Güncelleme Tarihi:
12 Eylül darbesi sonrası yasadışı örgüte üyelik iddiasıyla gözaltına alınan 4 kişiye işkence yaptıkları iddia edilen, biri meslekten atılma yüzbaşı, diğeri emekli astsubay iki kişi hakkında 30 yıl sonra açılan dava 11 Mart Salı günü görülecek. İnsanlığa karşı suç olarak kabul edilen işkence suçunda, TCK’da AİHM içtihatları gereği yapılan değişiklik uyarınca zamanaşımının işlemeyeceğinden hareketle eski yüzbaşı Atasoy Fitöz ile emekli astsubay Burhan Yöntem’in 32’şer yıl hapisleri isteniyor. Hakkında yakalama kararı çıkarılan Fitöz’ün ablası, kardeşinin yurtdışında olduğunu öne sürdü, 3. şüpheli polis memuru Hüseyin Yavuz 1996’da öldüğü için hakkındaki kovuşturma düştü. İddianamede “İşkence fiilinin siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle, toplumun bir kesimine karşı bir plan dahilinde ve sistemli olarak işlenmesi halinde insanlığa karşı suç oluşturacağı, bu suçtan dolayı zaman aşımının işlemeyeceği” vurgulanıyor. Müşteki Fazıl Kuru, kendi deyimiyle işkence merkezi haline getirilen EBK kombinasında gördüğü muamele sonucu belden aşağı felç olduğunu bildirdi. Dava bu yönüyle ilk niteliğinde.
ET KOMBİNASI İŞKENCE MERKEZİ OLARAK KULLANILDI İDDİASI
Amasya Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın çıkış noktası, 12 Eylül askeri darbesiyle ilgili Ankara’da Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında açılan dava oldu. Bu soruşturmayı yürüten savcı, 12 Eylül darbecilerinden şikayetçi olan işkence mağduru kişilerin dosyalarını ayırdı ve görevsizlik kararıyla ilgili mahkemelere gönderdi. Bunlardan 4 isim, Amasya’nın Suluova ilçesinde darbe dönemi sorgulama merkezi haline getirilen EBK kombinasında ağır işkence gördüklerini öne süren Metin Irmak, Fazlı Kuru, Musa Koyuncu ve Ali Soyal’dı. İddianamede müştekilerden Fazlı Kuru’nun 1978 yılındaki yasadışı örgüt adına bir cinayete karıştığı iddiasıyla 12 Eylül sonrası birkaç kez gözaltına alındığı ve EBK kombinasında sanıklar dönemin ilçe jandarma komutanı Atasoy Fitöz, aynı yerde görevli astsubay Burhan Yöntem ve polis Hüseyin Yavuz tarafından aylarca, sistemli olarak gözler bağlı, çıplak halde Filistin askısı, çarmıha germe, cinsel organa elektrik verme, çıplak ya da kıyafetli soğuk suya yatırma, kafaya araba lastiği geçirip falakaya yatırma, copla bileklere vurma, yumruk gibi işkencelere maruz kaldıklarını öne sürdükleri anlatıldı.
BELDEN AŞAĞISI FELÇ OLDU
Şikayetçilerin uğradıkları ağır işkence nedeniyle ciddi sağlık problemleri yaşadıkları, psikolojilerinin bozulduğu, müşteki Kuru’nun belden aşağısının felç olduğu vurgulanan iddianamede sanık emekli astsubay Burhan Yöntem’in olay tarihinde adı geçen kombinada görev yaptığını kabul ettiğini, işkence iddialarını reddettiği kaydedildi. Savcı, sanık astsubayın suçlamayı reddine, müştekilerin uyumlu ifadeleri göz önüne alındığında itibar edilmediğini vurguladı. Hakkında yakalama kararı çıkarılan, 1984’te askerlikten atılan eski yüzbaşı sanık Atasoy Fitöz’ün ise, ablasının ifadesine göre yurtdışında olduğu öne sürülüyor.
İŞKENCE İNSANLIĞA KARŞI SUÇTUR, ZAMANAŞIMI OLMAZ!
İddianameyi hazırlayan savcı, suç tarihinde yürürlükteki TCK’ya göre efrada kötü muamele (işkence) suçunda zaman aşımının 15 yıl olduğu, fakat 2005 yılında TCK’da AİHM içtihatları göz önüne alınarak yapılan değişiklikle bu suçların insanlığa karşı işlenen suç tespitiyle af ve zamanaşımına uğramayacağının hüküm altına alındığını vurguladı. İddianamede şöyle denildi:
“Ülkemizin taraf olduğu milletlerarası sözleşmelerde işkencenin yasak olduğu ve işkencenin önlenmesiyle ilgili tedbirlerin alınması konusunda taahhüt altına girildi belirtilerek, bu taahhüt karşısında ve özellikle insan haysiyetinin korunması amacıyla, işkence teşkil eden fiillerin cezasız kalmaması gerektiğine değinildiği… nitekim AİHM kararlarında da işkence ve kötü muamele suçlarında sorumluların tespit edilip cezalandırılabilmesi için ve ekili bir soruşturma yürütülebilmesi açısından devletin pozitif bir yükümlülüğü bulunduğu vurgulanıp, bir devlet görevlisinin işkence veya kötü muamele içeren suçlarla suçlandığı durumlarda af veya zamanaşımından yararlandırılmaması gerektiğinin açıkça dile getirildiği anlaşıldığından, müsnet suç bakımında dava zamanaşımının işlemeyeceğinin kabul edildiği…”
11 Mart’ta görülecek davada o günlerde gözaltına alınıp aynı yerde işkence gördüklerini öne süren tanıkların ifadesine başvurulacak. 2 sanığın 4 mağdur ve müştekiye işkenceden eski TCK’nın 243-245 maddeleri 4’er kez uygulanmak suretiyle 32 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor.