Yüzyıllık gelenekler son mu bulacak

Güncelleme Tarihi:

Yüzyıllık gelenekler son mu bulacak
Oluşturulma Tarihi: Şubat 16, 1999 00:00

Haberin Devamı

Yabancı özel okulların vakıflarının kurduğu ya da bundan böyle kuracağı ilköğretim okullarından mezun olan öğrencilerin her şeyden önce İngilizce, Almanca ve Fransızca eğitim yapan okullara girme şansları daha yüksek olacak. Bazı vakıflar ise organik bağ bulunmasa da kendi liselerinde bu öğrencilere özel bir kontenjan yaratmanın yollarını arıyorlar. Çünkü bu ilköğretim okullarında yabancı dil eğitimi ilk yıllardan itibaren başlayacak. İkinci dil olan İngilizce'yse 6. sınıfta devreye girecek. Müfredat programları ve kitaplar, Alman, Avusturya ya da Saint-Joseph'le aynı olacak. Öğretmen açığı bu okulların orta sınıf öğretmenleriyle karşılanacak.

‘‘Sekiz yıllık eğitime geçişten sonra Milli Eğitim'in, neyi nasıl çözeceğini tam olarak bilemeden milyonlarca öğrenci için çözüm üretmeye çalışırken, küçük bir camianın okullarıyla uğraşmayacağı açıktı. Bu durumda Ankara'ya gidip baskı grupları oluşturmak, 625. maddenin değiştirilmesi için uğraşmak boşuna olacaktı. Kendi işimizi kendimiz görelim dedik.’’ Vakıf yöneticileri böyle diyor.

Gerçekten de ‘‘küçük ve ayrıcalıklı’’ bir camianın okulları gibi görünen yabancı özel okulların sorunları ve geleceği, koskoca bir Türk eğitim sistemi içinde devede kulak kalıyor. Oysa mesele bu kadar basit değil. Sekiz yıllık kesintisiz eğitim, bu okulların ayrıcalıklı konumlarını kaldırdığı gibi, bu okullarda okuma olanağını elde etmiş ayrıcalıksız kesimin çocuklarına da hiçbir şey vaad edemiyor.

Alman Liseliler Vakfı Başkanı İlhan Tayman da aynı görüşte. ‘‘Hani ayrıcalık deniliyor, tamam önleri tıkanmadı, ilköğretim okullarından mezun olanlar merkezi sistemle bu okullara girdiler, peki ne kadar öğrenecekler?’’ diye soruyor. ‘‘Öğrenemeyecekleri gibi, bu okulların eğitim seviyesi de ister istemez onlara göre düşecek. Şans elbette eşit değildi, bugün de eşit değil. 200 küsur bin öğrenci sınava giriyor, ilk yüzü Robert'e, ikinci yüzü Alman'a, vs. Topladığınızda beş yüz, altı yüz öğrenci giriyor sonuçta. O da fevkalade maddi külfetlerle. Bu sayıyı hadi şimdi üçle çarpalım. Ne değişecek ayrıcalık konusunda?’’

Avusturya Liseliler Vakfı Başkanı Şadi Gücüm, ‘‘ayrıcalıklı’’ sözünde hiçbir mantıklı yan görmediğini söylüyor. ‘‘Şimdi bu okullar Türk eğitim sistemine faydalı mıydı? Bu tartışılır. Fakat çok kaliteli bir lisan eğitimi alıyorsunuz bu bir, ikincisi ek bir kültür öğreniyorsunuz, bu da ilerideki hayatta büyük avantajlar sağlıyor. Ayrıcalıklı bir bölüm öğrenci için de olsa böyle bir fırsatın kaçırılması yazık olur. Şimdi belli kesim bu yüksek standartlardan yararlanıyorsa, ayrıcalık olmasın diye standartları aşağı mı çekmek lazım? Yoksa bütün okulların standartlarını yukarı çekmeye çalışmak mı?’’

