Orta Afrika ülkelerinden 12 milyon nüfuslu Nijer son yıllarda yaşadığı kuraklık ve çekirge istilasının ardından dünya kamuoyunun gündemine geldi. 1960 yılına kadar Fransa'nın sömürgesi ve nüfusunun çoğunluğu Müslüman, topraklarının yüzde 88'i ise çöl olan ülkede, nüfusun üçte biri açlık tehlikesiyle karşıya karşıya bulunuyor.
Yetersiz beslenen yaklaşık bir milyon çocuktan 150 bininin geçen yıl öldüğü Nijer'de, halen 280 bin çocuğun da ölümle burun buruna geldiği belirtiliyor.
Bebek ölüm oranının binde 257, ortalama yaşam süresinin ise 39 olduğu ülkede, kadın olmanın diğer bir adı bu ülkedeki kadınlar tarafından “ızdırap” olarak adlandırılıyor.
Bebek yaşta ölmeyen 4 çocuktan 3'ü olarak yaşamlarını devam ettirme şansı yakalayan çocuklardan kız olanların çilesi 6 yaşlarında başlıyor.
Nüfusunun yüzde 15'i şehirlerde, yüzde 85'i ise kırsal kesimde yaşayan Nijer'de, kadın 6 yaşına gelince evinin yükünü sırtlamaya başlıyor. Sırtına bağladığı küçük kardeşiyle birlikte kırsalda tarlalarda çalışmaya başlayan minik kız çocukları, şehirlerde ise ellerine aldıkları tabakları
yemek artıklarıyla doldurmak için hayat kavgası veriyor.
Ülkenin başkenti Niamey sokaklarında binlerce 6-9 yaş arasındaki kız çocuğu, sırtlarına bağladıkları kardeşleriyle lokantaların önlerinde bekliyor. Minik kız çocukları, sırtlarına bağladıkları kardeşleriyle açık alandaki lokantalarda yemek yiyenlerin geride bıraktıkları artıkları almak ve evlerine götürmek için mücadele veriyor.
Ülkede bedava iş gücü olarak da görülen kadın, evinin işini görüyor, ısınma ve yemek yapmada kullanmak için ağaç topluyor, tarlada çalışıyor, çocuk bakıyor ve hayatın bütün yükünü sırtına alarak kocasına ve ailesine hizmet ediyor.
Çok eşli evliliğin yaygın olduğu ülkede, kadının hayatın tüm yükünü sırtına alması ise yine anlam ifade etmiyor Nijer'de... Çünkü kadının bu yaşamı da kocasının iki dudağı arasında...
Evlenmenin 30 avro gibi düşük fiyata mal olduğu ülkede, evin erkeği ikinci, üçüncü, hatta dördüncü evliliğini yapabiliyor. Kadın, kocasının bu evliliklerine itiraz etme şansına sahip değil. Eğer erkek, beşinci kez evlenmek istiyorsa, eşlerinden birini boşayarak, sokağa terk ediyor. Nijer'de kocası tarafından terk edilen ve ailelerinin de bakmadığı çok sayıda kadın sokaklarda açlıktan ölmemek için mücadele ediyor.
Nijer genelinde okuma yazma bilen yüzde 13 oranındayken, bu durum kadınlarda yüzde 6'lara kadar düşüyor.
İNSANIN KANINI DONDURAN GELENEK...Nijer'de kız çocuklarının küçük yaşta evlendirilmesi ise bu ülkede yaşanan dramın bir başka ayrıntısı... Kız çocukları bu ülkede hayatın ne olduğunu anlamadan en fazla 13 yaşlarında evlendiriliyor. Erkek çocuklarını evlendiren aileler de gelinlerini daha çok hayatın yüküne omuz vermeleri için erkenden almayı tercih ediyorlar.
Erken yaşta evlenen kız çocukları ise küçük yaşta doğum yapmaya zorlanıyor. Ülke genelinde 200 doktorun bulunduğu ve bu doktorlardan sadece 4'ünün kadın doğum uzmanı olduğu Nijer'de, doğumların yüzde 85'i kırsal kesimde ilkel koşullarda gerçekleştiriliyor. Yanlış ve zorla doğum sırasında mesaneyle hazne arasında yırtık oluşması sonucu kadınlar fistül (idrar kaçırma) hastalığına yakalanıyor.
