Güncelleme Tarihi:
İpek, Güney Kore Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği’nin geçen yıl düzenlediği resepsiyondaki konuşmasıyla ayakta alkışlanmıştı. Askerliğin ardından milletvekilliği de yapan İpek için hem askeri tören hem de TBMM’de tören yapılacak.
1919’da Giresun Şebinkarahisar’da doğan Hidayet İpek, yüzbaşı rütbesiyle ilk Kore tugayında görev alan subaylardandı. Savaştan sonra Genelkurmay Harekat Dairesi’nde görev yapan İpek, albay rütbesiyle emekli olmasının ardından siyasete atılarak Şebinkarahisar Belediye Başkanlığı ve 14’ücü dönemde Giresun milletvekilliği yaptı. Evinde geçirdiği kaza sonucu ağır yaralanan İpek, yaklaşık bir aydır tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Kore’deki kahramanlığıyla “Hidayet yüzbaşı” olarak anılan Hidayet İpek’in 1950’de yer aldığı Kunuri Muharebesi’nde dünya basını Türk askerlerine büyük övgüler yazmıştı. Hidayet İpek, Amerikan Kongresi’nin üstün başarıları nedeniyle ilk kez bir yabancı tugaya verdiği “Mümtaz Birlik Madalyası”nı son günlerine kadar yakasında taşıdı.
TELSİZDEN ŞİİRLE RAPOR
Ailede altı kız çocuğunun arasında tek erkek çocuk olan İpek, iki dayısının da Birinci Dünya Savaşı’nda şehit olması nedeniyle askerliği seçtiğini söylemişti. Hidayet yüzbaşı, hayattayken yayımlanan röportajında Kore savaşındaki mücadeleyi şöyle anlattı:
“28 Kasım sabahı kuzeyden düşman büyük birliklerle taarruza başlamıştı. Güney Kore Kolordusunu yararak ilerleyen düşman bizim bu üç gün süren direnicimiz nedeniyle Birleşmiş Milletler Ordusunu kuşatamadı. Çok çetin muharebeler oldu. Sonra Kunuri çemberini yararak toplanma merkezine intikal etmeye çalıştık. Bir yandan soğuk... Gece eksi 30 dereceye dayanan bir soğuk oluyordu. Bir yandan da açlıkla yorgunlukla mücadele ettik. Düşmanın gayesi, benim müdafaa ettiğim mevziyi bir an evvel yararak yol ve şoseden birliklerini daha rahat yürütebilmekti. Bu şiddetli muharebe içerisinde benden sürekli ‘zayiatın nedir’ diye rapor istemeye başladılar. Bir telefon, bir telsiz... Halbuki benim bir an bile cepheden gözümü ayırmamam lazım. Bir kez daha ‘Hidayet Yüzbaşı düşmanın ağır silahları üzerinize yağıyor, rapor ver’ dediler. O ateşin içerisinde, herkesin adını unuttuğu bir sırada Namık Kemal’in dizeleri ile cevap verdim: Top patlasın ateşleri etrafa saçılsın / Cennet kapısı can veren ihvana açılsın / Dünyada ne bulduk ki ölümden kaçılsın / Gavgada şehadetle bütün kam alırız biz / Ulu Türkleriz can verir nam alırız biz. Ve sonunda ‘İşte’ dedim. ‘Benim raporum budur!’ Benim bu konuşmam telsiz frekansları ile diğer birliklere de büyük maneviyat sağlamış. Alay Komutanı Celal Dora da Kore’de Türk Birliği kitabında bunu örnek olarak yazmıştır. O kavaklık bölgesindeki gece taarruzu iki defa daha tekrarlandı. Her seferinde düşman ağır zayiat ile geri püskürtüldü ve sabah kalan kuvvetlerle geriye doğru çekilmeye başladı. Eğer Türk birliği burada çözülseydi, asıl müdafaa hattımızdaki birliklerimiz de düşman ateşi karşısında gecenin karanlığında yok olup gidecekti. Onun için bu başarı ile BM Ordusu Kore’yi boşaltma planından vazgeçip, mukabil taarruza geçmiştir.”