Güncelleme Tarihi:
HEM ÜRETİCİ HEM AVCI
Vursan'ın yöneticilerinden Hakan Artkın, tam bir silah tutkunu. Fabrikada üretilen tüfekleri poligonda zevkle deniyor. Otomatik trap ve skeet makinalarıyla atılan plakaların beşini de havada vuruyor.
İMAJ SORUNU
Vursan Pazarlama ve Satış Müdürü Ertuğrul Gazioğulları bazı ülkelerin Türkiye hakkında önyargılı olduğunu vurguluyor. Bu yüzden Yunanistan'a satılan tüfeklere ‘‘Made in Turkey’’ yerine ‘‘Made in Europe’’ yazıyorlarmış. Bu önyargıyı ortadan kaldırmak için Kazakistan'da da epey uğraşmışlar.
MISIR POLİSİNE SATIŞ
Yılda 25 bin tüfek üreten Vursan, 1990'dan bu yana Türk silah sanayiinde iddialı bir konuma geldi. Geçtiğimiz günlerde Mısır Emniyeti'nin açtığı 600 bin dolarlık silah ihalesini kazandı. Pakistan, Malta, Kuveyt, Lübnan, Yeni Zelanda, Japonya, Kazakistan, Malezya, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan da Vursan'dan silah alıyor.
NASA TEKNOLOJİSİ
Fabrikada NASA'da kullanılan çok hassas elektronik aygıtlar da bulunuyor. Bu makinalar, silahın aksamında çıkabilecek en ufak hatayı binlerce kez büyüterek gösteriyor ve kullanıcının karşılaşacağı en küçük aksiliğin daha önceden bertaraf edilmesini sağlıyor.
Yerli tüfeğin hikayesi 19. sayfada
KADIN MÜHENDİSLER
Beş bin metrekare kapalı alanı olan fabrikada 135 elemanın yanı sıra sekiz de kadın mühendis çalışıyor. Büyük güvenlik önlemlerinin alındığı fabrikanın etrafında da içinde de kuş uçmuyor! Çoğu İTÜ mezunu makina mühendisi genç kadınlarda da silah tutkusu başlamış. Son kontrol bölümleri ve materyal test laboratuvarlarında namluları, diğer aksamları büyük bir özenle kontrol ediyorlar.
İKİ AİLENİN ŞİRKETİ
Vursan'ın yönetici kadrosu: Hüseyin Artkın, Yavuz Yollu, Celal Yollu, Muzaffer Artkın, Hakan Artkın ve Ertuğrul Gazioğulları. İki aile, birbirlerinden habersiz Düzce ve İstanbul'da silah üretirken, 1989'da Vursan adını verdikleri fabrikayı kurmuşlar. Celal Yollu'nun sanatıyla Artkın ailesinin teknolojisini birleştirmişler.
Türkiye'nin en büyük tüfek fabrikalarından biri Vursan. Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Artkın'ın verdiği bilgiye göre ‘‘çok hassas teknolojik özelliklerle tüfek üreten makinalara yatırım yapan başka firma yok’’. Artkın, silah sektöründe iddialı İtalyanların bile klasik tezgahlar kullandığını söylüyor. MKE kuruluşu Silahsan'a da tüfek ve tabanca parçaları yapıyorlarmış. İlk yerli otomatik tüfeği 1992'de piyasaya sürmüşler. ‘‘Türkiye'de otomatik tüfek imal etmek ne haddimize’’ diye tepki görmüşler... Ama bugün sadece Vursan'ın değil, başka silah fabrikalarının da otomatik tüfek ürettiğini söylüyor Artkın.
Vursan'ın yıllık üretimi ortalama 25 bin tüfek. Vursan yetkilileri, bu rakamın gerçek olduğunu çünkü yaptıkları her tüfeği Emniyet'te onaylattıklarını ve satılan tüfeğin legal olabilmesi için faturalandırmak zorunda olduklarını belirtiyor. Hakan Artkın, Vursan'ın imalatı olan 92-A modeli tüfeğin Türkiye'de üretilen ilk otomatik tüfek olduğunu söylüyor. Pazarlama ve Satış Müdürü Ertuğrul Gazioğulları ise bazı ülkeler Türkiye hakkında önyargılı olduğunu vurguluyor. Bu yüzden Yunanistan'a satılan tüfeklere ‘‘Made in Turkey’’ yerine ‘‘Made in Europ’’ yazıyorlarmış. Bu önyargıyı ortadan kaldırmak için Kazakistan'da da epey uğraşmışlar. Yine de geçtiğimiz yıl bir milyon dolarlık tüfek ihraç etmişler. Bu yılki hedefleri iki milyon dolar. Vursan, bazı ülkelerin Emniyet güçlerine de iyi ses çıkaran, plastik mermili caydırıcı tüfekler satıyor.
Vursan'da SAT komandolarına da tüfek üretiliyor. Bunlar ‘‘çift özellik’’li, yani hem pompalı hem otomatik.
SIRA TABANCADA
Firma, tabanca üretim izni de alarak savunma sanayinde söz sahibi olmak istiyor. Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Yollu, babası Celal Yollu'nun yedi aydır tabanca kalıplandırmaya ve aparatlandırmaya başladığını anlatıyor: ‘‘Yıl sonuna kadar bu çalışmalar bitecek ve test için Milli Savunma Bakanlığı'na göndereceğiz. Sonra seri üretime geçeceğiz’’. Yollu, Türk polisinin silah ihalelerini sadece yabancı firmalara açmasını eleştiriyor; ‘‘Bu şansın bize verilmesini istiyoruz’’ diyor.
Bir tabanca ya da tüfek nasıl ortaya çıkıyor? Hele yüzde 100 yerli ise. Hakan Artkın, Araştırma Geliştirme Bölümü'nün tüm elemanlarının silahla içli dışlı olduklarını, ‘‘Yaşamadığın şeyi yapma’’ düsturunu ilke edindiklerini anlatıyor. Elemanların sabahları ava gittiğini, poligonda düzenli atış talimi yaptığını örnek veriyor. Böylece silahın olumlu olumsuz bütün özelliklerini tanıma fırsatı buluyorlarmış. Bundan sonra kağıt üzerinde çizim başlıyor. Sonra tasarımlar bilgisayar programına aktarılıyor. ‘‘Tamam bu iş bitti’’ dediklerinde teknik resim çıkarılıp imalat bölümüne veriliyor. Silah üreten makinanın hafızasına aktarılan özellikler, parçalar halinde tezgahlara akmaya başlıyor. Parçalar işleniyor ve prototip ortaya çıkıyor. Silah alınıp poligonda atış yapılarak test ediliyor. Çıkan aksaklıklar tespit edilerek düzeltiliyor ve seri üretim başlıyor.
Celal Yollu, Vursan'ın duayeni. Tam 45 senedir bu işi yapıyor. Kadınlar için de bir tabanca geliştiriyor: ‘‘Çok küçük. Çantada ya da üzerlerinde taşıyabilecekleri kadar.’’ Celal Bey'in bir hayali de Türk ordusuna hafif silah yapmak.