Güncelleme Tarihi:
Başpiskopos Hristodulos, asasını eline aldığından beri Yunanistan’da fırtınalar kopartıyor.
Yunanistan'ın yeni Başpiskopusu Hristodulos, şimdiye kadar hiçbir başpiskoposun oynamadığı bir rolün peşinde. Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın da üstünde, Makarios gibi ulusal bir lider olmak istiyor. Elindeki en büyük kart ise Türk düşmanlığı. Bir din adamı olarak, hükümetin kimlik kartlarından din hanesini çıkartma kararına karşı düzenlediği mitingde, Türklere karşı ayaklanmayı simgeleyen
180 yıllık sancağı getirtip sallamaya kadar vardırabiliyor işi.
İki yıldır herkes onu konuşuyor. Ona,‘‘Yunanlı Humeyni’ diyenler var. Makarios‘a benzetenler de.
Ortodoks Yunan halkının gerçek sözcüsü olduğunu savunanlar da. Bazıları ise ‘‘Yeni bir Andreas Papandreu doğdu’’ diyor.
İster Yunanlı Humeyni desinler, ister Papandreu ya da Makarios’a benzetsinler, Yunan Ortodoks Kiliselerinin yeni Başpiskoposu Hristodulos iki yıl önce altın kaplı asasını eline aldığı günden beri Yunanistan‘da fırtınalar kopartıyor..
Henüz çiçeği burnunda bir Başpiskoposken, konuşmaya başladı Hristodulos. Neler demedi neler. ‘‘Anadolu‘dan kaybedilmiş topraklar’’ diye söze başlayıp, ‘‘Kan dökmek, kurban vermek gerekirse hazırız,’’ diye devam edince herkesin tüyleri diken diken oldu..
Simitis, S-300 füzelerinin Kıbrıs’a konuşlandırılmasını önlemeye çalışırken ‘‘füzeler Kıbrıs’a gitmeli’’ diye açıklamalar yaptı. Nairobi’deki Yunan Büyükelçiliği’nde saklanan Öcalan, Türk İstihbarat Örgütü’nün eline geçince ‘‘Düşmana teslim ettiler,’’ diye hükümetten hesap sordu.
Başpiskopos’la Simitis arasındaki ilişkiler ilk günden beri soğuk, hiç ısınmadı. Ama böylesine büyük bir kavga yaşanacağını da kimse doğrusu tahmin etmedi.
Karamanlis ve Papandreu da geçmişte, kiliseyle kavgaya girdiler ama Simitis’le Başpiskopos Hristodulos arasındaki kavga şimdiye kadar yaşananların en şiddetlisi.
Artık köprüler öylesine atıldı ki, Hristodulos Başbakan’ın koltuğunu sallamaya çalışıyor.
TÜRK DÜŞMANLIĞI KARTI
Kimliklerden din hanesinin çıkartılmasına karşı kilisenin ülke çapında başlattığı imza kampanyasıyla, iki lider de büyük bir siyasi kumar oynanmaya başladılar. Bu kumar 25 Mart’a, yani Yunanistan’ın Osmanlı yönetiminden bağımsızlığa kavuştuğu güne kadar sürecek. Sonuçta iki liderden birinin ya koltuğu iyice sallanacak ya da sahnedeki zemini kayacak. İşte oynanan kumar böylesine büyük.
Aslında 180 yıldır Yunanistan’da, kilisenin siyasetten koptuğu hiçbir dönem yok. Osmanlı’ya karşı silaha ilk sarılan papazlar olmuş. Sonra Alman işgaline karşı direniş. Daha sonra iç savaşta komunistlere karşı monarşiştlerin cephesinde mücadele. Askeri Cunta döneminde de, diktatörlerle yakın dirsek teması. Gerçek olan şu ki, kilise ve papazlar, Yunanistan’da siyasi bir güç odağı. Papazların özellikle küçük şehir, kasaba ve köylerde ağırlığı var. Bu yüzden milletvekilleri ve yerel yöneticiler mecbur kalmadıkça, kiliseyle çatışmaktan kaçınıyorlar. Hristodulos esas gücünü de zaten buradan alıyor.
Hristodulos, şimdiye kadar hiçbir Başpiskopos’un oynamadığı bir rolün peşinde. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın da üstünde, Makarios gibi ulusal bir lider olmak istiyor gibi.
Hristodulos’un elindeki en büyük kartı Türk düşmanlığı. Bir din adamının hükümetin kimlik kartlarından din hanesini çıkartma kararına karşı düzenlediği mitingde, Türklere karşı ayaklanmayı simgeleyen 180 yıllık sancağı getirtip salladığını düşünebiliyor musunuz!
Sanki, Simitis 20 yıl mücadele ettikten sonra devirebildiği Andreas Papandreu’nun şimdi de siyah cüppelisiyle mücadele ediyor gibi. Papandreu’yla Hristodulos arasındaki en büyük fark ise, biri Sosyalizm ve Helenizm adına kitleleri peşinden sürükledi, diğeri her şeyi ‘‘İsa-Ortodoksluk ve Helenizm’’ adına yapıyor.
KAVGANIN PERDE ARKASI
Başpiskopos, Simitis’e karşı ilginç bir ittifak da kurdu. Hristodulos’un müttefikleri kimler mi?
Bir zamanlar Öcalan’ı savunan kim varsa, Hristodulos’un yanında, yerlerini aldılar. Öcalan’ı Atina’ya getiren Yunan İstihbarat Teşkilatı’nın adamı, Emekli Subay Andonis Naksakis yine başrole soyundu. Başka bir deyişle Türk düşmanlarıyla kilise arasında yine güçlü bir ittifak oluştu.
