Güncelleme Tarihi:
FARKLI DEĞERLENDİRMELER
“MUŞ’ta dün (önceki gün) bazı sinyaller aldığımı belirterek, önce orayı bir şöyle düzeltelim, sonra bugüne gelelim. Malvarlıklarını başka ülkelere kaçırmaya çalışanlar bulunduğunu söylemiştim. Bizim bu kazançları yurtdışına kaçırmak isteyenlere iyi gözle bakmayacağımızı belirtmiştik. Bunun üzerine farklı değerlendirmeler yapıldığını gördüm. Bu ülkenin en yüksek mercii olarak şu hususu kesin olarak ifade etmek istiyorum. Türkiye, serbest piyasa ekonomisine sahip bir ülkedir. 1989 yılından beri isteyen herkesin yurtdışına parasını çıkarma hakkı vardır. Şüphesiz ki aynı şekilde devam etmektedir. Yurtdışından yatırımcı çekmenin yanında yurtdışına yatırım yapan da bir ülkeyiz.
SINIRLANDIRMA TALİMATIM YOK
Geçtiğimiz 15 yılda yurtdışından ülkemize 180 milyar dolara yakın yatırım gelirken Türk işadamlarının yurtdışındaki yatırımlarının tutarı 40 milyar doları geçti. Sadece bu yılın ilk 9 ayında yurtdışına giden yatırım rakamımız 2 milyar dolara, ülkemize gelen yatırım tutarı 7.5 milyar dolara ulaştı. Ülkemizdeki yerli ve yabancı tüm firmalar, küresel finans sistemine entegre şekilde faaliyetlerini sürdürüyorlar, sürdüreceklerdir. Aksi yönde atılacak adımlara önce biz karşı çıkarız. Benim sermaye hareketlerinin sınırlandırılmasıyla ilgili bir talebim veya talimatım söz konusu değildir.
FETÖ gibi PKK gibi terör örgütleriyle iltisaklı oldukları için bu ülkedeki kaynakları yurtdışına kaçıranlar zaten haindir, bunu söylüyorum. Onlarla ilgili nefes tüketmeye de gerek duymuyorum. Benim söylediğim ülkemizin ekonomik olarak da baskı altına alınmaya çalışıldığı şu dönemde işadamlarımızın yerli ve milli duruş sergilemeleri gerektiğidir. İşadamlarımız şayet bu dönemde Türkiye ekonomisine sahip çıkmayacaklarsa ne zaman çıkacaklar? Kasım itibariyle yıllık ihracatımızı 155.5 milyar dolara ulaştıran iş dünyamıza şükranlarımı sunuyorum.
YERLİ DE DEĞİL MİLLİ DE
İhracatımızın rekor üzerine rekor kırdığı, Merkez Bankası rezervimizin 119 milyar doları bulduğu bir dönemde ülkesine güvenmeyen işadamı, hiç kusura bakmasın yerli de değildir milli de değildir. Muş’ta yatırım için değil ülkesine güvenmediği için varlıklarının bir bölümünü yurtdışına çıkartma gayreti içinde olduğunu duyduğum bir kısım işadamlarına sitemimi dile getirdim. Yoksa yatırım için yurtdışına kaynak götürene, ihracat arayışı içinde olana, ticaret yapana asla sözümüz yoktur olamaz. Bu ülke için tuğla üstüne tuğla koyan herkesin bizim başımızın üstünde yeri vardır.”
DEĞERLERİMİZİ ÖĞRETMEYEN EĞİTİM BAŞARISIZDIR
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, konuşmasında ‘değerler eğitimi’ne de şu sözlerle dikkat çekti: “Engelli kardeşlerimize de tıpkı köken, inanç, dil, derimizin rengi gibi diğer farklılıklarımızın ötesinde insan gözüyle bakma anlayışını kazandırmak zorundayız.
HÂLÂ EKSİKLİKLER VAR
İslam’ı kendi medeniyetimizin kaynaklarından değil de dünyanın başka köşelerindeki yanlış uygulamalardan öğrenenler dönüp dolaşıp ya DEAŞ, El Kaide, Boko Haram gibi eli kanlı örgütlerin ağına düşer ya da mezhepçilik fitnesine odun taşır. Biz meselelerimizin çözümünü kendi medeniyetimizde, kendi tarihimizde arayacağız. Bunun için ben değerler eğitiminin çok önemli olduğunu söylüyorum. Çocuklarımıza medeniyetimizin, tarihimizin, kültürümüzün değerlerini öğretmeyen bir eğitim-öğretim sistemi başarısızdır. Şehirlerimizin, binalarından yollarına kadar engelliler de göz önünde bulundurularak planlanması gerekiyor. Bu konuda hâlâ çok eksiklikler görüyorum.”
İSTİHDAMDA BABAYİĞİTLER ARIYORUM
“TÜRKİYE engellilerini hayatın dışında tutacak dört duvara hapsedecek kadar müsrif bir ülke değildir, olamaz. Bizim 80 milyon vatandaşımızın her biri gibi engellilerimizin de katkısına ihtiyacımız bulunuyor. Şu anda 521 bin engelli vatandaşımız ailelerine sağladığımız destekle evde bakım hizmetlerinden yararlanıyor. Sadece kamuda çalışan engelli sayısını 10 kattan fazla arttırarak 52 bin 400 seviyesine çıkarttık. Fakat burada benim şimdi özel sektöre bir çağrım var. Özel sektörümüzden de benzer bir yaklaşım bekliyoruz. Engelliyi almayı kendisi için zul adleden sermaye çevresi var. Al bak devlet istihdam ediyor, sen de istihdam et bir şey kaybetmezsin. Burada Türkiye otomobilinde 5 tane babayiğit bulduk. Şimdi bu işte de ben babayiğitler arıyorum, ona göre. Her şey kanunla, cezayla, zorlamayla olmaz. Bazı şeyleri gönüllü olarak yapmak gerekir. Engelli bireylere çalışma hayatında daha çok yer vermek de işte bu şekilde olmalıdır. Yasak savma kabilinden değil kalpten gelen bir sevgiyle ve doğruluğuna inanarak bu işi yapmak gerekir.”