Güncelleme Tarihi:
Yarıfinal’de elenmelerine rağmen, kendilerine verilen görevi layıkıyla yerine getirdiklerini ve içlerinin rahat olduğunu belirten Yüksek Sadakat grubundan Kutlu Özmakinacı, "Bir hayli yorucu yoğun geçen fakat geriye dönüp baktığımızda üzerimize düşen görevi layıkıyla yerine getirdiğimizi düşündüğümüz bir süreç oldu. Bizim açımızdan çok eğlenceli ve çok değişik bir deneyim oldu. Dışında olduğumuz bir dünyaya girdik orayı izledik orayı gördük ve bütün yaşadıklarımızdan keyif aldık" dedi.
"GÖREVİMİZİ YERİNE GETİRDİK"
Eurovizyon Yarışması’ndaki bütün sürecin kamuoyunun önünde gerçekleştiğinin altını çizen Özmakinacı, "Performansımız ve öncesinde olup bitenleri hepinizi gördünüz. Türkiye’ne ne yazılıp çizildi bununla ilgilenmedik. Çok usta olduğumuzu bir alan değil. Biz sadece müzik yapmakla ilgileniyoruz. Bizim açımızdan ülkemize olan borcumuzu ülkemize olan görevimizi yerine getirme fırsatı olduğu için onurla kabul ettiğimiz ve onurla yerine getirdiğimiz bir görevdi. Bu görev sırasında ortaya koyduğumuz performanstan biz onlardan razıyız inşallah onlarda bizden razıdır. Türkiye’yi Eurovizyon’da temsil etmek işi, bizim için her ne kadar müziğin yarışma spekülüne sıcak bakmasak ta ülkemizin bize yaşattıklarını bize kattıklarını bir az da olsa geri verebilmek için büyük bir fırsattı. Bu fırsatı layıkıyla yerine getirdik" diye konuştu.
YÜKSEK SADAKAT’E VE AZERBAYCAN’A TEŞEKKÜR ETTİ
TRT Yapım Koordinatörü Sezai Karataş ise, "Gerçekten sonuç istediğimiz gibi olmadı ama oraya gittiğimizde de konuştuğumuzda ülkemize yakışır bir temsildi. Yüksek Sadakat gurubu bunu yerine getirdi. Oradaki tepkiler çok olumlu elendiğimize bütün ülkeler üzüldüğünü belirttiler. TRT adına kurumumuz adına çok teşekkür ediyorum. Bundan sonraki hayatlarında başarılar diliyorum. Bu arada Türk bayrağı ile podyuma çıkan Azerbaycanlılara hem birinciliğinden dolayı hem de bize yakınlığından dolayı teşekkür ediyorum" dedi.
"ÖN YARGILARI KIRDIK"
Eurovizyon şarkı yarışmasında işin, sahnedeki üç sahneden ibaret olduğunu yarışmada anladıklarını belirten Yüksek Sadakat grubundan Kenan Vural şunları söyledi: "Bizler her provamızdan sonra basın toplantılarında Avrupa’da bu işlerle ilgilenen uluslar arası basının karşısına çıktık onlarla fikirlerimizi ve müzikle ilgili düşüncemizi paylaştık. Türkiye ile ilgili sorulan sorulara cevap verdik. Öyle tahmin ediyorum ki bizim oradaki iletişimimiz ve mütevaziliğimizle medyatik figürler değil de müzisyen figürler olarak orda olduğumuzu, hem bizim yaptığımız işi ne kadar severek yaptığımızı onlara anlattık hem de kurduğumuz diyalog, onların Türkiye ve Türk insanı ile ilgili ön yargılarını kırmaya yardımcı oldu."
"ONLAR ÇOK ÜZÜLDÜ VE BİZ ONLARI TESELLİ ETTİK"
Yarıfinalden sonra elenenler ve elenmeyen gruplarla birlikte zaman geçirmek üzere hep birlikte bir yere gittiklerini ifade eden Vural, "Biz o mekâna girdiğimiz anda Türkiye’nin şarkısı çaldı. Bütün basın bizi görür görmez yanımıza geldi ve elenmemiz ile ilgili şoke olduklarını ve belki bir haksızlığa uğradığımızı söylediler. Bizim için üzüldüklerini ve Türkiye’nin hak ettiği yerin burası olmadığını söylediler. Neredeyse öyle bir durum oldu ki elenen bir grup olarak orada üzülen basın mensuplarını teselli ettik. Orada bizim edindiğimiz itibar müziğimizin, grubumuzun ve ülkemizin çok sevildiği, gerçekten sonuçtan bağımsız olarak çok başarılı bulunduğumuz bir hal var. İçimiz çok rahat doğru bildiğimiz işi yaparak oraya gittik. Doğru bildiklerimizden ödün vermeyerek geri döndük. Yarışmalarda her zaman kaybetmek de var kazanmakta var. Biz her zaman dedik ki bu yarışmanın kazanını kaybedeni bizim için yoktur. Bir ülkenin bir kurumu, insanları, ülkenin bir müzik grubunu ülkesini temsil etmek için böyle uluslar arası platforma gönderiyorsa buraya katılan herkes bu yarışmanın galibidir. Biz başımız çok dik olarak ülkemize döndük ve elimizden gelenin en iyisini yaparak buraya geldiğimizi düşünüyoruz" dedi.
