Yurttaş Heyeti: Kürt kimliği tanınmalı
Güncelleme Tarihi:
ANKA
Oluşturulma Tarihi: Aralık 07, 2005 13:48
Hakkari, Şemdinli, Yüksekova ve Van’da incelemelerde bulunan 30 kişilik Yurttaş Heyeti, "Kürt kimliğinin tanınması, ülkemizdeki tüm yurttaşlarımızın kimliklerini özgürce yaşayabilmeleri için yasal ve idari düzenlemelerin yapılması, bu düzenlemelerin sadece yasalarda kalmayarak uygulanması gerekliliğine inanıyoruz" dedi.
Hakkari, Şemdinli, Yüksekova ve Van’da yaşanan olayları yerinde inceleyen ve olayın tanıklarıyla yüz yüze görüşmelerde bulunan Yurttaş Heyeti, Kürt kimliğinin tanınmasını istedi. İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof.Dr. Gencay Gürsoy, Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, Tarık Ziya Ekinci, Hak-İş Başkanı Salim Uslu, Ercan Karakaş, Televizyon programcısı Rüstem Batum, PEN Türkiye Merkezi Başkanı Vecdi Sayar, Oya Baydar, DİSK Genel Sekreteri Musa Çam, KESK Yönetim Kurulu üyesi Sevgi Göyçe’nin de aralarında bulunduğu 30 akademisyen, yazar, sanatçı ve gazeteciden oluşan Yurttaş Heyeti, Hakkari, Şemdinli, Yüksekova ve Van’da yaşanan olaylara ilişkin inceleme ve tanıklarla yüz yüze yaptıkları görüşmelere ilişkin izlenimlerini basın açıklamasıyla duyurdu.
DAVANIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ
Heyet adına açıklamayı okuyan Gencay Gürsoy, görüştükleri kişilerin, "bölücü, ayrılıkçı ve terörist olmadıklarını, Kürt kimlikleriyle TC Devleti’nin eşit yurttaşları olarak barış içinde yaşamak istediklerini" dile getirdiklerini aktardı. "Onların seslerini duyurmak, adalet, özgürlük ve barış özlemlerini iletmek görevini üstlendik" diyen Gürsoy, Şemdinli’de açığa çıkar, Türkiye’yi hukuk devleti olmaktan uzaklaştıran ilişkilerin kamuoyuna açıklanması, suçluların adil bir şekilde yargılanması için bu davanın takipçisi olma sözü verdiklerini söyledi.
Adaletin Şemdinli’deki görgü tanıklarının tanıklıklarını başvurmasını beklediklerini ifade eden Gürsoy, bölgede yaşayan insanların taleplerine ilişkin şu bilgileri verdi: "Şemdinli ve Yüksekova’da yaşanan olayların temelinde ülkemizin demokratikleşmesi önündeki engellerin bulunduğunu; Kürt sorununun hepimizin sorunu olduğunu; konunun bir asayiş ve güvenlik sorunu olarak ele alınmasının yetersizliğini bir kez daha gördük. Bölge insanları; Kürt kimliklerinin tanınması, Kürt dili üzerindeki her türlü baskı ve engellemenin kalkması, Kürtçe yayın ve eğitim üzerindeki kısıtlamaların son bulması taleplerini ısrarla dile getirdiler. Dünyayı kendi dillerinden izleyebilecekleri televizyon, radyo gibi yayın organlarının yayın yapabilmesinin sağlanmasını istediler. Siyasal tercih ve taleplerinin Meclis’te yansıtılabilmesi için seçim yasasındaki yüksek barajların kaldırılması gereğinin altını çizdiler."
HEYET ATEŞKES ÇAĞRISINI YİNELEDİ
Gürsoy, barış, adalet ve özgürlükten yana yurttaşlar olarak; bölgeye hukuk düzeninin egemen kılınması, bölgedeki insanların taleplerinin gerçekleşmesi, barış sürecinin gelişmesi için PKK’nın silahlı eylemlere önkoşulsuz son vermesi talebini yinelediklerini kaydetti.
KÜRT KİMLİĞİ TANINMALI
Kürt kimliğinin tanınmasını istediklerini de ifade eden Gencay Gürsoy, "Ülkemizdeki tüm yurttaşlarımızın kimliklerini özgürce yaşayabilmeleri için yasal ve idari düzenlemelerin yapılması ve bu düzenlemelerin sadece yasalarda kalmayarak uygulaması gerekliliğine inanıyoruz" dedi. Gürsoy, bölgede görülen işsizlik, yoksulluk ve ekonomik durgunluğun tahripkar etkilerinin giderilmesi için hükümetin yerel idareler ve meslek kuruluşlarıyla diyalog içerisinde sosyal ve ekonomik önlemleri hayata geçirmesini talep etti.
