Oluşturulma Tarihi: Nisan 09, 2006 00:00
İnsanlar aralarında çıkan anlaşmazlıkları çözmekte zorlanırken sırtlan, yunus, hatta keçiler bile en çözümsüz gibi görünen çatışmaları uzlaşmayla sonuçlandırmayı beceriyor. Hayvan davranışlarını izleyerek doğada çatışmaların nasıl çözümlendiğini araştıran bilim dünyası, çatışma çözümüne yönelik davranışların nasıl evrildiğine ilişkin kuramlar geliştiriyor.
Dünyanın en sorunlu bölgelerine, en yoğun çatışmaların yaşandığı ülkelere bir göz atın, önemli bir ortak noktanın varlığını göreceksiniz: Saldırılarda "kısasa kısas" yöntemi uygulandığı için taraflar arasındaki şiddet azalacağına giderek yükselir.
Bu kısırdöngüyü kırmak oldukça zordur. Bireysel tartışmalarda benzer özellikler göze çarpar. Hepimiz mutlaka şahit olmuşuzdur kent içinde hafif çarpışan iki aracın şoförünün kısa bir süre içinde birbirine girmesine, ağızların burunların kırılmasına... Belli ki, insanoğlu uzlaşma becerisi konusunda pek de iyi bir nota sahip değil. Peki ya hayvanlar?
Bilimsel araştırmalar ve gözlemler, hayvanların uzlaşma konusunda insandan daha becerikli olduğunu ortaya koyuyor. İnsanlar aralarında çıkan anlaşmazlıkları çözmekte zorlanırken sırtlan, yunus, hatta keçiler bile en çözümsüz gibi görünen çatışmaları uzlaşmayla sonuçlandırmayı beceriyor.
SOSYAL YÖNLERİ GELİŞMİŞ SIRTLAN
Sosyal yönleri gelişmiş olan sırtlanlar ilginç bir örnek. Birbirleriyle yakın ilişki içinde yaşayan diğer hayvanlarda olduğu gibi, aralarında çatışma eksik olmuyor. Fakat asla kin tutmuyorlar. Yaklaşık 5 dakika süren kavgalarından sonra birbirlerini yalıyor, sürtünüyor, oynaşıyor veya aralarındaki gerginliği gidermek için dostça birbirlerine yaklaşıyorlar.
Bir diğer örnek de; şempanze, goril ve orangutanla birlikte insana en yakın maymun türlerinden biri olan bonobolarla ilgili. Yıllardır bonoboları araştıran bilim adamları, bonoboların kriz çözme konusundaki yeteneklerine hayran kaldılar. Bonobolar, kriz anlarını gülerek, seks yaparak ve
yemek yiyerek atlatıyorlar.
Sırtlanlar ve bonobolar yegane örnekler değil. İngiltere’de John Moores Üniversitesi’nden Filippo Aureli ve Atlanta’da Emory Üniversitesi Primat Merkezi’nden primotolog Frans de Waal, "Doğal Çatışma" (Natural Conflict) adını verdikleri kitaplarında, 27 primat türünde uzlaşmaya yönelik bu tür davranışları toplamışlar.
Yapılan araştırmalar, uzlaşma ile sonuçlanan çatışmalarda genellikle haksızlığa uğrayan tarafın ilk adımı attığını ortaya koyuyor. Barışma söz konusu olduğunda kimse primat kuzenlerimiz ile yarışamıyor. Ünlü primotolog De Waal, şempanzeler arasındaki bir gözlemini şöyle aktarıyor: "Hennie adındaki genç bir dişi şempanze, grubun lideri Nikkie adındaki şempanze tarafından dövüldü. Hennie tokadı yedikten sonra biraz uzaklaşarak otların üzerine uzandı. 15 dakika kadar boşluğa bakarak yattı. Sonra kalkarak Nikkie’nin aralarında bulunduğu gruba yaklaştı. Yumuşak sesler çıkartarak elini Nikkie’ye doğru uzattı. Nikkie, Hennie’nin elinin tamamını yakalayarak, hasmını kendisine doğru çekti ve dudaklarından öptü." İtalya’da Roma Ulusal Araştırma Konseyi’nden Gabriele Schino’ya göre benzer davranış kalıpları keçilerde de mevcut. Bir araştırmada, yiyecek konusunda keçiler arasında çatışma çıkması için gerekli koşulları yaratan Schino, keçiler arasındaki tüm ilişkilerin yüzde 16’sının uzlaşmayla sonuçlandığını söylüyor. İnatçılıkları ile ünlü olan keçiler ilk başta kavgaya tutuşsa da, kısa bir süre sonra burunlarını sürterek, birbirlerine sürtünerek dostane davranışlar sergiliyorlar. Keçilerde de şempanzelerde olduğu gibi, barışma çoğunlukla kavgada kaybeden tarafın girişimiyle gerçekleşiyor.
