OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 08, 2005 00:00
Erzurum’un ‘tek iyi ekonomik göstergesi’nin, gelir dağılımı olduğunu söyleyen Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Muammer Cindilli, ‘Çünkü burada fukaralık bölüşülüyor. Zenginimiz çok az’ dedi. Cindilli, Erzurum’un sahip olduğu tek markanın da ‘Dadaşlık’ olduğunu söyledi.ERZURUM Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Muammer Cindilli, ‘Erzurum’un tek iyi ekonomik göstergesi, gelir dağılımındaki adalet. Burada fukaralığı bölüşüyoruz’ dedi. Doğan Yayın Holding’in ‘Marka Güçtür’ temalı ‘Anadolu’daki Avrupa’ toplantılarının 12’ncisi Erzurum’da yapıldı. Fasondan markaya geçişi Erzurum’da gerçekleştirememenin üzüntüsünü yaşadıklarını dile getiren Cindilli, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Erzurum’un yıllar örce marka şehir olduğunu söylediğini belirtti.BİRLİKTE YAŞAM KÜLTÜRÜ: Cindilli, şöyle konuştu: ‘Marka hakikaten zor, uzun, yatırım gerektiren, ortak akıl gerektiren bir süreç. Marka katma değer yaratan, itibar sağlayan bir kuvvettir. Erzurum’u marka yapan mahaller var. Birlikte yaşama kültürünün Türkiye’de en kuvvetli olduğu yer Erzurum idi. Zengin ile fukaranın, Alevi ile Sunni’nin kardeşlik içerisinde yaşadığı mahallelerimiz bizi marka yapıyordu. Ancak mahallelerimizi gecekonduya ve yüksek binalar arasında kaybolunca birlikte yaşama kültürümüz de azaldı. Ama bu şehir Dadaş denilen marka insanların şehridir.’FUKARAYI DÜŞÜNMEK: Cindilli, konuşmasına Erzurum’da yaşanmış bir olayı anlatırken de şöyle dedi: ‘Mahallenin sonradan zengin olmuş bir ferdi, eşine çok pahalı bir kürk almış. Mahallenin iktisaden geri kalmış hanımları dedikodu etmişler ve mahallenin büyüğü bir iftar yemeğine bu mahalle zenginini de davet etmiş. Eve geldiklerinde ev sahibi, ‘İnşallah eşiniz o dile düşen manto ile gelmiştir’ diyerek mantoyu görmek istemiş. Zengin adam eşinin mantosunu mahalle büyüğüne gösterirken, mahalle büyüğü ‘Bunu kaç paraya aldın’ diye sormuş. ‘5 liraya aldım’ cevabından sonra mahalle büyüğü, zengin adama, ‘Al sana 6 altın. Ben bu mantoya el koydum’ diyerek mantoyu tandıra atarak yakmış. Bunun hikmeti nedir diye soranlara ise, ‘Helalinden kazanabildiğin kadar kazan, ama harcarken mahallelinin evladını, fukarasını düşün’ diye cevap vermiş.’AVRASYA’NIN BAŞKENTİ: Erzurum’u marka yapanın mahalle hayatı olduğunu söyleyen Cindilli, sözlerini şöyle tamamladı: ‘Ama şimdi Erzurum çeşitli tehditler altında. İktisaden geri kalmış durumda. GSMH’dan aldığı pay oldukça düşük. Tarımsal üretim reel olarak azalıyor. Kişi başına kamu yatırım harcamaları bakımında Türkiye’nin en alt sıralarında. Yine Erzurum’da mevduatın krediye dönüşmesi oldukça kötü durumda. Bir tek gelir dağılımında iyiyiz. Çünkü burada fukaralık bölüşülüyor. Zengini oldukça azalan, ilimizde sadece standartlar bakımından bir adalet var. Göç olgusunda da lideriz. Niteliksiz göç alıp, nitelikli göç veren bir iliz. Sosyal yapı Milli Güvenlik Kurulu’nun gündemine gelecek kadar bir vahamet arz ediyor. Oysa insanları Doğuda tutmanın maliyeti daha az. Bütün bunların yanında Erzurum, Avrasya’nın başkenti olmaya namzet fırsatları da bünyesinde taşıyor. Kavşak bir yerdeyiz, İpek Yolu üzerindeyiz. Müthiş bir stratejik öneme sahibiz. Kirletilmemiş su ve toprak kaynaklarımız var. Bu tür toplantılar ortak aklın üretilmesi noktasında bir fırsat. Doğan Yayın Holding’e bu fırsatı bize tanıdığı için çok teşekkür ediyorum.’Yıldırım: Kararlı olun evrensel düşününULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım, Doğan Yayın Holding’in başlattığı Anadolu’daki Avrupa Toplantıları’nın kendileri için önemli bir platform olduğunu söyledi. Yıldırım, marka alanının kendi işi olmadığını, ancak marka olmanın çok büyük bedeli olduğunu belirterek şöyle dedi: ‘Sadece maddi değil. Burada kararlılık, mücadele, evrensel düşünmek gerekiyor. Bir tek marka olduktan sonra yetmiyor, onun devamlılığını sağlamak gerekiyor. Dolayısıyla markaların insanlar gibi fiziki varlıkları var. Ait olduğu kültürleri, geçmişleri, dış dünyayla oluşturdukları ve ilişki türleri var. Kısaca markalar, başarılarını belirleyen temel özellikleri bunların bütünü