BAŞBAKAN’IN SÖZLERİNE TEPKİ
Gürsoy, sorunların çözümü yönünde umutlarının olup olmadığına ilişkin soruyu yanıtlarken, "Konunun berraklaşması için siyasi iradenin netleşmesi lazım. Biraz olan umudumu, Başbakan’ın Uzakdoğu’da söylediklerinin ardından artık taşımıyorum" dedi. TBMM Komisyonu’nun konunun açığa çıkmasında yeterli olmadığını söyleyen Gürsoy, Başbakanlık ve askeri Teftiş Kurulu’nun da devreye girmesini isteyen Gürsoy, konunun takipçisi olacaklarını, gerek muhalefet, gerek hükümetle tekrar görüşebileceklerini ve siyasi iradeye yönelik ellerinden geleni yapacaklarını ifade etti.
DAVANIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ
Heyet adına açıklamayı okuyan Gencay Gürsoy, görüştükleri kişilerin, "bölücü, ayrılıkçı ve terörist olmadıklarını, Kürt kimlikleriyle TC Devleti’nin eşit yurttaşları olarak barış içinde yaşamak istediklerini" dile getirdiklerini aktardı. "Onların seslerini duyurmak, adalet, özgürlük ve barış özlemlerini iletmek görevini üstlendik" diyen Gürsoy, Şemdinli’de açığa çıkar, Türkiye’yi hukuk devleti olmaktan uzaklaştıran ilişkilerin kamuoyuna açıklanması, suçluların adil bir şekilde yargılanması için bu davanın takipçisi olma sözü verdiklerini söyledi.
Adaletin Şemdinli’deki görgü tanıklarının tanıklıklarını başvurmasını beklediklerini ifade eden Gürsoy, bölgede yaşayan insanların taleplerine ilişkin şu bilgileri verdi: "Şemdinli ve Yüksekova’da yaşanan olayların temelinde ülkemizin demokratikleşmesi önündeki engellerin bulunduğunu; Kürt sorununun hepimizin sorunu olduğunu; konunun bir asayiş ve güvenlik sorunu olarak ele alınmasının yetersizliğini bir kez daha gördük. Bölge insanları; Kürt kimliklerinin tanınması, Kürt dili üzerindeki her türlü baskı ve engellemenin kalkması, Kürtçe yayın ve eğitim üzerindeki kısıtlamaların son bulması taleplerini ısrarla dile getirdiler. Dünyayı kendi dillerinden izleyebilecekleri televizyon, radyo gibi yayın organlarının yayın yapabilmesinin sağlanmasını istediler. Siyasal tercih ve taleplerinin Meclis’te yansıtılabilmesi için seçim yasasındaki yüksek barajların kaldırılması gereğinin altını çizdiler."
HEYET ATEŞKES ÇAĞRISINI YİNELEDİ
Gürsoy, barış, adalet ve özgürlükten yana yurttaşlar olarak; bölgeye hukuk düzeninin egemen kılınması, bölgedeki insanların taleplerinin gerçekleşmesi, barış sürecinin gelişmesi için PKK’nın silahlı eylemlere önkoşulsuz son vermesi talebini yinelediklerini kaydetti.
KÜRT KİMLİĞİ TANINMALI
Kürt kimliğinin tanınmasını istediklerini de ifade eden Gencay Gürsoy, "Ülkemizdeki tüm yurttaşlarımızın kimliklerini özgürce yaşayabilmeleri için yasal ve idari düzenlemelerin yapılması ve bu düzenlemelerin sadece yasalarda kalmayarak uygulaması gerekliliğine inanıyoruz" dedi. Gürsoy, bölgede görülen işsizlik, yoksulluk ve ekonomik durgunluğun tahripkar etkilerinin giderilmesi için hükümetin yerel idareler ve meslek kuruluşlarıyla diyalog içerisinde sosyal ve ekonomik önlemleri hayata geçirmesini talep etti.
BAŞBAKAN’IN SÖZLERİNE TEPKİ
Gürsoy, sorunların çözümü yönünde umutlarının olup olmadığına ilişkin soruyu yanıtlarken, "Konunun berraklaşması için siyasi iradenin netleşmesi lazım. Biraz olan umudumu, Başbakan’ın Uzakdoğu’da söylediklerinin ardından artık taşımıyorum" dedi. TBMM Komisyonu’nun konunun açığa çıkmasında yeterli olmadığını söyleyen Gürsoy, Başbakanlık ve askeri Teftiş Kurulu’nun da devreye girmesini isteyen Gürsoy, konunun takipçisi olacaklarını, gerek muhalefet, gerek hükümetle tekrar görüşebileceklerini ve siyasi iradeye yönelik ellerinden geleni yapacaklarını ifade etti.