Güncelleme Tarihi:
Merhaba
Eveet...
Uzun sayılabilecek bir ayrılıktan sonra yeniden merhaba. Bu köşede yine beraberiz. Ama bu kez konumuz Japonlar ve Japonya değil. İnanın 5 senedir Japonlarla ilgili yazı yazmaktan ruh sağlığım bozuldu. Japonların ilginç noktalarını yakalamaya çalışmaktan göbeğim çatladı. Ama olsun bozuk bir ruh sağlığı ve çatlak bir göbek karşılığında bile olsa Japonları sadece otomobil ve elektronik eşya olarak görenlere onların insani yanlarını anlatmayı başardım.
Tokyo'da kaldığım süre içinde hiçbir yabancının Japonya uzmanı olamayacağını öğrendim. Aman yanlış anlamayın. bunu söyleyerek birilerini kötüleyip kendime paye çıkartmaya çalışmıyorum.
Japonya ve Japonlar hakkında 3 kitap yazmama rağmen, ben Japonlar konusunda uzman falan değilim. Öyle bir iddiam da yok. Japon toplumumun kendine özgü içine kapalı sistemleriyle hiçbir yabancının ülke konusunda uzman olamayacağının farkındayım.
Ben sadece Japonlara herkesin baktığından biraz daha farklı bir gözle baktım, o kadar.
Ama artık yeter. Bundan sonra bu sayfada Hürriyet Haber Ajansı muhabirlerinin de destekleriyle günlük haberleri değişik noktalardan ele alıp Türk insanının renkli kişiliğinden somut örnekler vermeye, anadolunun sıcaklığını size hissettirmeye gayret edeceğim.
Geçen yıl kısa bir tatil yapmak amacıyla benimle beraber Türkiye'ye gelen arkadaşım Yomiuri Gazetesi başyazarı Azusa Nagai, 'Muhteşem bir toplum. Çok renkli o kadar yazılacak konu var ki, her gün üç, beş yazı yazsan yine de bitiremezsin sana imreniyorum' demişti.
15 milyon tirajlı gazetenin başyazarlığını yapan dostum, sadece bir haftalık Türkiye gezisi sırasında tanık olduğu olaylara bakarak bu fikre varmıştı. Kaldı ki şu an elimde dünyada çok az yazara nasip olabilecek kadar büyük bir kaynak var. Türkiye'nin en küçük mezrasında bile muhabiri bulunan, tüm ülkeyi haber ağı ile ören Hürriyet Haber Ajansı'nın bir gün içinde geçtiği haberlerden bile bir aylık konu çıkar.
Beğeneceğiniz umuduyla...
Resmi hizmete mahsus şişme kadın
Antalya Devlet Tiyatrosu'nun aldığı şişme kadın zimmet defterine demirbaş olarak kaydedildi
Artık devlet envanterinde şişme kadınlar da var. Antalya Devlet Tiyatrosu'nda sahnelenen tek kişilik oyunda kullanılmak üzere şişme kadın alındı. Şişme kadın zimmet defterine demirbaş olarak kayıt edildi. Tiyatro idaresi yanlış kullanımdan doğacak olan patlama tehlikesine karşı olsa gerek, her türlü ihtimali gözönünde tutarak şişme kadının bir de yedeğini almayı ihmal etmedi.
Antalya büro şefimiz Dursun Gündoğdu'nun haberine göre Aziz Nesin'in aynı adlı eserinden sahneye konulan Çiçu'da kullanılmak üzere iki adet şişme kadın alındı. Tek kişilik oyunda şişme kadınların rol arkadaşı olan Mehmet Büyükağaoğlu, oyunun yıllar önce Ankara Oda Tiyatrosu tarafından da sergilendiğini, ancak o zaman şişme kadın yerine cansız mankenler kullanıldığını belirterek, ''Ama biz şişme kadın kullanıyoruz. Şişme kadınlarımız artık devletin malı. Demirbaşa da kayıt ettirdik'' dedi.
Eh artık bu şişme kadınlar devlet malı olduğuna göre üzerlerine ''Resmi Hizmete Mahsustur'' yazılı bir not düşülmeli ve yangında ilk kurtarılacak olan eşyayla birlikte aynı dolapta saklanmalı. Ayrıca bu şişme kadınlar için bir kullanma talimatı hazırlanarak deponun en görülür yerine asılmalı ve hangi durumlarda, nerelerde kullanılacaklarına açıklık getirilmeli. Neme lazım ben uyarımı yapayım da
Yanlış kullanımlara neden olup da devlet malına zarar gelmesin.
Dursun Gündoğdu/ANTALYA
Genelev yıkımlı seçim kampanyası
Uşak Genelevi şeçim kampanyasına kurban gitti. Uşak muhabirimiz Coşkun Özler'in haberine göre 35 yıllık genelev, yaklaşan şeçimlere çok hızlı hazırlanan Belediye Başkanı'nın isteği, il belediye meclisinin kararı ile yıkılmış. Genelev yıkarak şeçimlerde büyük avantaj kazandığını zanneden Belediye Başkanı Erhan Akçay yıkım sonrası yaptığı açıklamada bu genelevin her şeçim öncesi oy avcılığı için kullanıldığını belirtmiş ve ‘‘Belediyeler, seçimden önce genelevin bazı kısımlarını yıktırıp oyları aldıktan sonra çalışmalara devam etmiyordu. Oy almak için kullanılan genelevi ortadan kaldırmak bize kısmet oldu’’ demiş. Başkan yıkılan genelev yerine bir ay içinde Barış Parkı yapılacağını da sözlerine eklemiş. Genelev yıkarak oy kazanabileceğini düşünen bir zihniyet çok kısa bir süre sonra genelev yerine yapılan parkta oturmayı da genel ahlak kurallarına aykırı olarak değerlendirebilir. Siz siz olun yine de her ihtimale karşı bu park çevresinde fazla dolaşmayın. Ne olur ne olmaz. Genelevin yıkıldığından haberdar olmayanlar olabilir.
