Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, partisinin dünkü TBMM grubunda şunları söyledi:
ŞİMDİ DE MODERN EŞKIYALAR
“İstanbul’da 3’üncü boğaz köprüsünün temellerini attık. Birileri çıkıyor, yok şu kadar ağaç kesiliyor, yok şu kadar ağaç sökülüyor. Biz ammeye hizmet veriyoruz bireye değil. Bireye hizmet söz konusu olsa bu dediğinizi kaale alırız. Biz kamuya hizmet veriyoruz. Tüm insanlık bu köprüden istifade edecek. Oradan 200-300 bin ağaç sökersin. Bunların yerine 3 milyon, 5 milyon ağaç dikersin. Yol uğruna her şey feda edilebilir, çünkü yol medeniyettir. Ama medeni olmayanlar yolun kıymetini bilmezler. Bizim değerlerimizde yol engel tanımaz. Önünde cami bile olsa yol oradan geçecekse o camiyi yıkar, gider başka yerde inşa ederiz. ODTÜ’de her şey yapılmış. Planı şu bu kişi yapmaz. Belediyeler yapar ve uygulamaya sokar. Burada da birileri çıkıyor, bu yolu kesmek istiyor. Kim? Bütün yolsuzlukların mimarı olan CHP. Ankara Büyükşehir Belediyemiz kararlılıkla yol yapımına devam ediyor. Sıkıntıların aşılması için yapılması lazım. Birileri ön kesiyor diye duramayız. Geçmişte eşkıyalar yapardı, şimdi de modern eşkıyalar yapıyor. Kararlıyız, kim yolumuzu kesmeye kalkarsa bizim çelik irademizi görecektir. 10 yılda 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Demek ki bu yolları takip edemediler. Etselerdi biz orada çok çalı çırpı topladık. Çalı çırpıları toplamasan o kadar yolu yapamazdın.
NİHAİ KARAR BİZİM
(Askerliği kısaltma kararı) TSK’nın da ilgili kurumların da düşüncelerini alırız, nihai kararı da biz veririz. Bu diğer konular için de geçerlidir. Bunun üslubu ve çalışma şekli budur. Bunu kaşımaya çalışan, demokrat göründüğü halde demokrasi dışı tavırlar sergileyen bir siyasi anlayış var. Biz yetkimizi gayet iyi biliyoruz. Yetkimiz neyse bunu da hukuk içinde en ideal şekilde kullanma gayretindeyiz.
İSTER GÖNDERİR İSTER GÖNDERMEYİZ
İmralı’ya kim gider kim gelir, bunun kararını vermek tamamen hükümete aittir. İster gönderir, ister göndermez. Hiçbir zaman şu veya bu nedenle hükümete veya Adalet Bakanlığı’na kimsenin rota çizme yetkisi yoktur. Yeri gelir gönderilir, yeri gelir gönderilmez. Herkes haddini bilecek, haddini bilmesi halinde de hukuk içinde bundan istifade etme fırsatını bulacak. Orayla burayla bağlantılar, şunlar, bunlar bilinmiyor zannedilmesin. Her şey gayet iyi biliniyor. Ülkemizin hassasiyetleri nedeniyle eğer bazı konularda sessiz kalıyorsak, bu sessizliğimiz, bazılarına prim olarak da asla kabul edilmesin. Bu ülkemizin huzuru içindir.
AMELİYAT YAPILACAK ÜLKE DEĞİLİZ
(Kaçırılan THY pilotları) Büyük devlet olmanın nimeti olduğu kadar zaman zaman külfetleri de var. Külfetten korkanlar nimete kavuşamazlar. Meyve veren ağaç taşlanır. Bu büyümeyi çekemeyenler de farklı yollara başvurarak Türkiye’yi hedef alacaklardır. Bu bölgede güçlü bir Türkiye istemeyen odaklar vardır.
Türkiye’nin büyümesini engellemek amacıyla içeride olduğu kadar dışarda da tuzaklar kurulmuş, dışarda pişirilen zehirli aşlar içeride servis edilmiştir. 11 yıldır içerde olduğu gibi dışarda da yoğun bir mücadele halindeyiz. Ülke içinde toplum mühendisliği yapmak isteyen odaklara karşı hukuk içinde mücadele veriyoruz. Türkiye üzerinde ameliyat yapılacak ülke değildir.
Biz bir varil petrol, bir avuç elmas, bir çuval altın, iktidar ve güç hırsı için kardeşini satacak, arkadan hançerleyecek, kardeşine sırtını dönecek bir millet değiliz. Bu böyle bilinmeli. Bu coğrafyadaki herkes bizim her şart altında adaleti, barışı savunacağımızı bilsin. Türkiye eski Türkiye değildir. Türkiye’nin hedefleri var. İçeride ve dışarıda koro halindeki kampanyalar yeni Türkiye’ye zarar vermez. Kimsenin karanlık senaryoları karşısında boynumuzu eğmeyiz.