UZLAŞANLAR EVRİMDE AVANTAJLI OLUYOR
Hayvan davranışlarını bu şekilde izleyerek doğada çatışmaların nasıl çözümlendiğini öğrenen uzmanlar, çatışma çözümüne yönelik davranışların nasıl evrildiğine ilişkin kuramlar geliştiriyor. Bu teorilerin üzerine kár ve zarar modelleri inşa ederek, hayvanların bir kavganın ardından daha büyük çatışmalara yol açmamak için nasıl uzlaşmacı taktik benimsediklerini öğrenmeye çalışıyorlar. İnşa ettikleri modelleri hayvanlar üzerinde sınıyorlar.
Bilim dünyası uzlaşma becerisinin evrimini şöyle açıklıyor: Bir sosyal grubun üyesi olmanın sağladığı faydalar aslında grubun sağlamlığına ve dayanıklılığına bağlı. Eğer saldırgan davranışların tüm grubu dağıtma riski bulunuyorsa, bu durumda çatışmaların çözümlenmesi büyük önem taşıyor. Bireylerin kaybettikleri her kavgadan sonra grubu terk etmesi, sürekli bir belirsizlik ortamı, daha az yiyecek, ortak düşmanlara karşı mücadelede güç kaybı anlamına geleceği için sonuç ölümcül olabilir. Ancak çatışmayı uzlaşma ile sonlandıranlar bu sondan kurtulabilirler. Dolayısıyla uzlaşma yapmayı beceremeyenlere göre daha avantajlı bir konuma geçerler.
Sonuçta doğadaki uzlaşma çabaları konusunda bildiklerimiz arttıkça, öğrendiklerimizi insan ilişkilerine uygulama umudu da ortaya çıkıyor. Ancak insan ilişkilerine bu bilgileri uygulamak için doğada olup biteni daha ayrıntılı bir şekilde öğrenmemiz gerekiyor.
UZLAŞMA STRESİ GİDERİR
Uzlaşmanın stres giderici rolüne ilişkin bilimsel kanıtlara ulaşmak isteyen uzmanlar, uzlaşmadan önce ve sonra fizyolojik ölçümler yaptılar. Uzlaşma sağlanmadığı takdirde kavganın yeniden çıkıp çıkmayacağını kimsenin bilememesi, endişe ve kortikosteroid adı verilen stres hormonlarının düzeyini yükseltiyor. Kortikosteroid düzeyinin yükselmesi, bağışıklık sistemini zayıflatacağı için birey enfeksiyonlara daha açık hale geliyor. Ancak deneylerin sonucunda, uzlaşmadan sonra kalp atışının yavaşladığı ve bireyin rahatladığı görüldü.
ARKADAŞLIK MODELİ
Doğal çatışma çözümü modellerinden biri de primotologlar tarafından önerilen arkadaşlık modeli. Bu model, diğer bireye ne kadar bağımlıysanız, kavganın bedelinin de o kadar ağır olduğu fikrine dayanıyor. Örneğin, uzun kuyruklu makaklar üzerinde yapılan bir araştırma, yiyecek bulma konusunda işbirliği yapan eşler arasındaki kavgalardan sonra uzlaşma olasılığının, yabancılarla olduğundan daha yüksek olduğunu gösteriyor. Primatların çoğunda, sosyal ilişkilerin en değerlisi akrabalar arasındaki ilişki. Bu yüzden aileler arasındaki çatışmalar genellikle uzlaşma ile sonlanıyor.
YA DOST YA DÜŞMAN
Biyolojik ve fizyolojik bedeli göz önüne alındığı zaman, doğal uzlaşma becerisinin, ilişkileri sağlam temellere oturtulmuş sosyal gruplarda gelişmiş olmasının nedeni anlaşılabiliyor. Örneğin şempanzelerde kavga eden iki birey uzlaşmaya yanaşmadığı zaman üçüncü şempanze araya girerek bu ikisini barıştırma görevini üstlenebiliyor. Ancak doğada uzlaşmanın bazı topluluklarda gereksiz görülebildiği durumlar da söz konusu. Örneğin halka kuyruklu lemurlar, ya sonsuza dek dost ya da sonsuza dek düşman. Uzlaşma, dostlar arasında gereksiz, düşmanlar arasında ise yalnızca zaman kaybı olarak görülüyor.