Bu ülkede, fistül hastalığına yakalanan kadının yaşamı ise ölümden daha beter hale geliyor... Fistül hastalığına yakalanan kadın, kocası tarafından çocuğuyla birlikte sokağa terk ediliyor. Sokağa terk edilen fistül hastası kadınlara aileleri de sahip çıkmıyor.
Yine bu kadınlar koktukları için toplum tarafından da dışlanarak yalnızlığa terk ediliyorlar. Çoğu şehirlerin dışında, ağaçların altında gündüzleri çocuklarıyla vakit geçiren bu kadınlar, geceleri ise çöplerden topladıkları yiyeceklerle hayatta kalmanın mücadelesini veriyorlar.
Nijer Sağlık Bakanlığı yetkilileri, 12 milyon nüfuslu ülkede 200 binin üzerinde fistül hastası kadının bulunduğunu ve bu kadınların ameliyat edilip sağlıklarına kavuşturulması için proje hazırladıklarını belirtiyorlar.
Fistül hastalığından basit bir ameliyatla kurtulmanın mümkün olduğu belirtilirken, ülkedeki doktor azlığı ile halkın fakirliği bu ameliyatın masraflarını karşılamaya engel oluyor. Parası olan kadınlar ise hastane önlerinde aylarca “belki sıra bir gün bize gelir” umuduyla aylarca bekliyorlar. Ancak hasta sayısının fazla olması, doktor sayısının ise az olması, parası olan fistüllü kadınlara “umuttan” başka bir şey vermiyor.
Ülkede “ölüm öncesi çekilen azap” olarak adlandırılan ve toplumda yalnız kalan fistül hastası kadınlar, gelişmiş ülkelerden destek bekliyor.
Nijer'de Dimol adlı kadın kuruluşu ise fistül hastası kadınların topluma kazandırılması için çalışma yapıyor. Başbakanlık tarafından kendilerine tahsis edilen başkent Niamey dışındaki bir binada çalışmalarını sürdüren Dimol yetkilileri, maddi imkansızlıklardan dolayı çalışmalarının küçük çaplı olduğunu kaydettiler.
Dimol kadın kuruluşu yetkilileri, geçen yıl Birleşmiş Milletler'in Nijer'e yardım için gelişmiş ülkelerin vicdanına yönelik yaptığı çağrıda “ABD'de yılda 35 milyar dolar köpek mamasına, Avrupa'da da 10 milyar dolar dondurmaya para harcandığına” vurgu yaptığını dile getirdiler. Dimol kadın kuruluşu yetkilileri, bu paraların çok az miktarıyla Nijer'de on binlerce kadının hayatının kurtulacağını kaydettiler.
Dimol kadın kuruluşu yetkilileri, ülkede yukarılara çekilmesi yönünde yasal bir düzenleme getirilmesi için de çalışma yürüttüklerini bildirdiler.
KADIN SÜNNETİ...
Nijer'de bir başka dram ise Afrika kıtasının bir çok ülkesinde kızların sünnet ettirilmesi uygulaması...
Nijer hükümetince yasaklandığı belirtilen bu uygulamanın halen ülkenin kırsal kesimlerinde sürdürüldüğü belirtiliyor.
Nijer Sağlık Bakanlığı yetkilileri, ülke genelinde kadınların yüzde 5 ila 30'unun sünnet edilmiş olduğunu söylediler.
Tillaberi ve Diffa bölgelerinde her üç kadından birinin bu geleneğin mağduru olduğunu belirten yetkililer, kadınların anestezi ve steril malzemenin yokluğunda sünnet edilmesinin acı, travma ve HIV/AIDS'e yakalanma riskini artırmasının yanı sıra adet ve doğum problemleri gibi uzun vadeli sorunlara da yol açtığını bildirdiler.
Sağlık Bakanlığı yetkilileri, UNICEF'le birlikte ülkede kadın sünnetinin sona erdirilmesi için medya, dini liderler ve kamu görevlileri ile birlikte duyarlılık yaratma kampanyaları yürüttüklerini kaydettiler.
Kadın sünneti; kadın cinsel organının bir parçasının veya tamamının kesilmesi anlamını taşımaktadır. Bu operasyon ilkel koşullarda yapıldığı için bazen aşırı kanama, mikrop kapma, travma ve acıyla sonuçlanmaktadır. İleride cinsel ilişki ve çocuk doğurmada zorluklara da neden olmaktadır.