AB’NİN TEK DERDİ TÜRKİYE Mİ
AB İlerleme Raporu’nda yer alan tespit ve eleştirileri büyük bir samimiyetle not ettik. Eksik veya yanlış bilgilendirme neticesinde veya inadi bir yaklaşımla yanlışlar içerse de genel itibariyle hükümetimizin reform kararlılığını teyit ediyor. Bu bizim için karne değildir. Türkiye’ye karne verecek tek mercii millettir. AB’nin tek derdi Türkiye mi, başka işi yok mudur?
Suriye ve Mısır’da yaşanan olaylardan sonra üye ülkeler için de ilerleme raporu hazırlamasının vakti gelmiştir. Aday ülkeleri eleştirmekte son derece cömert olan AB’nin kendi ilerleme raporunu yazmasını samimiyetle bekliyoruz. Biz müktesebata uyum noktasındaki çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz.”
Fidan ve Özel’le uğraşanlar
MİT Müsteşarımızla içeriden, dışarıdan uğraşanlar var. Memnun olduğumuz bürokratımıza, teknokratımıza kusura bakmasınlar sonuna kadar sahip çıkarız. Onun icazetini de birilerinden almayız. Bir şikayet varsa, değerlendiririz. O zaman da gereğini yaparız. Aynı şekilde TSK ile ilgili, ‘Genelkurmay ilgilenmiyor’ falan. İlgilenmediğini nerden biliyorsun. Muhatabı benim. Ha, bundan önce alıştığınız gibi sürekli olarak basın mensupları, şunlar, bunlar davet edilmek suretiyle onlarla icazet paylaşımı mı yapılacak? Bunu mu bekliyorsunuz? Biz Genelkurmay Başkanımız ile rutin olarak her hafta fevkalade bir şey olmadığı zaman tüm durumlar değerlendiririz, görüşürüz ve atılması gereken adımlar varsa, bu adımları da yine biz atarız. Kimse TSK’yı zan altında bırakmaya kalkmasın.
Kazak hediyesi
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, partisinin meclis grubunda yaptığı konuşmanın ardından Kazak milli kıyafeti ‘Çapan’ giydi. Erdoğan, Kazak Türkleri Derneği üyelerinin hediye ettiği çapanı ve başlığını giyip, atların resmedildiği tabloyu eline alarak, foto muhabirlerine poz verdi. Rıza ÖZEL / ANKARA
Genel müdürken ilaç bulamazdık
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, 2 milyar 400 milyon liralık yatırım bedeli olan Türkiye’nin en büyük şehir hastanelerinden Etlik Şehir Hastanesi temel atma töreninde zaman pazarlığı yaptı. Erdoğan, yüklenici firmalar Türklerler ve Astaldi’nin yetkilileriyle ayaküstü yaptığı pazarlıkla hastane yapımını 1 yıl öne çekti. Erdoğan törende şunları söyledi:
“Bilhassa sağlık alanında yaptığımız hizmetlerin manasını, 11 yıl, 15 yıl, 20 yıl önce ülkemizde bu işlerin nasıl yürüdüğünü bilenler anlayabilir. Ama bugünün 20 yaşındaki, 15 yaşındaki genci anlamaz. Niye? Onlar o günleri yaşamadılar, o çileleri çekmediler. Ben sabah namazından sonra İstanbul Okmeydanı SSK Hastanesi’ne gidip numara alırdım. Anacığım hastaneye gelecek, orada tedavi olacak. Numarayı alırsın, gelir tedaviye reçete verilir, ilaçların 3’ü var 2’si yok, 2’si var 3’ü yok. Ne olacak? Git eczaneden satın al. Benim verdiğim sigortayla ilgili primler ne olacak? Hani şu anda muhalefet var ya o zaman genel müdürdü bir tanesi de. O genel müdürün olduğu dönemlerde biz, hastanelerde ilaç bulamıyorduk, ilaç. Ama şimdi benim vatandaşım, benim halkım şu anda istediği eczaneye gidip ilaçlarını alıyor. İstediği hastanede tedavisini oluyor. Artık işçinin, memurun, PTT’linin hastanesi diye bir ayrım yok. Hepsi bu hastanelerden gelip de tedavi olma hakkına sahip. Şurada görüyorsunuz, dozerler çalışıyor, bütün mikserler burada ama zihinsel mikserler değil bunlar. Bunlar temeli atmak için hazırlanmış olan mikserler. Bir de zihinsel noktada mikser olanlar var.” ANKARA