Coşkun Özler /UŞAK
Oy karşılığı kese yapılır!
Bizim Batman Muhabiri Arif Aslan'nın haberine göre ilçenin Fatih Mahallesi'ne muhtar olmayı kafasına koyan tellak Fazıl Behlan, kendisine oy veren tüm seçmenlerine ücretsiz kese yapma sözü vermiş. Her oy karşılığı bir kese, muhtar seçilince de mahalle hamamı yaptıracakmış. Buyrun buradan yakın, bir yaşıma daha girdim. Olur mu canım hiç bu kadar ucuza oy verilir mi? Bir sırt kesesi karşılığında da adam muhtar şeçilir mi? ‘‘Eh keselenecek sırtın durumuna göre değişir’’ diyenlerinizi duyar gibi oluyorum. Yok arkadaş ne olursa olsun bir sırt kesesi karşılığı kimseyi muhtar seçmem. Hiç olmazsa sırt kesesi yanında bir de masaj yapması gerekir. Olsun vaat vaattir.
Arif Aslan / BATMAN
Siyasilere öpüşmeyin çağrısı
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sait Kapıcıoğlu, seçimler öncesindeki propoganda dönemi için adaylara çağrıda bulunarak, bulaşıcı hastalıklara meydan vermemeleri için vatandaşlarla öpüşmemelerini istedi. Trabzon Büro'dan İbrahim Sezen'in haberine göre Doktor Kapıcıoğlu şunları söyledi:. ‘‘Adaylar, seçmenlerle öpüşerek bulaşıcı hastalıklara davetiye çıkarıyorlar. Bu tip karşılıklı birbirine sarılarak öpmek, sağlık açısından doğru değil. Başta seçim faaliyetlerinin kızıştığı bir ortamda, siyasi parti liderleri seçim öncesinde bu tür ilişkilerine dikkat etmelidir. Mümkün oldukça el sıkışma ile kalmalıdırlar.’’
Valla, siyasilerin işi zor, öpmeden oy toplamak olmaz. Alışmısız bir kere öpmeden kimseye oy vermeyiz.
İbrahim Sezen/TRABZON
Hurafelere uygun yaşam
Bunlara da inanılmaz ki demeyin. 2000'li yılların arifesinde akla hayale sığmıyacak kadar tuhaf hurafelere göre hayatlarını yönlendirenler, var. Trabzon büromuzdan Tekin Atay'da kendi bölgesinde bulunan Gümüşhane, Bayburt, Artvin, Erzurum, Erzincan, Trabzon, Giresun ve Rize yörelerinde, bir araştırma yaparak halk arasında en yaygın olanlarını sıralamış.
Akşam vakti tırnak kesilmez.
Ocak üzerindeki suyu fazla kaynatmak borcu çoğaltır.
Kapının eşiğinde oturulmaz, eşiğin üzerinde dikili durmak günahtır.
Akşam ezanından sonra yerler mühürlenir.
Ekmek ters yüz çevrilirse günah olur.
Bir insanın üzerine süpürge ile vurulması uğursuzluk getirir.
Akşamdan aynaya bakılmaz. Aksırmak, bir başkasının aksıranı konuştuğuna işarettir.
Akşam vakti yerlere sıcak su dökülmez.
Esnerken bir elle ağız kapatılmalı, yoksa şeytan ağızdan içeri girer.
Akşamdan ıslık çalınmaz.
Göz kenarında arpacık çıkarsa, o kişi ileride zengin olur.
Yerde yatan çocuğun üzerinden geçilirse çocuğun boyu kısa olur.
Mezarlığın parmakla işaret edilmesi iyiye işaret değildir.
Ölen birinin erkek akrabaları 2-3 hafta saç-sakal traşı olmamalı.
Sofrada ekmek kırıntılarını yersen, nişanlın güzel olur.
Haşlanmış bir yumurta, kıl parçası ile ortadan ikiye bölünürse doğacak olan çocuğun cinsiyeti anlaşılabilir. Yumurtanın ortası sulu ise doğacak çocuk kız, kuru ise erkektir.
Tekin Atay/ TRABZON
Sigara içmek Apo'yla öpüşmek gibidir
Sigarayla Savaşanlar Vakfı Genel Başkanı, ''sigara içmek Apoyla öpüşmek gibidir'' dedi. Kayseri Büro'dan Alper Kekeç'in haberine göre Vakıf Genel Başkanı Ubeyd Korbey, sigaradan ölenlerin sayısının, terör ve trafik kazalarında ölenlerden kat kat fazla olduğunu söyledi. Türkiye'de her yıl bin 500 bebeğin, pasif içicilik nedeniyle öldüğünü ve dumanaltı olmanın çocuklarda zeka geriliğine yol açtığını belirten Ubeyd Korbey, ''Binlerce kişinin ölümüne neden olan, lanet ettiğimiz bebek katili Apo'yu yakaladık diye seviniyoruz. Ama sigara daha fazla bebek öldürüyor. Sigara da bebek katilidir. Sigara içmek Apo'yla öpüşmek gibidir'' dedi.
Allahtan üç yıl önce sigarayı bıraktım da kurtuldum. Yoksa her sigara içtiğimde Apo'yu öpüyor gibi olacaktım.
Alper Kekeç / KAYSERİ