Yola çıktım Mardin’e düştüm senin derdine

Güncelleme Tarihi:

Yola çıktım Mardin’e düştüm senin derdine
Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2010 10:29

Haberin Devamı

Her sene 21 Kasım’da görkemli törenlerle kutlanan, Mardin’in düşman işgalinden kurtuluş günü, palavra çıktı iyi mi... İşgale mişgale uğramamış.

 

Girdim arşive...

 

Geçen seneki vaziyet şöyle.

 

Atatürk anıtına çelenk, saygı duruşu, İstiklal Marşı, Mardin Valisi’nin Garnizon Komutanı’nı kabulü, Belediye Başkanı’nın Garnizon Komutanı’na şükran ziyareti, bilahare, Hükümet Konağı önünde resmi geçit, günün anlam ve önemini belirten konuşmalar, şehrimizin aziz şehitlerini rahmetle anıyoruz filan, çocuklara şiir okutmuşlar, kurtuluş günü şerefine yapılan üç bin metre koşusunda dereceye girenlere kupa takdimi, bando, folklor gösterileri... Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan, kurtuluş günü vesilesiyle Mardin Valisi’ne kutlama telgrafı çekmiş... Akşam resepsiyon verilmiş, fotoğrafı var, Mardin Valisi, Garnizon Komutanı, Belediye Başkanı yan yana durmuşlar, göğsünde madalyaları olan gazilerin elini sıkıyorlar.

 

Haberin Devamı

Aslına bakarsanız, ordinaryüs tarihçi olmaya gerek yok, Mardin’in kurtuluş günü denilen tarih 1919... Kaba hesap, madalyalı gazilerin 110 yaşında olması lazım...

 

Adamlar en fazla 60.

 

Kimse uyanmamış.

 

Peki, kim uyanmış?

 

Bir cumhuriyet kızı.

 

İsmi, Aysel Fedai... Kozmik şakacının işine bakın ki, işgal kahramanı “Şanlıurfa”da doğmuş, işgal kahramanı “Gaziantep” Üniversitesi’nden mezun olmuş, uzmanlığı Atatürk İlkeleri ve Devrim Tarihi, şu anda Mardin Artuklu Üniversitesi’nde görev yapıyor.

 

Mardin’e geldiğinde görmüş ki, ha bire düşman işgalinden kurtuluş törenleri yapılıyor. E biliyor ki, işgal mişgal yok. E nasıl oluyor? O da bunu merak ediyor. Araştırıyor. Görüyor ki, Mardin’in cumhuriyet tarihiyle ilgili ne kitap var, ne inceleme... Bu mevzuyu, doktorası için tez konusu yapıyor. Ankara’ya gidiyor, Türkiye Cumhuriyeti Arşivi’ne giriyor, Genelkurmay Arşivi’ne başvuruyor, işgal mişgal olmadığını bilimsel olarak belgeleriyle kanıtlıyor.

 

Haberin Devamı

Destansı direniş örgütlenmesi var, hatta soba borularını eğip büküp kaleye koymuşlar, ki, Fransızlar top namlusu sansın; erkeğiyle kadınıyla seferber olmuş Mardin... Ama üç saniye bile işgal yok.

 

 

Söylese, bi acayip.

 

Söylemese, olmayacak.

 

Gitmiş Mardin Belediyesi’ne...

 

Gerçeği anlatmış.

 

Burasını çok önemsiyorum...

 

Türkiye’de bu tür durumlar olduğunda, yalan denir, iftira denir, yetkililerimiz her şeyi bilir çünkü, gerçeği söyleyene küfredilir, hele bi de kadınsa, aşağılanır.

 

Mardin’de tam tersi oldu. Dinlediler, incelediler belgeleri, doğru... Destansı direniş var ama, işgal yok... Kurtuluş gününü, onur gününe çevirdiler... Ve, bana göre, başta belediye başkanı Beşir Ayanoğlu, tarihe ve bilime saygı göstererek, gerçekten onurlandırdılar Mardin’i.

 

Haberin Devamı

Küçültmediler... Büyüttüler Mardin’i.

 

Koca koca cumhurbaşkanları, başbakanlar, valiler, komutanlar filan, hikâye... Koca koca profesörler elini bile sürmemiş bugüne kadar... Pırıl pırıl, gencecik bir kız başardı bu işi.

 

Şimdi gelelim, zurnanın zırt dediği yere...

 

Aradım Aysel Fedai’yi, “Kim başlatmış bu kurtuluş günü komedisini?”

 

Böylece “90 senelik yalan ortaya çıktı” diye yazan gazetelerin de salladığı ortaya çıktı... Çünkü, bu palavrayı kimin, ne zaman başlattığı henüz belirsiz... “Cumhuriyet Döneminde Mardin” başlıklı tezini kitap yapacak olan Aysel Fedai, araştırıyor... Onu da bulacak.

 

Takipteyim... Söz konusu kişi bulunduğu gün, altına “Mardin kahramanı” yazıp, Nasreddin Hoca türbesine büstünün dikilmesini teklif edeceğim!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!