Güncelleme Tarihi:
Yüksekdağ, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Kobani'deki direnişin iki aydır güçlü iradeyle devam ettiğini söyledi.
Kobani direnişinin karşısında hiçbir gücün duramayacağını ifade eden Yüksekdağ, "düştü düşecek" söylemlerine ve saldırılara rağmen direniş gücünden hiçbir şey kaybedilmediğini belirtti. Yüksekdağ, El Nusra'nın bu kez Afrin'e saldırı hazırlığı yaptığını dile getirerek, "Kobani'de umduklarını bulamayanlar, direnişi bitirme muradına eremeyenler bu kez gözlerini Afrin'e dikti. İktidarın eğitip donattığı El Nusra çeteleri, IŞİD çeteleri bölgeyi katliam cehennemine, yangın yerine dönüştürdüler" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu mücadeleyi "üst aklın ürünü" olarak değerlendirdiğini anlatan Yüksekdağ, "Kobani direnişi ve Rojava kantonundaki özgür yaşam iradesini onların aklı almıyor. Kobani direnişi ve Rojava'nın açtığı yeni özgür, eşit yaşam yolu onların aklını alt üst etti. Kobani direnişi uluslararası güçlere, egemen devletlere çok büyük bir ders vermiştir" dedi.
Uluslararası güçlerin ve AK Parti iktidarının Kobani'deki direnişin yenilmesi için beklediğini savunan Yüksekdağ, IŞİD çetelerine her türlü desteğin verildiğini öne sürdü. Yüksekdağ, "Kobani'deki direnişçiler kimseye muhtaç olmadan, kendi gücü ve haklılığıyla duruşunu bütün dünyaya ilan etti. Artık Ortadoğu'daki ezilen halklar, sömürüye mahkum edilen halklar sadece kendilerine sunulan seçeneklere mecbur değil" diye konuştu.
Mescid-i Aksa saldırısına kınama
Figen Yüksekdağ, Filistin'in de Ortadoğu'daki ateş düşen başka bir yer olduğunu belirterek, İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırısını sert sözlerle eleştirdi.
"Bizim için Kobani neyse Kudüs de odur. İstanbul, Ankara neyse Kudüs, Gazze, Batı Şeria odur " diyen Yüksekdağ, şöyle devam etti:
"İsrail siyonizminin Kudüs'e, Mescid-i Aksa'ya dönük saldırı politikası lanetlenmesi gereken politik duruşun ilanıdır. Bir kere daha İsrail'in Mescid-i Aksa'ya saldırısını kınıyorum, lanetliyorum. Mescid-i Aksa gibi kutsal mekana dönük böyle bir saygısızlık asla kabul edilemez. Bizler Filistin mücadelesini, Türkiye halklarının kurtuluşu ve özgürlüğü mücadelesinden ayrı tutmadık. Bizim için Filistin'in özgürleştirilmesi davası, bizim özgürlük davamızla eş anlamlıdır.
AKP hükümetini sözünün arkasında durmaya davet ediyoruz. İsrail'e bağırıp çağırmakla, Mescid-i Aksa için gözyaşı dökmekle olmaz. Sözünüzle uyumluysanız İsrail devletiyle bütün ilişkilerinizi kesin. 12 yıl boyunca İsrail ile kurulan bütün stratejik işbirliği anlaşmaları aslının da ötesine geçilerek korundu, geliştirildi. Hükümet askeri anlaşmaları iptal etsin. Onlara akıttığınız paralarla İsrail devleti Filistin halkını bombalıyor. Türkiye halkının cebinden çıkan paralarla İsrail Filistin'i bombalıyor. Türkiye halkı böyle bir ayıba alet olmaya zorlanamaz."
"Bir açıyorlar bir kapatıyorlar"
Yüksekdağ, "Alevi açılımını" da eleştirerek, "AKP'nin 12 yıldır açılımdan anladığı aç-kapat icraatı olmuştur. Bir açıyorlar, bir kapatıyorlar. Açtıklarını askıya alıyorlar. Mevzuyu açıyorlar, icraata gelince koca bir duvarla karşı karşıya kalıyoruz" dedi.
Hükümetin 7 kez Alevi çalıştayı yaptığını anımsatan Yüksekdağ, "Çıkan sonuç, yeniden bir açılım için düğmeye basmak oldu" diye konuştu.
