Güncelleme Tarihi:
Yargıtay ve Danıştay'ın bazı üyeleri, yüksek yargıda yeni düzenlemeler içeren "Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u protesto ederek, düzenlemenin geri çekilmesini talep etti.
Yargıtay ve Danıştay'dan bir grup üye, cübbeleriyle TBMM Genel Kurulunda kabul edilen Danıştay Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısını protesto etmek için Yargıtay Başkanlığı önünde toplandı.
"Yargıtay ve Danıştay üyeleri" adına hazırlanan açıklamayı Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Üyesi Salih Özaykut okudu.
Kanun hakkında kamuoyunu bilgilendirmek ve tarihi sorumluluklarını yerine getirmek için toplandıklarını belirten Özaykut, "Bu kanunla dünya tarihinde eşine az rastlanır şekilde Yargıtay ve Danıştay'ın fiilen tasfiye edilmek istenmesine rağmen ne yazık ki buna öncelikle tepki vermesi gereken Yargıtay ve Danıştay yönetiminden bugüne kadar kamuoyuna olumlu ya da olumsuz bir açıklama yapılmadığından bu açıklamayı yapma zorunluğu doğmuştur." dedi.
Özüykut, istinaf mahkemelerinin kurulmasına dair kanunun 2004'te çıkarıldığını, bu mahkemelerin kurulacağı bilinmesine rağmen Yargıtay ve Danıştay üye sayısının 2011 ve 2014'te artırıldığını söyledi. Aradan bir buçuk yıl geçtikten sonra bu düzenlemeyle bu kez üye sayılarının azaltılmaya çalışıldığını aktaran Özaykut, şöyle devam etti:
"Boşalt doldur yapılarak yürütmeyle uyumlu, yandaş bir yargı oluşturularak, yürütmenin yargı içinde dizayn ettiği, uluslararası raporda 'hükümet destekli ve hükümet dışı kuruluş olarak anılan Yargıda Birlik Platformu oluşumu dışında bulunan ve bu suretle yürütmenin etkisine kapalı kalan üyelerin tasfiyesinin amaçlandığı konusunda kamuoyunda yaygın kanaat bulunmaktadır. Bu kanunla, demokratik hukuk devletinin olmazsa olmaz ilkesi olan kuvvetler ayrılığı ilkesi ortadan kaldırılmakta, yürütmenin tek hakim olduğu kuvvetler birliği sistemine geçilmektedir."
Kanun ile aynı zamanda Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) başkan dahil tüm üyelerinin de görevinin sona ereceğini hatırlatan Özaykut, "Bu şekilde, Cumhurbaşkanı ve Yargıda Birlik Platformu tarafından seçilen üyelerin egemen olduğu HSYK tarafından belirlenecek üyelerden oluşacak yeni yüksek yargının yeniden seçeceği YSK'nın tarafsız olacağı konusunda şüpheler oluşacaktır" diye konuştu.
Üye Salih Özaykut, Yargıtay ve Danıştay üyelikleri süreli hale getirilmek isteniyorsa bunun Anayasa Mahkemesi üyelerinde olduğu gibi Anayasa değişikliğiyle ve kazanılmış haklar korunarak yapılması gerektiğini ifade etti.
AİHM KARARLARINA AYKIRI
Yüksek yargı üyelerinin görevlerine yasa ile son verilerek, demokratik hukuk devleti sisteminin de hukuken sona erdiğini, kazanılmış hakların korunması ilkesinin yerle bir edildiğini ileri süren Özaykut, "Bu durum, başta hukuk devleti, ayrımcılık yasağı ve eşitlik, kuvvetler ayrılığı, Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkeleriyle, yargı bağımsızlığı ve hakimlik teminatına, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına ve konuya ilişkin uluslararası belgelere aykırıdır" değerlendirmesini yaptı.
Macaristan'da görevine son verilen bir yüksek yargıcın yaptığı başvuruya ilişkin AİHM'in Baka/Macaristan kararı örneğini veren Özaykut, "Bu kararla ortaya konulan apaçık aykırılık, TBMM, yürütme organı, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay Başkanlıkları ile HSYK tarafından çok iyi bilinmektedir" dedi.
Özaykut, yalnızca anayasa değişikliği ile kazanılmış haklar korunarak yapılması mümkünken, idari işlem niteliğindeki bir düzenlemeyle yüksek
yargıçların tümünün görevine son verildiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bu tasarruf, hukuki ifadesiyle açıkça bir fonksiyon gaspı niteliğinde olup, telafisi imkansız sonuçlar doğurmak suretiyle 'anayasaya ağır ve açık aykırılık' içerdiğinden hukuken de yok hükmünde kabul edimelidir. Bu nedenle, bu aşamada beklentimiz, kuvvetler ayrılığına, yargı bağımsızlığına, hakimlik teminatına aykırı ve kazanılmış hakları ihlal eden, demokratik hukuk devleti ilkesine açık aykırılık taşıyan bu düzenlemenin geri çekilmesidir."
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi üyesi Mehmet Kamacı da yasama organının, "mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı" ilkelerine aykırı düzenleme yapamayacağını söyledi. Kamacı, "Sokağa çıkmayı yüksek yargıçların hiç birisi arzu etmez. Çünkü biz hukukçuyuz. Yapılması gereken bir şey varsa hukuk çerçevesinde yapmak mecburiyetindeyiz. Kendimizi ifade etme olanağı elimizden alındığı için bugün basına açıklama yapmak zorunda kaldık. Bu da en doğal hakkımız" şeklinde konuştu.