Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE’de yaşayan yaklaşık 5 milyon Roman TBMM’de temsile artık çok yakın. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçen hafta mecliste görüşüp “Bu ayıbı bitireceğim” diyerek İzmir’den kontenjan sözü verdiği Avrupa Konseyi Türkiye Romanları Temsilcisi Özcan Purçu Türkiye’nin ilk, Avrupa’nın 3. Roman milletvekili olmaya hazırlanıyor. Çocukluğu dere kenarlarında, naylon çadırlarda elektriksiz, susuz, karın tokluğuna sepet örüp satmakla geçen Purçu 8 yaşında nüfusa yazıldı. Okulu birinciliklerle bitirdi. Uğradığı ayrımcılığı çok çalışarak aşan bir azim abidesi o. Naylon çadırdan meclise uzanan Purçu ile hikayesini ve projelerini konuştuk.
SEPET ÖRÜP, SEPET SATARAK BÜYÜDÜM
“37 yaşındayım. Aydın, Söke doğumluyum. 3 kardeşiz, en büyükleriyim. Evliyim, 7 yaşında bir oğlum var, 1 ay sonra da kızım olacak. Birçok çadırın olduğu dere kenarında geçti çocukluğum. Annem, babam Çanakkale’den 1950’lerde gelmiş. Söke’ye yerleşmelerinin nedeni, Menderes Nehri kenarında sepetlik malzeme çok. Arada at arabalarıyla çevre köylere göçlerimiz olurdu. Sepetlerle yiyecek değişirdi anam; yağ, un, şeker, ekmek, tavuk. Sepet yapıp satarak büyüdük.
SARIŞIN GÜZEL KADIN VE BİR POŞET ÇİKOLATA
Ufacıktım, pamuk toplama sepetleri olur 1 metre boyunda; kafama geçirir, deliklerinden yolumu bula bula giderdim. Kayıkçılar beni çok severdi. Bir gün Kuşadası’nda kafama sepet geçirmiş satarken bir turist sepeti kafamdan çıkardı, elimden tuttuğu gibi bir marketin içine soktu, bir poşet çikolata, sakız aldı, cebime de yabancı para koydu. Sarışın, güzel bir kadındı. O gün sepetleri satmadan eve gittim. Babam öyle sevindi ki! O kadar çok para ki, belki 1 senelik kazancımıza eşit.
SOKAK LAMBASININ ALTINDA DERS
8 yaşından sonra çocukluk anılarının artık bir drama dönüştüğünü hissediyorsun. En büyük sıkıntı çadırda yaşamamız. Elektrik yok, suyu her gün camiden taşıyoruz, sokak lambası altında ders yapıyor olmam hayatımda iz bıraktı. Para yok, pul yok, anne, baba cahil. Dere taştığı zaman çadırımız su içinde kalır, eşyalarımız ıslanırdı; dışarıda kalırdık. Kızılay çadırı gibi kargıları dayardık, ortası boş kalırdı, orada yatardık. Hastalanırdık sık sık. Çocuk yaşta, genç yaşta ölümler gördüm.
ONUN YANINA OTURMA, ÇİNGENEDİR, BİTLİDİR
Büyük amcam okula gidiyordu. Her gün önlük giyiyor. 8 yaşındaydım. Baba beni de okula gönder dedim; oğlum seni okula alırlar mı, kimliğin bile yok dedi. Bir hafta ağladım okula gönder diye. Oğlum sen sepet yapacaksın, ne işin var okulda dedi. Açılalı 15 gün olmuş, okula götürdü babam. Müdür kimliği yok, başka okula kaydet, sonra nakil yapacağız dedi. Kimlik çıkardı, başladım okula. Çadırda mumun altında ders yapardık, naylon baraka, dıştan içi görünüyor. 2-3 ayda bir yırtılırdı, para yok, pul yok, kaymakamlığa giderdik, naylon verirdi, hala verir. İlkokulda farkında değilsin bazı şeylerin ama 5. sınıfta ayrımcılığı hissediyorsun. İşte çingenedir, onun yanında oturmam, sen arkaya geç, sen öne otur, o pistir, o bitlidir laflarını duymaya başlıyorsun.
