Yurtdışında tedavi kağıt üstünde kaldı

Güncelleme Tarihi:

Yurtdışında tedavi kağıt üstünde kaldı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 13, 2011 17:47

İZMİR’de kot taşlama işinde çalıştıktan sonra ’Silikozis’ denilen toz hastalığına yakalanan ve akciğerleri iflas eden Şükrü Kuş’un yurt dışında tedavi umudu ’kağıt üstünde’ kaldı. Avusturya’da Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tedavi görüp, akciğer nakli olması için Sağlık Bakanlığı’ndan onay çıkan, ancak kalacağı hastaneden istenen 40 bin liralık oda ücreti ödenmediği için gidemeyen Kuş, "Bende 40 bin değil 40 lira yok. SGK, en az 300 bin liralık tedavimi üstlenirken yatak ücretini karşılamıyor, ’Öl’ diyor. O zaman niye yurtdışına tedavi için onay veriyor, her şey göstermelik" diye dert yandı.

Evli, 11 yaşında İbrahim adlı bir erkek çocuk babası Şürkü Kuş, 2001-2004 yılları arasında Karabağlar’da bir kot imalathanesinde kot taşlama işinde çalıştı. Sigortalı olduğu için, zararını bile bile bu işe girdiğini belirten Kuş, üç yılın sonunda başka bir iş bulunca bu işten ayrıldı. Ancak sinsi ilerleyen hastalık, 2006’da ortaya çıktı. Akciğerleri kot taşlaması yaparken tozla dolan ve iflas eden Kuş, defalarca hastaneye yatmak zorunda kalırken, oksijene bağımlı hale geldi. 62 kilo iken hastalığı yüzünden bir deri bir kemik kalan, çalışamayıp yatağa mahkum olan, hastaneye gidip gelme dışında sokağa bile çıkayan Kuş için doktorları ’akciğer nakli’ kararı aldı.

Türkiye’de akciğer naklinin sık yapılmaması, Kuş’un yurtdışında tedavisini gündeme getirdi. Nitekim Kuş’a tedavi gördüğü Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nden, Avusturya’da Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tedavi görüp, nakil olması için 2010 Ocak’ta rapor verildi. DEÜ’nün raporunu Ankara Numune Eğitim Araştırma Hastanesi de teyit edince, Sağlık Bakanlığı Kuş’un yurtdışında tedavisine onay verdi. Onay, Şükrü Kuş’u da eşi27 yaşındaki Belkıs Kuş ile oğlu İbrahim’i de sevindirdi, umutlandırdı. Ancak geçen süreçte, işin sadece onayla bitmediği ortaya çıktı.

Viyana’ya ambulans uçakla, refakatçi ile gitmesi gereken Kuş’un, Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapılan başvurularından beklenmeyen yanıt geldi. Yurtdışındaki tedavisi sırasında hastanenin istediği yatak ücretini SGK’nın karşılamadığı belirtilerek, en az 40 bin lirayı temin etmesi gerektiği, aksi takdirde gidemeyeceği kaydedildi. Bunun üzerine Kuş, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığa başvurdu, bu parayı karşılama imkanının olmadığını belirtip yardım istedi. Ancak kendisine yardım değil, SGK tarafından Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’na gönderilen ’yanıt’ geldi. SGK, Başbakanlığa bildirdiği yazıda, Kuş’un yurtdışına ulaşımının ambulans uçakla yapılması halinde 20 bin Euro’nun avans olarak verileceği, tedavi sonrasında kendisinden uçak bedeline ilişkin belge istenerek mahsuplaşılacağı belirtildi. Kuş’un yurtdışına tedaviye gitmesine engel olan diğer 20 bin Euro’nun ise ’yatak ücreti’ olduğu belirtilen yazıda, "Avusturya’daki hastane tarafından hastalarımızdan özel oda ücreti alınmakta olup, Avusturya ile imzalanan ikili sosyal güvenlik sözleşmesi gereğince işçi olarak tescil edilen sigortalılarımızın bu tür giderleri kurumumuzca ödenmemektedir" denildi.

KAHREDEN YANIT

Sıklıkla girip çıkmak zorunda kaldığı DEÜ Hastanesi’nden taburcu olup, tekrar evindeki oksijen tüpüne bağlanan Şükrü Kuş, "Ben ve benim gibi hastaların ağzına ’Devlet büyük, sizi yurtdışında bile tedavi ettirir’ balı çalınıyor, sonra da şaka gibi ’Bu parayı ödemen gerekiyor’ deniliyor. Devletin bağladığı 500 lirayla geçiniyoruz. Bu parayı ancak zenginler karşılayabilir, zenginler de bizim gibi işlerde çalışıp bu hastalığa yakalanmazlar. Bize bir umut verip, sevindirdiler, umutlarımızı geri aldılar. SGK, benim en az 300 bin liraya mal olacak tedavimi karşılarken, onun yanında küçük olan bu parayı neden karşılamıyor? Bilmiyor mu ki bizim gibi insanlar bu parayı karşılayamaz, bulamaz. Demek ki her şey kağıt üstünde, tedavimiz de öyle. Çaresizim, sorunumun çözümünü bekliyorum" dedi.

Belkıs Kuş da eşinin evini geçindirebilmek için sağlığını riski attığını, sonunda da genç yaşta yatağa ve oksijene bağımlı hale geldiğini söyledi. Belkıs Kuş, "Önce sevindirip sorna hüsrana uğrattılar. Yetkililerin sesimizi duymasını istiyorum, eşimi kaybetmek istemiyorum" diye konuştu.

DEÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Arif Çımrın da hastaları Şükrü Kuş’un akciğer naklinden başka tedavisinin bulunmadığını söyledi.

Devletin tüm tedaviyi üstlenmesi gerekir

DEÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Arif Çımrın, Şükrü Kuş’un yurtdışında tedavi olması için verdikleri raporlara rağmen bu şansı kullanamadığını belirtti, şu bilgileri verdi:

"Silikozis dediğimiz, toz hastalığı. Tozun akciğerde yarattığı tahribat sonunda bu tablo ortaya çıkıyor. Nefes darlığı ile kendisini gösteriyor, hasta giderek zayıflıyor, bitkinleşiyor ve yaşam tehdit edici olabiliyor. Şükrü Kuş da yaklaşık 3 yıl kadar kot kumlama işi yapmış ve arkasından bu noktaya gelmiş. Günümüzde hala, sadece kot kumlamacılığı değil başka mesleklerde de kumlama yapılıyor. Sağlık Bakanlığı’nın yasaklamasına karşın kot eskitme işinin de kaçak da olsa yapıldığını duyuyoruz. Ne kadar doğru olduğunu bilmiyoruz ancak birçok hastamız var. Son bir yıl içinde hem kot kumlama hem de bunun dışında yine tozu solumaya bağlı değişik iş kollarından maden sektöründen özellikle, diş laboratuvarlarında çalışan teknisyenlerden bir hayli silikozis hastamız var. Bu hastalığın tedavisi yok. Önemli olan tozu solumamak. Akciğer yapısı bozulduğu için tozun etkisiyle bunu geriye döndürecek yöntem de yok. Bu nedenle akciğerlerin değişmesi, nakil yapılması gerekir. Türkiye’de henüz yeterince deneyim olmadığı için yurtdışına hastaların önemli bir bölümü sevk ediliyor. Akciğer nakli olmazsa durumu daha da ağırlaşabilir zaman içinde. Akciğer nakli de riskli bir işlem ama daha uzun bir yaşam şansı verebilir. Yoksa sonuç iyi değil."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!