"SEBEP NE OLURSA OLSUN BİZ KENDİMİZİ MAĞLUP GÖRMÜYORUZ"
Gazetecilerin, "Siz sonucu neye bağlıyorsunuz, Türkiye’de elenmezin çok tartışıldı nasıl değerlendiriyoruz, herhangi bir pişmanlık var mı? Yine bu görev verilse katılır mısınız?ö soruları üzerine Kenan Vural, "Tabi ki böyle bir görev verilirse neden yapmayalım. Biz ülkemizi her platformda göğsümüzü gere gere, alnımız açık başımız dik bir şekilde her platformda temsil ederiz biz bu donanıma sahip bir insanız. Elenme konusuna gelince o kadar farklı görüş var ki, bizim çok fazla üzerinde durduğumuz bir şey değil. Gruptaki ülkelerin zorluğundan söz edildi, herkesin komşusuna oy verdiğini söylenildi. Hatta açıklamak çok gerekli değil ama yarıfinalde bize bir liste geldi ve bize kimler oy verdi vermedi hepsini gördük. Birazcıkta önceden de olabileceğini kestirebileceğiniz bir yarışma bu. Ama biz bunu kendimizi savunmak için araç olarak kullanmayı düşünmüyorum ve bu kadar söylemekle yetinmek istiyorum. Sebep ne olursa olsun biz kendimizi mağlup görmüyoruz, aksine biz kendimizi Türkiye’nin imajı ve Türk insanın tanıtımı konularında orada şampiyon ülke olarak geri geliyoruz. Orada yarattığımız duygu ve fikir eminim bizden önceki arkadaşlarda layıkıyla yapmıştır. Bugün uçakta gelirken bile vatandaşlarımız bizlerle yakından ilgilendi. Bunları bile hissetmek ne kadar başarılı olduğumuzu gösteriyor. Biz kendi başarımızı aldığımız derece ile ölçmüyoruz" dedi.
"AZERBAYCANLI GRUP BİZE JEST YAPTI"
Bir gazetecinin "Azerbaycan’nın birinciliğini ve Türk bayrağı ile sahneye çıkmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusunu yanıtlayan Kutlu Özmakinacı şunları söyledi: "Son derece keyif aldık bu birincilikten. Ayrıca Türk bayrağı ile sahneye çıkmaları çok hoşumuza gitti. Elenmemize en çok üzülenler ve elenmemizin kendileri çok anlamsız olduğunu düşünen ve üzülen Azerbaycanlılardı. Bize jest yapmış oldular. Bizim elenmemize üzüldüklerini ve tepkilerini göstermiş oldular."
"ÜLKENİN STANDARTLARI EUROVİZYON KAZANMAKLA YÜKSELMEZ"
Türkiye’deki Eurovizyon Şarkı yarışmasına bakış açısını eleştiren Özmakinacı "Bizim oradaki en yakın arkadaşlarımız Yunanlılardı ama Ermenistan gurubundan da samimi arkadaşlarımız vardı. Orada insanların arkadaşlıkları dostlukları bütün ülkeleri birbirleriyle olan sıkıntılarını aşıyor. Biz tabiî ki bunu temelde Türkiye’ye çok anlatmak isterdik. Türkiye’de Eurovizyon algısındaki problemi bir miktar belki aşmamıza yarardı bu. Eurovizyon yarışması maalesef Türkiye’de 'Avrupa duy sesimizi' kafasıyla yaşanan bir aşağılık kompleksinin orada alınacak bir sonuçla geçebileceğini zanneden kafayla yaşanıyor. Halbuki bir ülkenin standartları Eurovizyon kazanmakla yükselmez. İnsan hakları, demokratik standartlarla yükselir. Eurovizyonu kazanmakla sizden harika bir ülke olmaz. Eurovizyon bir festivaldir aslında. Kültürlerin, ülkelerin birbirlerine yaklaştığı festival. Bu festivalde insanlar iki hafta boyunca birbirleriyle tanışıyorlar eğleniyorlar mutlu oluyorlar, dostluklar kuruyorlar. Ülkeler birbirleri hakkında fikirlerini bir nebze olsa kırmaya ve değiştirmeye çalışıyorlar. Ha tabiî ki yüzde yüz bu değişiyor mu? Elbette değişmiyor. Bildiğimiz sebepler hala geçerli, sınırlar hala orada duruyor insanın kafasındaki sınırlarda duruyor, sosyal sınırlarda duruyor. Fakat bunların üzerine her yıl müzisyenler belki küçük bir taş daha koyuyor. Bir miktar daha kendileri daha iyi bir dünya yaratmak için çalışır vaziyette buluyorlar. Yunanlı bir müzisyen Türk bir müzisyenle daha iyi anlaşabiliyor. Eurovizyon algısını temel de bir miktar daha buraya oturtursak medeniyet yaratan bir ulusun bireyleri olarak kendimize olan güvenimizi yeniden kazanmamız yolunda belki bir miktar bu mesajlar sizin üzerinizden geçerse bizde görevimizi yerine getirdiğimizi düşünmeye başlayacağız" ifadelerini kullandı.