Güncelleme Tarihi:
17 Ağustos Depremi'nin ardından Japonya Hükümeti Türkiye'ye bir ekip yolladı. Bu görüşmelerde tanıdık bir isim de vardı. Uzun yıllardır Türkiye'de yaşayan, bir dönem Mimar Sinan Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi'nde hocalık yapan, imzasını İstanbul'daki büyük plazalarda gördüğümüz Mimar Tatsuya Yamamoto. Japon Hükümeti’yle yapılan görüşmelerde tercümanlık yaptı ve teknik görüş verdi. Şu anda İTÜ'yle birlikte sağlıklı bir tespit formu hazırlıyorlar. Bütçenin geçici değil, kalıcı konutlara ve şehrin planlanmasına göre ayarlanması gerektiğini savunuyor. Japon Hükümeti'nin de söylediği bu: ‘‘Boş yere para harcamayın ve depremle birlikte yaşamayı öğrenin.’’
Plazaların ve yüksek binaların depreme dayanıklı olması için özel bir sistem kullanıyor musunuz?
Depremde en önemli konu binanın hem kısa dalgaya hem de uzun dalgaya göre ayarlanmış olması. Türkiye'de binalar sadece kısa dalgaya göre yapılıyor. Kısa dalga aşağıdan gelen sert darbe demek. Uzun dalga ise, yaşanan deprem gibi 30 saniye, 1-2 dakika süren deprem anlamına gelir. Betonarme binalarda, aşağıdan gelen titreşim bina yükseldikçe artar. Deprem sağdan sola vururken bina da dalga yönünde hareket ettiği için yıkılır. Diyelim ki zemin kat dayandı ama yüksek binada üst katlar dalganın hareketine uyum sağladığı için üst katlar yıkılabilir, bina aşağı iner. Bu nedenle yüksek bina yaparken dalgaya uymayacak bina yapmak gerek.
İki dalgaya karşı dayanıklı bina yapmak mümkün mü?
Evet, yapılabilir. Kısa dalga için alttan gelecek sert darbeye dayanacak bir tasarım gerek. Uzun dalga için de binanın dalgaya uyum sağlamaması gerek. Depremde yıkılan binaların sorunlardan biri bu. Yüksek bina sağlam da olsa uzun dalga düşünülmediği için yıkılıyor. Bunun örneklerini bu depremde gördük. Çoğunda inşaat da kötüydü. Yedi kattan yüksek binalarda uygulanması gereken teknikte, kiriş ve kolonların deprem anında ayrılıp yerine tekrar oturacak bir sistemle yapılması gerek.
Nasıl oluyor bu?
Kolonda bir çene var. Çenenin üzerinde kiriş hareket edecek. Duvarlarda çatlak olabilir ama bina yıkılmaz. Bu birinci sistem. İkinci olarak Japonya'da ‘menşin’ denen bir sistem var. Toprak ne kadar hareket ederse etsin yukarıdaki bina hareket etmeyecek şekilde yapılıyor. Binanın altında amortisör, lastik gibi bir şey düşünün, aşağıdaki sallanmayı yukarıya yansıtmıyor.
Bu mekanizma nasıl yapılıyor?
Çeşitli sistemler var. Bir tanesi demin söylediğim gibi lastik ya da yay gibi. İkincisi bir ray yapılıyor ve binanın altına tekerlek koyuyorsunuz. Bina hareket edip geliyor.
Maliyeti nedir bunun?
Maliyeti biraz yüksek ama yüksek binalarda uygulanması gerek. İstanbul'da yüksek betonarme bina çok sayıda var. Çoğu tehlikede.
Japonya'da sınır 8
Betonarme binaların yüksek olması tehlikeli mi peki?
Diyelim ki betonarme bina on katlı, sağa ve sola 50'şer santimetre olmak üzere toplam bir metre oynamış bu depremde. Eğer bina 40 katlı olsaydı, 40'ncı katta iki-üç metre oynayacaktı. Buna betonarme bina dayanır mı? Hesapta dayanabilir ama pratikte dayanmayabilir. Çelik kullanılırsa mesela şansı daha fazla.
Yüksek bina betonarme olmamalı mı yani?
Olabilir ama başka sistemler kullanarak. Biz de şu anda onun için uğraşıyoruz. Japonya'da da en gelişmiş sistem. Prefabrik yüksek konutlar ve iş merkezleri.
Türkiye ile Japonya'nın depremle ilişkin mevzuatını karşılaştırabilir misiniz?
Japonya'daki deprem yasasını çıkartan ve aynı zamanda Türkiye'deki deprem yönetmeliğinin hazırlanmasına yardım edenler benim çok yakın tanıdığım kişilerdi. Buradaki yasal düzenlemede eksik olan bölüm, birinci olarak inşaatlarda uzun dalga hesaplarının yapılmaması. İkinci olarak da Türkiye'de kanunla belirlenen binaların dayanmak zorunda olduğu deprem şiddeti acaba yeterli mi? Japonya'da yasa binaların 8 şiddetine dayanacak şekilde yapılmasını söyler. Emniyet payıyla beraber 8.2 şiddetinde de yıkılmaz. Ama imalat hatasından dolayı 7.8'de de binaların yıkıldığını görüyoruz.
Türkiye'deki mevzuat kaç şiddetinde deprem öngörüyor?
Türkiye'de bu sınır 7.6'dır. Çünkü bunun üzerinde bir deprem hiç görülmemiş. Öngörülen şiddet sınırı arttırılsa, mesela 7.8'e çıkartılsa, bina maliyeti yükselir. Ona ihtiyaç var mı tartışmak gerek. Ancak önemli olan, mevcut yasal düzenlemeye uygun binalar yapılması. Bence şu andaki düzenleme iyi, yüksek binalar hariç. Yüksek binalarla ilgili kısımda uzun dalga hesaplarına göre inşaat şartı koymak gerekir. Yedi kattan sonraki betonarme binaları bu kanun kurtarmaz. Kanunda gözükmeyen çelik binalar, gökdelenler yapılıyor, 40-50 katlı. Maslak'taki bazı binaları görüyorum ve şüpheleniyorum.
300 YILLIK PREFABRİK VAR
Siz İstanbul'da çok plaza yaptınız. Nasıl bir sistem uyguladınız ?
Yaptığım plazalar içinde beş-altı katın üzerinde bina yok. O yüzden kısa dalgaya uygun sistemle yaptık. Yüksek plaza projelerimiz de var. Kiriş kolonların oynayabileceği prefabrik bina yapmayı planlıyorum. Birkaç avantajı var bu sistemin. Fabrikasyon olduğu için kalitesi yüksek. Binanın ömrü çok uzun. İşçiliği, malzemeyi kontrol edebiliyoruz. Çok iyi malzemeler kullanıldığında bu binaların ömrü çok uzun, 300 yıl.
Bu sistem bildiğimiz prefabrik yapıdan farklı mı?
Prefabrik bina dediğiniz zaman, ömrü çok kısa olarak düşünülüyor. Sözünü ettiğim binanın farkı ise, 300 yıl ömür biçilmesi. Apartman, iş merkezi gibi çok katlı binaları da prefabrik olarak yapabileceğiz. 150 metreye kadar çıkılıyor. Depo ve fabrika binaları için de uygun. Altı ay gibi kısa bir sürede stadyum yapılıyor. Maliyeti inceliyoruz. Alacalı Prefabrik, Japonya'daki firmadan patent aldı, birlikte çalışmayı planlıyorum.