Başpiskopos esas güçlü ittifakı ise Ana Muhalefet Partisi YDP’nin lideri Kostas Karamanlis’le yaptı. Karamanlis, Türk düşmanı sayılmaz ama, liderlik konumunu koruyup Simitis’i vurmak için siyasi kumara ortak oldu, bir ölçüde, Hristodulos’a partiyi tutsak etti.
Aslında Hristodulos’un hedefi Yunanistan’ın dini kurallarla yönetilmesini sağlamak filan değil. Simitis gibi inatçı ve sabırlı bir siyasetçiyi kimliklerdeki değişiklik kararından vazgeçiremeyeceğini biliyor. Esas hedef, Simitis’in başbakanlık koltuğunu sallayıp, Pasok’un, Papandreu döneminden beri göz diktiği kilisenin servetine dokunmasını önlemek. Ayrıca, laik Anayasa değişikliğini engelleyip, kilisenin devlet protokolündeki yerini ve gücünü korumak.
Az konuşan, konuştuğu zaman da pek etkileyici olamayan ekonomi profesörü Kostas Simitis'i, Başbakanlık koltuğuna oturduğu 1996’dan beri yakından izliyorum. Aldığı herhangi bir karardan geri adım attığını görmedim. Nitekim bu kez de Hristodulos’la görüşmeyi bile reddediyor. Ama bu kez kavga farklı. Bu defa karşısında ne çiftçiler ne de Atina’yı yakıp yıkarak tepki yaratan komünistler var. Bu kez, günlük yaşamda etkisi fazla olmasa da siyasi açıdan yüzyıllardır toplumun damarlarına kadar işlemiş kilise Simitis'e meydan okuyor. Bu bakımdan bu kavganın Simitis ve Pasok için bedeli ne olacak ? Henüz belli değil.
Kilisenin gücü
Yunanistan’a geldiğim günden beri Ortodoks kilisesinin hem toplum, hem de siyaset dünyasındaki rolü, doğrusu büyük ilgimi çekti. Düşünebiliyor musunuz Yunanistan’da nereye gitseniz, siyah cüppeli papazları görüyorsunuz. AB üyesi olan Yunanistan’ın parlamentosunu papazlar dini törenle açıyor. Bakanlar kurulunu ilahilerle kutsayan da yine papazlar.
Eskisi kadar olmasa da, papazların hem Yunan siyaset dünyasında hem de toplum üzerinde hala belirli güçleri var. Ama bu, bizim anladığımız anlamda değil. Günlük yaşamda kilisenin artık gücü olduğu söylenemez. Yunanlılar kalben Ortodoks olsa da, pazar ayinlerine bile katılanlar az. Yunanlılar sadece İsa‘nın yeniden doğuşunu simgeleyen Paskalya’da kiliseleri dolduruyorlar. Kilisenin kuralları modern Yunan toplum yaşamında artık işlemediği gibi alay konusu bile oluyor.
Peki o zaman Kilise gücünü nereden alıyor? Bu güç, geçmişe, Yunan Ortodoks milliyetçiliğine dayanıyor. Papazlar, 400 yıllık Osmanlı Yönetimi döneminde, Yunan-Ortodoks kimliğinin temsilcisi ve koruyucusu olmuşlar. Hala da bu rolü korumaya çalışıyorlar. Yakın komşumuzda, kiliseyle hükümet arasında aylardır şiddetlenerek süren çekişme birçok açıdan ilginç. Ama en ilginç yanını, papazların, 21. yüzyılda bile hala Türk kartıyla otoritelerini korumaya çalışmaları oluşturuyor.
Edirneli Başpiskopos
Hristodulos, Edirneli göçmen bir ailenin çoçuğu. Babası Konstandinos Paraskevaidis, Lozan anlaşmasından sonra, nüfus mübadelesi sırasında Yunanistan’a göç eden milyonlarca Rum’dan biri. 1922’de Türk azınlığın yaşadığı İşkeçe’ye yerleşmiş. 1939’da Konstantinos’un bir erkek çoçuğu olmuş. Dini inançları güçlü olduğu için oğluna, İsa’yı çağrıştıran Hristo adını vermiş. Konstandinos, 2. Dünya Savaşı patlayınca, Bulgarlar’ın Trakya’yı işgalinden korktuğu için, iki yaşındaki oğlunu ve karısını alıp Atina’ya göç etmiş. Paraskevaidis ailesi, her pazar kiliseye gidip ayinlere katılırlarmış. Hristo, okuduğu ilahilerle herkesin dikkatini çekmiş.
Liseyi bitirince önce hukuk fakültesine ardından da Atina Teoloji Okulu’na gitmiş. Sonra da 4 yıl Meteora’daki Barlaam Manastırı’na. Genç Hristo o günlerde ismini de değiştirip ‘‘İsa‘nın kulu’’ anlamına gelen Hristodulos adını almış. Böylece de kilise hiyerarşisinde merdivenleri tırmanmaya başlamış. Hristodulos çok iyi bir konuşmacı. Karizmatik. Yunancayı mükemmel kullanıyor. Kitleleri heyecanlandırıyor. Halkın hem milli hem de dini duygularını ayağa kaldırabiliyor. Başpiskopos seçildiği günden beri Yunanistan’ın en popüler ismi. Her yerde her toplantıda ‘‘o’’ var. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın yanındaki koltuğa kuruluyor. Çevreye gülümsüyor. Halkın arasında giriyor. Öpülmek için elini uzatıyor. Bazen ağlıyor bazen gülüyor bazen kızıyor. Her gün farklı bir Hristodulos görüyor Yunan halkı. Hristodulos bir din adamından daha çok bir siyasi parti liderine benziyor.