ROMANLARA AYRI SINIF
Roman çocuklarını bir sınıfa koyarlardı. Ben çok çalışkanım diye öğretmenim müdüre karşı çıktı, o sınıfa koymadı beni. Kuzenlerim, bütün Roman çocuklar o sınıftaydı. Hala var bu sınıflar. Ortaokula da yazdırmak istemedi babam, artık büyüdün oğlum, sepet yapacak, para kazanacaksın dedi. Dünyamızda yok eğitim. Önce karnını doyuracaksın, çalışacaksın. Yine 2-3 hafta ağladım, annem bu çocuğu gönder artık, iki haftadır ağlıyor dedi. Babam götürdüğünde müdür fırçaladı, bu çocuğu niye geç getirdin, hepsi pekiyi karnesinin dedi. Evlendirmeye çalıştılar orta 2’de; kız istiyorlar yan çadırdan. Mum ışığında ders çalışıyorum ben. Özcan kalk, el öpmeye gidiyorsun diyorlar.
ANAMIN TERLİKLERİYLE GİTTİM OKULA
Gidip sarıldım kızın babasına; ne olur Ahmet amca ben evlenmek istemiyorum dedim, ağladım. Adam tamam, kızımı vermiyorum dedi. Eve geldik dövdü babam. Kitaplarımı yakıp dereye attı. Hadi bakalım, kitapsız, ayakkabısız nasıl gideceksin okula dedi. Ben de anamın terliklerini giyip gittim okula. Çadırın köşesinde bir yer yaptım kendime; 50 kişi gelir misafirliğe, ben köşeye çekilmiş, transa geçmişim. Okulu birincilikle bitirdim, liseyi 2,5 yılda okudum. Kaymakam olmayı çok istedim. Bütün Romanlar kaymakamlığa giderdi; anamın eteğine sarılır kaymakama giderdik. Demek büyük adam derdim.
OĞLUM BÜYÜK YER YAZMA, KAYBOLURSUN
Annem bohçacılık yapardı sokaklarda. Bursa’dan bohça malı almaya giderlerdi. Oğlum büyük yer yazma, kaybolursun, Bursa’yı yaz, gidip geliyoruz bohçaya, ziyaret ederiz seni dedi. 1. Tercih Uludağ Üniversitesi Kamu Yönetimi’ni yazdım. Aldığım puan 508, yerleştiğim 470. İlk 9 bine girdim. Ankara 502 puanla alıyordu. Üniversite yılları da zor geçti. Yazları memlekette sepet örerdim. Anamın, babamın yaptığı sepet paraları ile okudum.
OTOMATİKMAN SOSYALİST BİR İNSAN OLDUK
Solcu kitapları, sosyalizm dergileri okurdum. Otomatikman sosyalist bir insan olduk üniversitede. Bir olay çok gücüme gitti. Siyaset Sosyolojisi diye bir dersimiz vardı. Bir hoca ‘Çok zeki insanlar üniversite okur, orta zekiler liseyi ancak bitirir, daha altındakiler ilkokul, geri zekalılar okul bile okuyamaz, örnek olarak çingene çocuklarını sayabiliriz’ dedi. Orada el kaldıramadım, bak ben Romanım hocam, üniversitede okuyorum diyemedim.
