Güncelleme Tarihi:
Geçtiğimiz aylarda önemli bir yazıtlı mermer levhası çalındığı için gündeme gelen Yoros Kalesi’nde kazı ve onarım çalışmaları başlatıldı. Kazı, İstanbul Üniversitesi' nin kentte yürüttüğü tek sitemli arkeolojik kazı olma özelliğini taşıyor.
İstanbul’da Anadolu Kavağı’nda bulunan Yoros Kalesi’nde T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı denetiminde ve İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asnu Bilban Yalçın başkanlığında arkeolojik kazı çalışmaları başlatıldı. Beykoz Belediyesi’nin de desteklediği kazıda sanat tarihçiler, arkeologlar ve restoratörlerin yanı sıra bölge halkı da yer alıyor.
Kültürel mirasımıza kazandırılması için uzun soluklu bir projenin planlandığı kaledeki kazı çalışmaları, İstanbul Üniversitesi' nin kentte yürüttüğü tek sitemli arkeolojik kazı olma özelliğini taşıyor. 2005 yılından itibaren Prof. Dr. Yalçın ve ekibinin Avrupa yakasında Beşiktaş’tan ve Anadolu yakasında Üsküdar’dan Karadeniz’e kadar yaptığı yüzey araştırmaları kazının zeminini oluşturdu. Geçtiğimiz aylarda çok önemli bir yazıtlı mermer levhası çalınan kale, çalışmaların başladığı ana kadar bir mesire yeri gibi kullanılmış, hak ettiği değeri görememişti. Yılın her döneminde yerli ve yabancı ziyaretçilerin akınına uğrayan kale, çalışmaların başladığı ana kadar adeta bir çöplük durumundaydı. Bu nedenle, çevresel temizliğin yapılması ve arkeolojik çalışmaların güvenliğinin sağlanması amacıyla, kalenin içi çalışma boyunca ziyarete kapalı tutulacak.
TARİHTE YOROS KALESİ
19. Yüzyıldan sonra atıl durumda kalan kalenin tarihi, Antik Çağa kadar uzanıyor. Yoros isminin, “'kutsal yer”' anlamına gelen “Hieoron”dan ve burada bulunan Zeus Ourios tapınağından ya da “tepe” anlamına gelen “oros”tan türediği düşünülmektedir. Mimari hatları Bizans döneminde oluşturulan kale, sırasıyla Ceneviz ve Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. Yoros Kalesi, Bizans İmparatorluğu’nun İstanbul’da ayakta kalan tek savunma yapısı olması itibariyle, tarihi yapılar arasında çok önemli bir yere sahip.