Güncelleme Tarihi:
Heykeli Antalya Müzesi'nin “Lahitler bölümü”nde ziyarete açan Bakan Günay, tarihe, arkeolojiye, toprakların zenginliğine önem veren herkes için bugünün özel bir gün olduğunu söyledi.
Günay, son yıllarda Türkiye'den yasadışı yöntemlerle alınıp götürülmüş çok sayıda eseri geri getirme konusunda eskiye kıyasla başarı elde ettiklerini vurguladı.
Bu başarıda Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı'nın ilgili birimlerinin desteklerinin büyük önemi olduğuna işaret eden Günay, “Arkadaşlarımın bana verdiği rakamlar var, çok da sevindim. 1998-2002 arasında yurtdışından ülkemize 492 eser getirilmiş, 2002-2007'de 756 eser getirilebilmiş, 2007 sonundan, yani bizim göreve başladığımız dönemden bugüne kadar geçen 4 yıl içinde de 3 bin 272 eser getirilmiş. Bu, Türkiye'nin son yıllarda sadece ekonomisini geliştirmekle kalmayıp, tarihine toprağına, özenle, kararlılıkla, dikkatle sahip çıktığını gösteren son derece somut, önemli, güzel gelişmedir” diye konuştu.
Bu yolda emek veren herkese teşekkür eden ve onları alkışladığını söyleyen Günay, sadece bir bakanın özel ilgisiyle oluşan bir güzel sonucun elde edilmediğini dile getirdi.
Bakan Günay, Herakles heykelinin alt yarısının Prof. Dr. Jale İnan tarafından 1980'de çıkartıldığını, 1990'larda gazeteci Özgen Acar'ın ABD'de dikkatini çektiğini söyledi. Heykeli sergiye veren ABD'li çiftin üst yarı ile alt yarının ayrı olduğunu iddia ettiklerini, ancak Jale İnan tarafından tam bir uygunluk sağladığının tespit edildiğini belirten Günay, buna rağmen yine de heykelin geri dönmesi konusunda, “Ayak diretildiğini” bildirdi.
'YORGUN HERAKLES' ZİYARETE AÇILDI / FOTO GALERİ
“40 yıllık hasret sona erdi”
Heykelin topraklarına dönmesi için son yıllarda ısrarla talepte bulunduklarına değinen Günay, bu yıl Türkiye'de iki güzel kavuşma yaşandığını belirtti. Bakan Günay, “Herkül'ün topraklarımızdan ayrılması bence 35 yılı geçiyor. Nasıl ki biz altını 30 yıl önce bulduk, üstü ondan önce götürülmüş, 40 yıla yakın bir hasret, bir bedenin iki parçası bugün birbirine kavuşuyor” dedi.
Günay, 1910'u yıllarda Çorum'dan, Hattuşa'dan iki sfenksin Almanya'ya götürüldüğünü, bunlardan birinin restore edilerek geri gönderildiğini, ötekinin ise hiçbir haklı belge yokken kendilerinde kalacağının iddia edildiğini dile getirerek, eserin 90 yılı aşkın süredir Almanya'da kaldığını söyledi.
Sfenksin 1990'lardan itibaren talep edildiğine dikkati çeken Günay, şöyle devam etti:
“Talep etmişiz ama çok da umutlanmamışız. Gelmeyeceği yönünde bir ön kabul oluşmuş. 2008'de Berlin Fuarı'nda konuyu yeniden gündeme getirdim. Beni çok dışişleri emekli mensubu uyardı, 'Kötü olmakla kalırsınız, alamazsınız' dediler. Ama 2011'in Temmuz ayında Boğazköy sfenksini de Türkiye'ye getirdik. Bugün iki parçanın, bir bedenin iki parçasının özlemini gideriyoruz. Kasımın 25-28'inde de Boğazköy'ün, Hattuşa'nın Dünya Kültür Mirası Listesine girişinin 25. yıldönümünde Boğazköy sfenksini de Çorum Müzesi'ne götüreceğiz. Bugüne kadar İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen öteki eşiyle birlikte...
