Güncelleme Tarihi:
Sabri adındaki 13 yaşındaki kız, her gün 3.5 saatini kızlara eğitim veren küçük bir köy okulunda geçiriyor. Sabri, dik, çamurlu bir yolun yukarısındaki nehirden, 10 kişilik ailesi ve keçileriyle yaşadığı mağaraların bulunduğu kayalıklara su taşımak için her gün beş saatini harcıyor.
ABD öncülüğündeki işgalin başlamasından dokuz yıl sonra, yapılan 40 milyar dolarlık (61,335 milyar TL) uluslararası yardıma rağmen, Afganistan hala dünyanın en yoksul ülkelerinden biri .
Afganistan’ın merkezindeki yüksek arazilerde yer alan Bamiyan Vadisi’nde ve ülkenin diğer bölgelerindeki mağaralarda muhtemelen yüzlerce, binlerce insan yaşıyor. 40’tan fazla ülkenin dışişleri bakanlarının bu hafta Afganistan’ın geleceğini tartışmak için uluslararası bir konferansta bir araya gelmesine rağmen, çok az Afganistanlı yoksulluktan kurtulacaklarına inanıyor.
İngiliz yardım kuruluşu Oxfam’ın yayımladığı rapora göre, düzenlenen her konferans “taahhütler ve sözlerle dolduruluyor” ancak devamında “çok az belirgin adım” atılıyor.
DÜNYANIN EN YOKSUL İNSANLARI
Sabri ve dört kız kardeşi, Afganistan halkının şebeke suyu ve elektriğe erişimi olmayan yüzde 95’lik kesiminin içinde yer alıyor. Uyudukları küçük odada mobilya bulunmuyor. Taş zemin üzerindeki eski püskü bir kilim ve bazı basit mutfak gereçleri dışında pek eşyaları da yok. Sabri’nin kitapları ve eskiden su taşımak için kullandığı reçel kavanozları modern hayata dair tek izleri oluşturuyor.
Oxfam raporuna göre, Afganistan’da her 30 dakikada doğumla ilişkili komplikasyonlar nedeniyle bir kadın ölürken, aynı süre içinde bir başka kadın da veremden hayatını kaybediyor. İngiliz Çocukları Koruyun derneğine göre ise, her iki dakikada bir çocuğun öldüğü Afganistan, dünyaya gelmek için en kötü ülke. Dünya Bankası’nın düzenlediği bir anket de Afganistan nüfusunun yüzde 36’sını oluşturan 9 milyon insan açlık sınırının altında yaşadığını ortaya koydu.
Sabri’nin babası, Ghullam Hüseyin, kızının taşıdığı suyu çamurdan tuğlalar yapmak için kullanıyor. Böylece diğer insanlara ev yapacak malzeme sağlıyor. Hüseyin, ailesinin ayda 40 sterlin (93,40 TL) ile geçindiğini söylüyor.
DAHA FAZLA BAĞIŞ
Ekonomi Bakanı Dr. Ömer Zekival, hükümetin harcayabilmesi için daha fazla bağış parası istiyor. Zekival, bu talebin, Afganistan’a uzun süreli refah getirmek yerine askerlerine zaman ve güvenlik sağlamak için kısa dönemli, pahalı ve sürdürülemeyen projeler finanse eden ülkeleri ortak bir yaklaşıma sevk edeceği görüşünde.
Zekival ve ekibi, Kabil’i ziyaret edecek yabancı dışişleri bakanlarının Afganistan’daki yoksulluğu hafifletmekten çok askerlerini geri çekmeyi düşündükleri görüşünde. Oxfam’a göre savaşın başladığı 2001’den bu yana asker sayısı sürekli artarken, 2002’de 545 milyon dolar olan insani yardıma ayrılan kaynak miktarı 2010’da 80 milyona geriledi. Diğer yandan, ordunun kısa ve köklü olmayan çözümler için harcadığı para, 2010’da 1 milyar dolara ulaştı.
PARA AKITMAYA DEVAM
Oxfam raporunu hazırlayan Ashley Jackson, son yedi yılda gelişim projelerine yapılan bağışlarda her Afganistanlı başına ortalama 93 dolar (142 TL) harcandığını, ancak bir ABD askerinin konuşlanması için harcanan paranın her yıl yaklaşık 1 milyon dolara geldiğine dikkat çekti.
İngiltere Uluslararası Kalkınma Dairesi (DFID), Afganistan’a önümüzdeki dört yıl için ek 200 milyon sterlin (468 milyon TL) yardım yapma sözü verdi. Ülkenin 800 bin kişinin yaşadığı ve en verimli tarım alanlarını içeren Helmand eyaletine yapılacak yardım ise, bu rakamın çok üstünde.
Eğer Helmand eyaleti bir ülke olsaydı, bugün ABD’nin en çok bağış yaptığı beşinci ülke olacaktı. Ancak bugüne kadar akıtılan para şiddetin önüne geçebilmek için fazla bir işe yaramadı.
Kabil’deki zirveye katılan Dünya Bankası İdari Müdürü Ngozi Okonjo Iweala, bir süre önce dünyanın en büyük bakır rezervine sahip olan madenin Çinlilere satıldığını hatırlatarak, Afganistan’ın özlemini çektiği refahın madenlerinde yatabiliyor olabileceğini söyledi.
Ancak Hüseyin bu konuda oldukça şüpheli: “Para en tepede dönüyor. Bize geldiği zaman, geriye hiçbir şey kalmıyor.”