olduğunu söylersek yanlış olmaz. Bir ürün veya bir hizmet belli bir müşteri gurubunun ihtiyacını etkili bir şekilde karşılamak amacıyla bir dizi süreçten geçmektedir. Değerler zinciri olarak tanımlanacak bu süreç başarıldığında marka olabilmeyi sağlamış demektir.’DÜNYA TEK PAZAR GİBİ: Dünyadaki hızlı değişim rüzgarıyla birlikte artık bütün dünyanın tek pazar haline geldiğini hatırlatan Binali Yıldırım, ‘Eskiden olduğu gibi bir yerde üretip, bir yerde dağıtıp pazarlama olayı yoktur. Bugün dünyada ürün tasarımı başka bir kıtanın başka bir noktasında yapılıyor. Üretimi başka bir noktada, stoklaması başka bir yerde yapılıyor. Pazarlaması tamamen başka bir noktada yapılabiliyor. Dolayısıyla bilişim teknolojisinin gelişmesine paralel olarak artık dünyada ürünlerin üretilmesi, pazarlaması tamamen bir değişik konsepte sürülmüş durumda’ dedi. Türkiye’nin her ili yarışa katılmalıPALANDÖKEN Dağı’ndaki Polat Renaissance Hotel’de gerçekleştirilen toplantıda konuşan Doğan Yayın Holding Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, bu toplantıların hedeflerinin, Anadolu’daki potansiyeli yüksek kuruluşlarla ulaşmak ve ülke ekonomisine katkı sağlayacak yeni markalar yaratılmasına destekte bulunmak olduğunu söyledi. Yalçındağ, şunları söyledi: ‘Anadolu’da yıllardır Avrupa’yı aratmayacak yatırımlar yapan ve dünya pazarlarında büyük başarılar elde eden Türk sanayicilerinin deneyim, birikim ve bilgilerini karşılıklı paylaşma platformları oluşturuyoruz, bugün burada olduğu gibi. Hepimizin gördüğü gibi Türkiye gelişiyor, büyüyor ve dünyada gerçekten önemli bir güç olmaya başladı. Bu süreçte sadece birkaç büyük vilayet ile bu yarışta önlerde yer almamız çok zor gözüküyor. Türkiye’nin tüm bölgeleri, tüm illeriyle bütün olarak bu yarışta koşması lazım.’Paksoy: Kadayıf dolması da markadırDOĞAN Yayın Holding’in Erzurum’daki ‘Marka Güçtür’ toplantısında konuşan Avea İletişim Hizmetleri A.Ş. Genel Müdürü Cahit Paksoy, dünyada müşterinin kral olduğu bir dönem yaşandığını söyledi. Paksoy, ‘Markaysan müşteri sana gelecek, değilsen sen müşteriye gideceksin. Markayı sağlayan insan faktörüdür. Marka çocuk gibidir. Doğduğu günden itibaren nasıl gelişeceği konusunda stratejinizi belirlemeniz ve ona göre hareket etmeniz gerekir. Etik değerlere her zaman bağlı kalın’ dedi. Çin’in dünyaya üretim yapan bir ülke olmasına rağmen, ülkede henüz bir marka olmadığını da vurgulayan Paksoy, ‘Paniğe gerek yok. Elimizdeki değerleri markalaştırabiliriz. Mesela Erzurum’un oltutaşı, kadayıf dolması, Palandöken’i bir markadır. Mevcut değerlerimizi önce ülke içinde markalaştırmalıyız. Bunu başarınca gerisi kendiliğinden gelir’ dedi.Güçlü markalar büyük şehir tekelinde değilDOĞAN Yayın Holding’in Anadolu’daki Avrupa Toplantıları’nın Erzurum buluşmasında katılan Reklamcılar Derneği Başkanı Jeffi Medina, Türkiye’nin fason üretim merkezi haline gelmesinin küçümsenemeyecek bir gelişme olduğunu vurgulayan ve bunun bir adım sonrasında markalaşmanın başlayacağını belirtti. Medina, şunları söyledi: ‘Marka denilen şey, elimizde olandan ortaya çıkan güçtür. O gücü hiç kimse taklit dahi edemez. Ya büyük isimlerin arkasındaki sessiz kahraman olmaya devam edeceğiz. Ya da kendi hikayemizin kahramanı olacağız. Enerjimizi ve becerimizi, sayısal değil, nitelikli üretime harcamalıyız. Başarı her zaman en büyüğe ya da en güçlüye gitmez. Başarı, duruma en çabuk uyum sağlayana gider. Marka denilen şey, alın teriyle ürettiğiniz ürüne verilen isimdir. Eğer o isim sevilirse, neden pahalı olduğunu kimse sormaz. Çünkü o isim sevilir ve sevgi sorgulanamaz. Marka bir insansa, yaratıcılık o insana kattığınız ruhtur. Güçlü markalar büyük şehirlerin tekelinde değil. Bunun örneklerinden biri Tranbzonspor’dur. Trabzonspor Sportif A.Ş., başkaları gibi olmak yerine kendi gibi olmayı tercih etmiştir. Bu fark, İstanbul takımlarının egemenliğini yıkan ve üç büyükleri dört büyükler yapan bir Anadolu takımı yaratmıştır. Halka arzıyla da İstanbul takımlarına ders vermiş ve hisseleri,
BeÅŸiktaÅŸ ile
Galatasaray takımlarından daha fazla ilgi görmüştür.’Cem BAKIRCI- Turgay Ä°PEK- Tekin ATAY- Feyat ERDEMÄ°R- Onur SAÄžSÖZ- Levent AKPINAR / ERZURUM, (DHA)Â
button