Çözüm sürecinin askıya alındığını, dondurulduğunu ifade eden Yüksekdağ, şunları söyledi:
"Açtığınız bir konuyu kapattınız mı da Alevi açılımına yöneldiniz? Açtığı hiçbir konuyu çözüme bağlamadan başka bir yere çengel atmak bu hükümetin ezberi haline geldi. Alevi açılımı inandırıcı değil. Hükümet Kürt sorununda topu kendisinin dışında herkese atmaya devam ediyor. 'HDP ne yapacak, bakalım' diyorlar. Engel sanki HDP. Böyle bir sorumsuzluk olabilir mi? Hükümet kim? AKP mi, HDP mi? Topu niye HDP'ye atıyorsunuz? Niye kendi başlattığınızı iddia ettiğiniz çözüm sürecini 'HDP ne yapacak, bakalım' diyerek, aklı ve sabrı zorlama tavrına yöneliyorsunuz? Bize bakıyorsanız yer değiştirelim, HDP hükümet olsun. Bizim çözüm politikamız var. Kendi sorumluluğunuzu bize atmaktan vazgeçin. Sorumluluk ve görev, hükümet cephesinden çözücü adımların hızlı bir şekilde atılmasıdır. Patinaj durumun, hükümetin iradesiyle aşılabileceği görülmelidir.
Biz bundan sonra da çözüme ve barışa köprü olmaya devam edeceğiz. Üzerimize düşen bütün siyasi sorumluluğu yerine getirdik. HDP'yi hedef tahtasına oturtarak, kriminalize etmeye çalışarak çözüm sürecindeki en güçlü, sağlam ve yeşil dalı kırmaya çalışıyorsunuz. HDP barış ve çözüm umudunun korunduğu, güçlendirildiği siyasi zemindir. Siyasi iktidar bu siyasi zemine saygı duymadığı için saldırmaya devam ediyor. Biz çözüm ve müzakere sürecinden vazgeçmeyiz. Bu bizim halklarımıza karşı borcumuzdur. Hükümetin bizi terbiye etme, dizayn etme, üzerimizde baskı kurma politikasıyla duruşumuzu bozamazlar. HDP'yi dizayn etmeye kalkmak kimsenin haddi değildir. Biz ne yapacağımızı daima bu halka sorduk, halkımıza hesap verdik."
Yüksekdağ, geçen hafta HDP Parti Meclisi üyesi Ahmet Karataş'a yönelik bıçaklı saldırının siyasi iktidarın söylemleriyle kışkırtıldığını öne sürerek, saldırının arkasındaki karanlık güçlerin aydınlatılması gerektiğini söyledi.
İç güvenlik paketiyle polisin öldürme yetkisinin genişletileceğini savunan Yüksekdağ, "Bu memlekette özgürlük alanının, demokrasi alanının genişletilmesi gerekirken polisin öldürme yetkisi alanı genişletiliyor. Güvenlikçi politikalara son verilmediği sürece gerçek anlamda açılımdan, demokratikleşmeden bahsedilemez" diye konuştu.
"Dersim katliamını resmi olarak tanıyın"
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Kerbela ile Dersim'i aynı gördüğünü söylediğini de anlatan Yüksekdağ, hükümetin sözüyle hareketi arasında bir sınavın eşiğine geldiğini ifade etti. Yüksekdağ, Dersim katliamının resmi olarak tanınması, Seyit Rıza'ya itibarının iade edilmesi, kayıp mezarların bulunması çağrısında bulundu.
Yüksekdağ, 2015 bütçesini de eleştirdiği konuşmasında, güvenlik ve savunmaya ayrılan payın, Cumhurbaşkanlığı bütçesinin artırıldığını, halkın vergileriyle gaz bombası ihaleleri açıldığını söyledi.
Cumhurbaşkanlığı sarayı ve uçağının itibar için alındığı açıklamaları yapıldığını anlatan Yüksekdağ, "Cumhurbaşkanı'nın itibarı cumhurun itibarı demektir. Halkın itibarı yerlerde sürünüyor, sarayla mı halkın itibarını yükselteceksiniz. Onlar Lale Devri rüyası içindeler. Ecdatlarını çok hatırlıyorlar. Lale Devri, AKP'nin ecdadı bakımından hayırlı sonuçlanmamıştır. Lale Devri ilan edenler bu sonu hatırlasınlar, ecdatlarının düştüğü hataya düşmesinler" diye konuştu.