Güncelleme Tarihi:
İzmir'de 30 Ekim’de saat 15.00 sıralarında büyük bir deprem meydana geldi. Haberin duyulmasının ardından İzmir’e gitmek için Selçuk Şamiloğlu ile birlikte harekete geçtik. Yaklaşık 5 saatte İzmir’e ulaştık. Ancak İzmir’in girişinde yurdun dört bir tarafından, şehre ulaşmaya çalışan arama kurtarma ekiplerine, belediyelere, sivil toplum kuruluşlarına ve gönüllülere şahit olduk. Aslında bu yardım akınını görmeden önce durumun ne kadar ciddi olduğunu anlamamıştık. İlk şoku aslında orada yaşadık. Artık saatler gece 23.00’ü geçiyordu. Bir an önce İzmir’deki yıkılan binaların oraya gitmek istiyorduk.
HAYALET BİR ŞEHİR GİBİYDİ
Trajedinin yaşandığı bölgeye ulaştığımızda şaşkınlığımız ve korkumuz biraz daha artmaya başladı. İzmir girişte bir hayalet şehri andırıyordu. Binaların ışıkları kapalı, sokaklarda tek tük insan vardı. Arabalarında uyuyanları, parklarda zaman geçirmeye çalışanları, banklar üzerinde oturanları gördük. Konuşmadan, depremin en yıkıcı şekilde hissedildiği Bayraklı’ya ulaşmaya çalıştık. Yıkılan binalara doğru giderken sesler de, ışık da yükselmeye başladı. Bir yanda bir can fazla kurtarabilmek için çalışan yardım görevlilerinin sesleri, diğer tarafta çalışan iş makineleri... Projektörlerin ışıkları geceyi gündüz yapmıştı.
EKİPLER DURMADAN ÇALIŞIYORDU
Ve ilk teması gerçekleştiriyoruz... Bayraklı’daki Emrah Apartmanı’ndayız. Türkiye’nin dört bir tarafından gelen kurtarma görevlileri canhıraş bir şekilde enkaz altındakilere ulaşmaya çalışıyordu. Gelen telsiz görevlileri iletişimi sağlamaya çalışıyor, belediye personelleri çıkan hafriyatı bölgeden uzaklaştırmaya çalışıyordu. Asker, polis, jandarma bir taraftan güvenliği sağlamaya çalışıyor, bir taraftan da enkaz altındakileri çıkarmak için çalışanlara yardım ediyordu. Kızılay ekipleri koordinasyonu sağlıyor, AFAD üyeleri ise enkazdan bilgi akışı sağlıyordu. Asker ve belediyelerin çalışanları da dışarıda kalanlar için çadırları organize ediyordu. Şehirde konuştuğumuz bazı kurtarma ekipleri, “Yıllardır kurtarma çalışmalarına katılırız. Hiç böyle bir dayanışmaya tanık olmadım. Her şehirden, her belediyeden kurtarma ekipleri, madenciler buraya gelmiş. Böyle bir dayanışma görmedik” dedi. Bir enkazın üstünde farklı şehirlerden gelen itfaiye ekipleri, AFAD, Jandarma Arama Kurtarma, AKUT, Arama Kurtarma Ekibi (AKE), gönüllü arama kurtarma timleri ve madenciler çalışıyordu.
Her köşe başına bir su istasyonu kurulmuştu. Yiyecek dağıtanlar sürekli karşımıza çıkıyordu. Etrafı görmek için yolda dolaştığımızda sürekli birileri önümüz kesiyor, “Su içer misiniz, karnınız aç mı” diye soruyordu. Bir yandan görevliler bir yandan bölge halkı çalışanlara bir şeyler yedirmek için çaba gösteriyordu.
ÜÇ İLDEN HAVA KÖPRÜSÜ
Milli Savunma Bakanlığı, arama-kurtarma çalışmalarına yardımcı olmak için devreye giren bir İHA’nın aralıksız görev yaptığını bildirdi. Türk Hava Kuvvetleri’ne ait aralarında “Koca Yusuf” olarak bilinen A-400 M nakliye uçakları da dahil toplam 8 uçak Ankara, Diyarbakır ve Erzurum’dan 14 ayrı uçuş yaparak AFAD ve Jandarma Arama Kurtarma ekipleri ile teçhizatlarını, ihtiyaç duyulan ağır vasıta ve ambulansları İzmir’e ulaştırdı. (Uğur ERGAN / ANKARA)
6 BİN KİŞİ SEFERBER
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, dün 03.00 itibarıyla İzmir’de arama-kurtarma, sağlık, psikososyal destek ve insani yardım için toplam 6 bin 49 personel ile 836 araç ve 20 arama köpeği görev yapmaya başladı. Deprem bölgesine 3 bin 66 çadır, 34 mobil baz istasyonu, 26 bin 130 battaniye, 10 bin 560 yatak, 6 bin yastık çarşaf seti, 5 mobil mutfak, 5 ikram aracı, 2 mobil sosyal hizmet aracı ve 164 bin 938 ikramlık ile içecek ulaştırıldı. (AA)