Çünkü ben insanların canı, duygu dünyası olduğu gibi, toprağın ve taşın da duygu dünyası olabileceğine inanıyorum. Henüz bilim bu konuda bize yeteri kadar bilgi vermiyor ama biz 100 kadar yıl önce doğada elektrik diye birşey bilmiyorduk, ama şimdi doğada böyle bir enerji olduğunu biliyoruz. Belki taşların da canı var ve belki bugün burada, bu alt ve üst parça birbirine kavuştuğu zaman, belki inanılmaz, bizim bilmediğimiz dünyada bir sevinç doğacak. Boğazköy sfenksi de İstanbul'dan ve Almanya'dan gelip Çorum topraklarına kavuştuğu zaman, 100 yıldan bu yana süre gelen bir derin acı belki de sona erecek ve birbirlerine kavuşmuş olacaklar. Bütün bu sevinçler inanıyorum ki topraklarımıza bereket getiriyor. Topraklarımıza turizmin, kültürün, uygarlığın bereketini getiriyor.”
“Atatürk'ün hayali”
Türkiye'nin dünyada artık sadece güzel deniz kıyılarıyla değil, önemli müzeleri, ören yerleri, kazılarıyla anıldığını belirten Bakan Günay, Roma'dan Osmanlı'ya hiçbir ayırım yapmadan tarihe sahip çıkmanın karşılığını gördüklerini bildirdi.
Günay, dünyada Türkiye'nin artık marka değeri yükselen bir ülke haline gelmeye başladığına işaret ederek, “Çağdaş uygarlık düzeyine de bence nutuk söyleyerek değil, böyle işler yaparak ulaşılabilir. Bence Atatürk'ün hayali de nutuk söyleyerek değil, toprağın altına ve üstüne sahip çıkarak hayal olmaktan gerçek olmaya kavuşturulabilir” dedi.
Perge Kazıları Başkanı Prof. Dr. Haluk Abbasoğlu da hiçbir bakanın arkeolojiye bu kadar gönül vermediğini ifade ederek, heykelin altına, “Ertuğrul Günay anetekhen (bağışladı)” yazılmasını teklif etti.
Törene, Antalya Valisi Ahmet Altıparmak, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Osman Murat Süslü, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, TÜROFED Başkanı Ahmet Barut ve “48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali”ne davetli sanatçılar da katıldı.
“Yeteri kadar ilkeli davranılmamış”
Bakan Günay, törenin ardından gazetecilerin soruları üzerine, çalıntı eserlerin iadesi için kararlı davranmanın çok önemli olduğunu söyledi. Türkiye'deki kazı merkezinden çalıntı obje bulunan yurtdışındaki müzelere, eserler iade edilene kadar işbirliği yapmayacaklarını söylediklerini ifade eden Günay, bu kararlı tutumlarını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da desteklediğini vurguladı.
Bu tutumun ödünsüz şekilde sürdürülmesi gerektiğini belirten Günay, “Geçmiş yıllarda bu alanlarda yeteri kadar ilkeli davranılmamış. Objeyi istiyoruz, ama çalıntı objenin bulunduğu müzeyle işbirliği yapmakta da sakınca görmemişiz. Bu, bir örnek oldu” dedi.
Bu eserlerin bir belgeye dayanmadan yurtdışına götürüldüklerine değinen Günay, bir de Osmanlı dönemindeki kazı çalışmalarında uygulanan anlaşmayla giden eserler bulunduğunu vurguladı. O dönem kazı yapanların anlaşmaya göre eserlerin yarısını aldıklarını belirten Bakan Günay, “Yarısını da sözüm ona bizim ülkemizde bırakmışlar. Bu da gelecekte tartışılacak bir konudur. Biz de yeteri kadar bilinç uyanmamışken bir aldatma yaşanmış” diye konuştu.