ÖNEMLİ OLAN NİYET

Yabancı özel okulların vakıfları, sekiz yıllık eğitim içinde de dile ve iyi eğitime önem veren programlar uygulanabileceğini düşünüyorlar. Bunun öğretmen, program ve en önemlisi niyet meselesi olduğu görüşündeler. ‘‘Yabancı öğretmen de getirirsiniz, buna engel yok’’ diyorlar. Tabii bu da bedava yapılan bir eğitime ek mali yük demek. ‘‘Bugün Türkiye nerelere ne paralar bulup harcayabiliyor, bu da pekala başarılabilir.’’ Nitekim onlar kısıtlı vakıf olanaklarıyla yavaş yavaş bu yolda ilerliyorlar. Hiçbiri kazanç beklemiyor. Asıl mesleği mimarlık olan Avusturya Liseliler Vakfı'ndan Bereket Uluşahin, mesleğinden çok bu işle uğraşıyor. Toplantılar genelde onun bürosunda yapılıyor. Bunca yoğun emek sonucunda da, yabancı özel okullardan ilköğretim okulu açan ilk vakıf olmuşlar.

‘‘Orta kısmın kapanması, 100 küsur yıllık bir geleneğin de sonu. Bu açığı kapatmak ve eğitimi daha erken dil öğrenilecek yaşlara çekerek, Avusturya Lisesi'ni tamamlamak amacıyla bu işe giriştik. Diğer taraftan, Avusturya Lisesi'nin verdiği diploma Avusturya diplomalarına denkti. Mezunlara Avusturya üniversitelerinin kapıları açıktı. Bu denklik de şimdi bozulmuş oldu. Bu açığı belki zamanla ilkokulla kapatabiliriz diye de düşündük.’’ Vakfın açtığı Alev İlköğretim Okulu, Avusturya Lisesi'nin orta okulunun hocalarını da istihdam edebilecek. İki okul arasında organik bir bağ yok gibi görünse de, sürekli bir yardımlaşma içindeler.

Alev'e çocuklarını vermiş olan ailelerin merak ettikleri şey, çocuklarının mezun olduktan sonraki durumları. ‘‘Bu yıl Avusturya Lisesi kendi lise giriş imtihanını açtı, o sisteme devam edebilirler’’ diyor vakıf başkanı Şadi Gücüm. ‘‘Belli bir eğitimden geldikleri için oraya girme şansları daha yüksek olacak. Ama aynı şekilde başkalarının da şansı var, bir garanti veremeyiz. Bizim verdiğimiz tek söz iyi ve kaliteli bir eğitim. Ayrıca biz hazırlık sınıfını ortadan kaldırmış oluyoruz. 8. sınıfa geldiğinde dili öğrenmiş olacaklar çünkü.’’

EN BÜYÜK SORUN YER

Alman Liseliler Vakfı ise yer sorununu çözemediği için bu yıl yetiştirememiş okul girişimini. Şu anda Büyükçekmece Belediyesi'nden yanıt bekliyorlar. Vakıf Başkanı İlhan Tayman, 2000 yılında eğitime başlayacak olan okullarında tamamen Alman Lisesi müfredatının okutulacağını söylüyor. ‘‘Lisanı biz 4. sınıflarda vermeye başlıyacağız. 6. sınıfta İngilizce'ye başlıyacağız. Aynı kitapları okutacağız. Alman Lisesi'nin eski hocalarını istihdam etmeyi düşünüyoruz. Bizden mezun olacak çocuklar için Alman Lisesi'ne şunu önerdik: 25 kişilik bir X sınıfı 9. sınıf olarak. Biz yaklaşık 80-100 mezun vereceğiz. Not ortalamaları en iyi olan 25 öğrenciyi direkt alın. İsterseniz bunları ayrıca sınava sokun. Merkezi sınav sistemini yaptın, çok kolay, peki o çocukları nasıl yetiştireceksin?’’ Alman Liseliler Vakfı'nın okul alanı olarak bulduğu yer Büyükçekmece Belediyesi'nin okullar için tahsis ettiği bir alanda, Alkent 2000'in yanında. Vakıf, yer sorunu çözülürse ana sınıfı önümüzdeki yıl açabilmeyi umuyor.

