenin bir başka yönü daha vardır. Cehennem kavramı, mazlumların yüreğine sıcaklık veren, zalimlerin uykusunu kaçıran bir yazı tahtası gibi durur.
Cehennem, Yüce Rabbin, kulun her tavrından razı olmayacağının bir belgesi olarak durmaktadır. Tıpkı, cennetin bir rıza belgesi olarak durması gibi...
Hz. Peygamber gerek miraç olayında, gerekse başka vesilelerle cehennem álemine ve azabına dair görüntülere muhatap olmuştur. İleride gerçekleşecek bazı olaylar, sevgili Peygamberimiz’e birer örnek olarak takdim edilmiştir. Buna dair bazı örnekleri iletelim, Peygamberimiz’in Miraç’ta gördüklerinden bazı örnekler verelim.
Yamalı insanlar görmüştür. Bunlar
yemek yerine ot yemektedirler. Peygamberimiz, bunların zekát ve sadaka vermeyenler olduğunu belirtmiştir.
Ağaç ve tahta taşıtan ve bunları üst üste yığan kişiler görmüştür. Bunların emanete hıyanet edenler olduğunu belirtmiştir.
Dil ve dudakları makasla kesilenleri görmüştür. Bunlar, fitne çıkaran, dedikodu yapanlardır.
Tırnakları bakırdan insanlar görmüştür. Vücutlarını parçalamaktadırlar. Bunların, insanların arkasından konuşup onları lekelemeye çalışanlar olduğunu buyurmuşlardır.
Dudakları deve gibi olan ve ateş yiyen insanlar görmüştür. Peygamberimiz, bunların yetim malı yiyenler olduğunu söylemiştir.
Bazı insanların karınları şişmiş, yılanlarla dolu görmüştür. Bunlar her türlü haram yiyenlerdi.
Temiz et dururken, kokuşmuş et yiyenler vardı. Peygamber efendimiz bunların zina edenler olduğunu belirtmiştir.
Miraç dönüşü 4 büyük melekten Mikail’i (as) görmüş, suratının asıklığı dikkatini çekmişti. Sebebini sorduğu Cebrail (as), Efendimize şöyle cevap vermişti: "Cehennem yaratıldı yaratılalı, yüzü gülmemiştir!"
Bir yerde çok kötü ve çirkin bir koku hissetmiştir. Korkunç sesler de işitmektedir. Bunun ne olduğunu sorunca, "cehennem kokusu" olduğu söylenmiştir.
Bu feci manzaralar daha da çoğaltılabilir. Bizim hedefimiz cehennem azabının çeşitliliğini iletmek değil, sadece örnekleme idi.
Dendi ki, bir cehennem ve o cehenneme girecek insanlar vardır. Hz. Peygamber, bunlardan bir kısmını bize iletmiştir. Peygamberimiz’in gayesi ürkütmek, umutsuz kılmak, korkutmak, endişelendirmek değildir. O’nun gayesi harama, kötülüğe, Allah’ın razı olmayacağı yollara başvuracaklara engel olacak, bariyer teşkil edecek bir şuur oluşturmaktır.
Zaten Kur’án-ı Kerim’deki cehennem manzarası da bu amaca yöneliktir. Kirlenmiş olanları, düşmüş olanları, kalbini rahmete örtmüş olanları bu feci manzaralara muhatap edip iki seçenekle karşı karşıya bırakmak.
Bir tarafta sonsuz nimet ve rahmet; öte tarafta ise kirli, azap dolu, merhametten uzak bir gelecek.
Tercih kul tarafından yapılacaktır. Kendisine irade verilmiştir.
Elbette "Yanlış yolda kullanma iradeni!" denilmek koşuluyla...
Dünyanın yaratılışı
İmran bin Husayn anlatıyor:
Mescidde, Resulullah’ın (sav) huzuruna girmiştim. O sırada Beni Temim kabilesinden bir grup insan geldi. Onlara:
"Ey Beni Temim, size müjde olsun!" diyerek söze başlamıştı. Onlar hemen: "Bize müjde verdin, öyle ise Beytül-málden iki kere bağış yap!" diye talepte bulundular. Onların bu cevabı karşısında Resulullah’ın (sav) yüzünden rengi attı. Hz. Peygamber’in (sav) huzuruna Hayber’in fethi sırasında Yemen halkından bir grup Eş’ari girmişti. Onlara:
"Ey Yemenliler! Beni Temim’in kabul etmediği müjdeyi siz bari kabul edin!" dedi. Onlar:
"Kabul ettik ey Allah’ın Resulü!" dediler ve arkadan ilave ettiler: "Biz dinimizi öğrenmeye ve bu (yaratılış) işin başı ne idi, onu senden sormaya geldik!" dediler. Bunun üzerine Resulullah (sav), mahlukatın ve Arş’ın başlangıcını anlatmaya başladı:
"Bidayette Allah vardı, O’ndan önce başka bir şey yoktu. O’nun Arş’ı suyun üzerinde bulunuyordu. Sonra gökleri ve yeri yarattı. Sonra zikr denen kader defterinde ebede kadar cereyan edecek her şeyi yazdı!"
Selimiye’de Kadir Gecesi bereketi
KADİR gecesinde Edirne’deki tarihi Selimiye Camii doldu taştı. İbadete gelenler camiye girebilmek için izdihama neden oldu, bazıları da ezilme tehlikesi geçirdi. Yaklaşık on bin kişilik Selimiye Camii tamamen doldu.
Özellikle Batı Trakya’da yaşayan soydaşların da akın ettiği Edirne’de, iftar vakti gelince ziyaretçiler caminin avlusuna serdikleri gazete kağıtlarının üzerinde oruçlarını açtı.
Akşam namazı ardından mevlidi dinlemek isteyenler de Selimiye’ye akın edince kapı girişlerinde yığılma yaşandı.
Fırat KESKİNKILIÇ- Ali Can ZERAY, (DHA)"Ölüden diriyi,
diriden de ölüyü O çıkarıyor; yeryüzünü ölümünün ardından O canlandırıyor. İşte siz de (kabirlerinizden) böyle çıkarılacaksınız!" (Rum; 19)