Yurt dışından sperm alınmalı mı?

Güncelleme Tarihi:

Yurt dışından sperm alınmalı mı
Oluşturulma Tarihi: Mart 23, 2010 01:51

“Donasyon yoluyla gebe kalınması” ile ilgili olarak hekimler arasında görüş ayrılıkları yaşanıyor. Bazı hekimler uygulamayı “çiftin temel hak ve özgürlükleri açısından yerinde” bulurken bazıları sperm sahibinin uyuşturucu bağımlılığı, kalıtımsal hastalık riskine dikkati çekiyor.

Haberin Devamı

Yurt dışından sperm ve yumurta bağışı (donasyon) yoluyla gebe kalmaya yasak getirilmesiyle ilgili olarak Türk-Alman Jinekoloji Eğitim Vakfı Başkanı Prof. Dr. Ünlü, bunun Türkiye dışında pek çok ülkede de kanunlarla yasaklandığını söyledi. Türkiye'de pek çok çiftin bu amaçla yurt dışında tedavi gördüğünü ifade eden Ünlü, şunları kaydetti:

“Olaya insan hakları açısından baktığımızda, başka hiçbir yöntemle gebe kalamayan bir çiftle karşı karşıya geliyoruz.
Öte yandan, genç, sağlıklı ve kolayca gebe kalabilecek bir kadının, etrafındaki erkekleri beğenmeyerek yurt dışında kaynağını tam olarak bilemediği bir spermle gebe kalması işin bir başka boyutu. Üstelik bu spermin sahibinin, kalıtımsal bir hastalığı, ciddi bir sağlık sorunu, bulaşıcı bir hastalığı ya da uyuşturucu bağımlılığı olabiliyor. Burada gözlerden kaçan çok önemli bir sorun daha var. O da, bir çocuğu bile bile babasız büyütmektir. Bir anne, bu durumu ilerde çocuğuna anlatmakta zorluk çekecektir.”

Özel bir tüp bebek merkezinde medikal direktör ve jinekoloji uzmanı olan Doç. Dr. Demirol da donasyon ile ilgili olarak yönetmelikte getirilen kısıtlamaları “yerinde” bulduğunu söyledi.

Çalıştıkları sistemde şimdiye kadar uygulamalarının çiftlerin kendi yumurta ve spermleri ile çocuk sahibi olabilmeleri için bilim ve tekniğin imkanlarını kullanmak yönünde olduğunu belirten Demirol, “Herhangi bir donasyon programı içerisinde bulunmadık. Bilimsel olarak evrensel şartlara ve insan haklarına saygı duymanın yanı sıra yaşadığımız ülkenin yasa, yönetmelik, dini, ahlaki kurallarına ve gelenek-göreneklerine uymanın gerekliliğine inanıyoruz” diye konuştu.
Demirol, özellikle evrensel şartlarda kontrolü yapılmamış, hastaların detaylı değerlendirilip bilgilendirilmediği sistemlerde donasyon uygulamalarının doğacak çocuğa ve aileye getireceği problemlerin aşikar olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Donasyon uygulamaları detayla düşünülünce masum gibi görünen yanları olsa da ciddi sonuçları da olan bir konu...
Donasyon için sperm ve yumurta veren kişiler ele alınınca, ezici çoğunluk maddi kazanç için bu işi yapıyor, sosyal, psikolojik yapılarını bilmiyoruz ve mükerrer seferlerde donör oluyorlar. Aynı sperm veya yumurta kaynağından çok büyük oranda başka çiftlere donasyon yapıldığını düşünmemiz lazım. Bu şekilde aslında birbirinden habersiz aynı genetik temelden oluşan, bir başka deyişle aslında kardeş sayılacak bir grup ortaya çıkacaktır.
Donasyonla ilgili olarak nerede ise özendirici bilgilerin yazılı ve görsel basında yer alması nedeni ile donasyon uygulaması olmadan yapılan tüp bebek tekniklerine de kamuoyunda önemli ölçüde şüphe getirmektedir ve normal tüp bebek teknikleri ile çocukları olan aileleri ve çocukları olumsuz etkileyebilmektedir.”

Haberin Devamı

“ÇİFTLERİN YURT DIŞINDA ÇARE ARAMALARI ENGELLENMEMELİ”

Haberin Devamı

HÜ Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yaralı da donasyonun bazı ülkelerde serbest, bazı ülkelerde ise gerek etik gerekse de dini gerekçelerle yasak olduğunu hatırlattı.

Uygulamanın yasak olduğu ülkelerden serbest olduğu ülkelere önemli bir sağlık turizmi gerçekleştiğini belirten Yaralı, Türkiye'de de donasyon uygulaması isteyen çiftlerin yurt dışına çıkarak bu uygulamayı gerçekleştirdiklerini söyledi. Yaralı, şunları kaydetti:
“Donasyon ile gebe kalma hakkı çiftin temel hak ve özgürlüklerinden biri olup, Türkiye sınırları içinde yasak olan bu uygulamayı ülke dışında gerçekleştirmeleri durumunda kendilerine bu uygulama hakkında bilgi veren ve hazırlık aşamalarında kendilerini takip eden hekim de dahil olmak üzere kanunen suçlu sayılacaklar ve Cumhuriyet Savcılığına verileceklerdir.Yönetmelik, ülke sınırları içinde bu uygulamaları yasaklayabilir ancak çiftlerin istedikleri takdirde bu uygulamalar ile ilgili bilgi almalarının ve yurt dışında çare aramalarının engellenmemesi gerekir” dedi.

Haberin Devamı

“YÖNETMELİKLE HAPİS CEZASI DÜZENLEMESİ YAPMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL”

Öte yandan Sağlık Bakanlığı, geçtiğimiz hafta içinde “Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmelik” ile “Başkalarına ait ya da sahibi belirsiz sperm ve yumurtalarla gebelik halinde hapis cezası getirildiği” iddiaları konusunda, “Bakanlığımız yönetmelikle herhangi bir hapis cezası getirmemekte veya hapis cezası ile ilgili bir düzenleme yapmamaktadır. Zaten yönetmelikle hapis cezası düzenlemesi yapmamız mümkün değildir” açıklamasında bulunmuştu.

Kamuoyunun bu gerçekler paralelinde doğru bilgilendirilmesinin önemine işaret edilen açıklamada, Türk Ceza Kanunu'nun 231. maddesindeki, “Bir çocuğun soy bağını değiştiren veya gizleyen kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmü de anımsatılmıştı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!