Yer konusunda en büyük sıkıntıyı çeken vakıflardan biri de Saint-Joseph. Bu yıl Koşuyolu'nda bulunan bir yerde şimdilik ana sınıfını açan Saint-Joseph Eğitim Vakfı Genel Sekreteri Tevfik Tüzümkan, yabancı özel okulların merkezi sistemle yüzlerce çocuk alsa da yaşama şansının az olduğunu söylüyor. Çünkü devlet okullarında olsun, özel okullarda olsun, yabancı dil İngilizce. ‘‘Üç yıl sonra lise sınıflarına 700 kadar öğrenci almak zorunda kalacaklar. Hazırlık sınıfı 150-175 kişi olması demek bu. Bu ülkede İngilizce eğitimi yapan okullar dışında hiçbir okulun bu sayıda bir öğrenciye ulaşma şansı yoktur bence’’ diyor Tüzümkan. ‘‘Özel Türk okulları da eğitimi İngilizce olarak yaptıkları için, İngilizce okuyup gelmiş bir çocuğun lisede birden bire Fransızca'ya, Almanca'ya dönmesi fazla rastlanacak bir olay değil. Nereden öğrenci bulacaklar? Dolayısıyla bu sorunu da ancak vakıflar çözecektir. Hoş, verilen İngilizce de ne? Basından duyduğum kadarıyla İngilizce eğitim verilen okullara İngilizce öğretmeni olarak Fransız filolojisi çıkışlılar bile alınıyormuş!’’

Nitelikli insan kalmayacak!

Avusturya Liseliler Vakfı üyesi ve Alev Özel İlköğretim Okulu'nun kurucularından Müjde Gürlek, sekiz yıllık kesintisiz eğitimin sonuçları konusunda karamsar.

Sekiz yıllık eğitime geçilirken, Milli Eğitim dil sorununa ilişkin hiçbir çözüm getirmedi mi?

- Türk eğitim sistemi içinde ilköğretimin üstesinden geleceğini düşünüyor Milli Eğitim. Müfredata 4. sınıftan itibaren İngilizce konuldu. Devlet okullarının hepsinde var. Ama benim gördüğüm bir şey var: 8. sınıfın sonunda, Kavacık ilköğretim okulunuda yirmiye kadar sayan çocuk çok azdı. İlköğretim okullarında yabancı dile ağırlık verileceği söylendi ama nasıl yerleştirilecek, hangi hocalarla, hangi öğretmen maaşlarıyla? Ya sonrası ne olacak? 16-17 yaşında bir çocuğa dili nasıl verirsiniz, bunlar cevapsız sorular.

Avusturya Liseliler Vakfı'nın açtığı okulda dil eğitimi nasıl olacak?

- Biz de zaten bu soruna bir çözüm üretmek için bu okulu açtık. İki dilde eğitim yapılacak. Almanca'ya ana hazırlık sınıfından başladık.

Ana sınıftaki çocuklar çok başarılı, çünkü yaşları küçük. Telaffuzları inanılmaz iyi. Sanıyorum İngilizce'ye de 6. sınıfta başlayacağız. Aslında ağır bir eğitim ama Avusturya Lisesi de çok ağırdı. Eğer oraya hazırlıyorsak böyle olmak zorunda.

Kaç öğrenciniz var?

- Şu anda 159 öğrencimiz var. Burada amaç çocuklara hayat görüşü vermek. Çağdaş, batılı insan gibi düşünmeyi, kendi kültürleriyle yabancı bir kültürün sentezini yapmayı öğretmek. Farklı bir kültürü almak çocuklar için çok önemli. Ortalama insan için sekiz yıllık eğitim belki iyi oldu. Okuma yazma bilmeyenlerin oranı düşecektir. Ama nitelikli insan yetişmesini kısıtladı bu sistem. Bizim imkanlarımız şimdiki çocuklarda olamayacak. Avrupa ülkelerinde artık 3-4 yabancı dil eğitimi veriliyor. Yabancı dil eğitimiyle yabancılaşmadığınız gibi, kültürünüze, değerlerinize daha çok sarılıyorsunuz. Çünkü başka kültürlerin insanlarının kendi değerlerini korumak için nasıl çaba gösterdiklerini görünce siz de kendinizinkine sahip çıkma bilinciyle yetişiyorsunuz.

Avusturya Liseliler Vakfı Başkanı Şadi Gücüm, ‘‘Bütün okulların standardını yukarı çekmeye çalışmak gerekir.’’

Asıl mesleği mimarlık olan Bereket Uluşahin, mesleğinden çok okulunun sorunlarıyla uğraşıyor.

Yabancı özel okulların vakıfları, sekiz yıllık eğitim içinde de dile ve iyi eğitime önem

veren programlar uygulanabileceğini düşünüyorlar. Bunun öğretmen, program ve en

önemlisi niyet meselesi olduğu görüşündeler.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!