MÜLAKAT SORUSU; AYDIN’DAN ANKARA’YA EŞEKLE KAÇ GÜN
Okul bitti, askerdeyken KPSS’de 84 puan aldım. AYİM idari hakim yetiştirmek için personel alacaktı. Dereceyle kazandım. Mülakata aldılar, bir ve ikinciyi geçtik. Bir de sosyal güvenlik soruşturması var dediler. Aile ve çevreni araştırıyorlar. Özcan’ın annesi sepet yapıyor, Roman ailesi, çadırda dururlar raporu geldi. Tekrar mülakata aldı subaylar. 1. soru; ‘Özcan, senin ataların bu vatan için savaştı mı?’ Tabii ki dedim, bu vatan hepimizin, dedelerim Çanakkale’de savaşmış, dedem İngilizlere esir düşmüş, daha dönmemiş. 2. soru; ‘Sizin atalarınız eşeklerle çok yolculuk etmişlerdir, sence Aydın’dan Ankara eşekle kaç gün sürer Özcan?’ dediler. Irkçı bir soru. Komutanım iklim şartlarına, eşeğin yaşına, bilinen güzergaha göre değişir dedim. Elendik. Sorular direk elemeye yönelik.
HERKES ROMANCA KONUŞUNCA AĞLAMAYA BAŞLADIM
Birkaç sınava daha girdim memuriyet için. Yazılıyı geçiyorum, mülakatta eliyorlar. Baktım olmuyor, dernekçiliğe başladım. Söke’de Egeli Romanlar Yardımlaşma Derneği’ni kurdum. Avrupa Konseyi’nde Avrupa Roman ve Göçebeler Forumu kurulmuş, Türkiye’den Roman temsilci yok. Konseyden bir heyet gelip beni mülakata aldı. 4 dernek daha var. Romanca ve İngilizce şartı var. Direk geçtim. Benden başka üniversite bitirip İngilizce bilen Roman yok. Avrupa Konseyi Türkiye Romanları temsilcisi oldum. İlk toplantımızı Strazburg’da yaptık. 46 ülke orada, baktım herkes Romanca konuşuyor, ben ağlamaya başladım. Fransız, İtalyan, İsveç’ten gelmiş Romanlar aynı dili konuşuyoruz.
KILIÇDAROĞLU: “BU AYIBI BİTİRECEĞİM”
Askerlik dönüşü CHP’ye üye oldum. Dernekler kurduk. AB projelerinde koordinatörlük yapıyorum, insan hakları konusunda proje uzmanıyım. 5 milyona yakınız, yönetimde yokuz. Kıyı bölgelerinde yoğunuz. İzmir’de 400 bin Roman var. Kemal Kılıçdaroğlu ile 2009 Roman açılımı sonrası tanıştık. 2011’de 2. Bölgeden 11. sırada aday oldum. Göçebe çingeneler potansiyel suçludur gibi maddelerin kaldırılması için çalıştık. Yaşamsal pek çok sorunumuz var. Artık 5 milyon insanın bir sesinin olması lazım. Genel Başkanımızla görüştük, bu ayıbı bu dönem bitireceğim dedi, kontenjan sözü verdi.
YOKSULLUĞUN MİRASÇISI OLMAK İSTEMİYORUZ
Bir toplumu ancak eğitimle değiştirebilirsin. İkincisi istihdam, üçüncüsü konut sorunu. Roman mahallelerinin olduğu yerlerde etüt merkezleri kuruyoruz. Mersin’de 400 Roman çocuğunun eğitim gördüğü etüt merkezinde müdürüm. Geçen sene 16 Roman çocuğu Anadolu liselerini kazandılar. Güzel Sanatlara 6 Roman çocuğu gönderdik. Biz yoksulluğun mirasçısı olmak istemiyoruz artık. İnsanca yaşayıp, her kademede şansı olacak insanlar olmak istiyoruz. Baştan savaşı kaybetmek istemiyoruz.
ROMAN ÇOCUĞU HURDACIYI ROL MODELİ ALMASIN
Milletvekilliğinde en büyük hedefim Roman çocukları için rol modeli olmak. Roman çocuğu mahalledeki hurdacıyı rol model almasın, Özcan abisini alsın, ben de olacağım desin. Başka bir kardeşimiz ben de Anadolu lisesini kazanayım desin. Türkiye’de bir ilk olacak. Avrupa’da 2 Roman vekil var. Birisi İsveçli, AP’de. Bir diğeri Makedonya’da bakanlık yapıyor, Mustafa Necdet.”