Güncelleme Tarihi:
ANADOLU Kavağı sırtlarında bulunan ve yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen Yoros Kalesi’nde, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Üniversitesi’nin işbirliğinde 2010’dan bu yana arkeolojik kazı çalışmaları yürütülüyor. İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nden Prof. Dr. Asnu Bilban Yalçın tarafından sürdürülen kazılarda bugüne kadar çok sayıda tarihi eser ortaya çıkarıldı. Prof. Yalçın, 2013 yılında verdiği mülakatta “uluslararası bilim camiasının kazı sonuçlarını beklediğini” ileri sürmüştü. Ancak o çalışmalar bir gece hırsızların kalenin içindeki kazı deposunu soymasıyla sekteye uğradı. 2 yıllık kazı çalışması sonucunda bulunan 661 eser ortadan kayboldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre 7 Şubat 2015 gecesi Yoros Kalesi arkeolojik kazılarına ait kazı deposunun kapısının mühürü ve kilidi kırıldı. Bu durum ertesi gün kazı bekçisi tarafından bildirildi. Daha önce 2010 yılında da kalenin Bizans dönemine ait mermer kitabesi çalınmış, bir evin ahırında gömülü olarak bulunmuştu.
HİÇBİR İZ YOK
2015 soygunu emniyet tarafından soruşturuldu ancak hiçbir ize rastlanmadı. Kazı ekibi 2013 yılı kazısına ait 233 eser, 2014 yılına ait 428 eser olmak üzere toplam 661 eserin kayıp olduğunu Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bildirdi. Bakanlık, soyguna ilişkin üç yıl boyunca soruşturma başlatmadı. Bakanlık resmi internet sitesinden eserlerin fotoğraflarını paylaşarak koleksiyonerleri uyardı.
Soygundan üç yıl sonra şubat ayında açılan soruşturma sonucunda eserlerle ilgili herhangi bir ize rastlanmadı. Soygunun nasıl olduğu ve içerden yardım alınıp alınmadığı belirlenemedi. Bakanlıktan yapılan açıklamada şöyle denildi: “Kayıp eserler, çeşitli niteliklerinden ötürü etütlük malzeme olarak ayrılan eserlerden olup bazısının çok küçük parçalar halinde formsuz nitelikte, aralarında pişmiş toprak kap (kulp, dip, ağız, gövde, kapak parçaları), kandil parçaları, lüle ve parçaları, sikke, mermi kovanları ve metal objeler şeklinde tanımlanabilen malzemelerden oluştuğu bilinmektedir. Söz konusu kayıp eserlerin bulunabilmeleri için yurtiçinde ve yurtdışında gerekli duyuruları yapılmıştır.”
DEFİNECİ TEHDİDİ VAR
Bilimsel kazıları yürüten Prof. Dr Asnu Bilban Yalçın, kalenin İstanbul tarihi için çok önemli olduğunu ve bir an önce restorasyonun yapılıp koruma ve güvenliğin sağlanması gerektiğine dikkat çekti. Restorasyon projeleri Koruma Kurulu onayından çıktığını ve çok beğenildiğini belirten Yalçın, kazı ekibi olarak güvenliği sağlayacak güçleri olmadığını söylüyor. Kale kapıları kilitli ama duvarlardan tırmanarak kaleye girildiğini ifade eden Yalçın şöyle konuştu; ‘‘2010 yılından beri sürdürülen kazılarda bulunan eserlerin bilindiği üzere envanterlik olanları Müzeye etütlüleri kazının deposunda muhafaza edilmektedir. Kazı yapılmadığı kış ayinda kazı deposunda böyle üzücü bir olay meydana gelmiştir. Olay tamamen kazı ekibinin dışında gerçekleşen bir olaydır. tarafımızdan imkânlarımızın yettiği gerekli tüm tedbirlerin alınmasına rağmen Yoros kalesi ve civarı maalesef hırsız ve kacak kazıcıların dolandığı yerlerdir. Bunun için bir çok defa yerel idarelere başvurmanız rağmen gereken desteği alamadık. İstanbul’un ortasında böylesi tarihi veturistik potansiyeli yüksek tek kazı alanının ve bu tarihi anıtın daha iyi korunması gereklidir. Kazılarımıza başlamadan önce çalınan mermer üzerine işlenmiş Bizans imparatorluk monogrami da çalınmış ve daha sonra kazı ekibinin başvurusu ve yetkililerin gayretleri ike bulunmustur Kazı ekibi olarak çok üzgünüz ve kalemize sahip çıkılmasını bekliyoruz.
Prof. Dr Asnu Bilban Yalçın.