Güncelleme Tarihi:
YÖK Genel Kurulu'nun aldığı “ÖSS baraj puanlarının aşılmasını kolaylaştıran” kararıyla ilgili eleştirileri “yersiz” bulduğunu söyleyen Özcan, “hem kontenjanları artırıp hem de kontenjanların boş kalmasına yol açmanın akıllıca bir iş olmadığını” kaydetti.
Özcan, ÖSS'den 30 bin adayın “sıfır” puan almasını değerlendirirken, “bunun beklenmedik bir olay olmadığını” söyledi. ÖSS'de geçen yıl da 23 bin civarında adayın sıfır aldığını, önceki yıl ise sıfır puan alanların sayısının 47 bin olduğunu anımsatan Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunun pek çok nedeni olabilir. Birincisi, öğrenci yeteri kadar sınavlara hazırlanmamıştır, liseden iyi gelmiyordur. Veya imtihana girdiğinde birkaç soruya bakar, soruların çok zor olduğunu anlar ve hiçbirine cevap vermemeye karar verir. Böyle bir psikolojik neden de olabilir. Ama her ne nedenle olursa olsun 30 bin kişi çok büyük bir rakam. ÖSS'ye giren 1 milyon 300 bin kişi içinde 30 bin öğrencinin soruya cevap vermemesi gerçekten ortaöğretimde bir zafiyetin olduğunun işaretidir. İnşallah bundan sonra takip edilecek politikalarda bu rakamın azaltılması yoluna gidilebilir.
Testlerde hepsine değil de belli bölümlere cevap vermeme gibi bir alışkanlık pek çok öğrencimizde var. Mesela sosyal bilimlere gidecek öğrenci fen bilimlerini cevaplamıyor veya fen bilimlerine gidecek öğrenci sosyal bilimleri cevaplamıyor. Aslında tamamından 'sıfır' almış gibi bir durum yok ortada sadece çok az soruya cevap verdikleri için toplamda bir puanı hesaplanamayanlar da o kategoriye giriyor. Mesela siz koskoca testte 5 soruya cevap verdiyseniz sizin puanınız 'sıfır' gibi görünüyor çünkü gerçekten o kategorilerde sözel, sayısal, eşit ağırlıklıda bir puan hesaplanamıyor. Onun için sıfır veriliyor. Öyle durumlar da olabilir ama her halükarda ortaöğretimimiz için iyi bir haber değil.”
“ÜNİVERSİTE SINAVINDAN BAŞLAYIP GERİYE GİTMEK LAZIM”
Bu konuda nasıl önlemler alınabileceği sorusuna Özcan, şu yanıtı verdi:
“Herhalde çok ciddi değişiklikler yapılması gerekiyor. Belki ortaöğretimde böyle bir neticenin ortaya çıkmasının sebebi üniversite sınavlarıdır. Üniversite sınavları yüzünden ortaöğretimdeki dengeler bozulmuş olabilir. Belki biz üniversiteye girişi daha rasyonel bir hale getirirsek ortaöğretim kendiliğinden düzelecektir. İnsanlar son yıllarını dershanelerde değil de lisede derslerini görerek geçireceklerdir. Belki daha çok şey öğreneceklerdir. Yani üniversite sınavından başlayıp geriye doğru gitmek lazım. Öğretmenlerin kalitelerine dikkat etmek lazım, belki müfredatı biraz gözden geçirmek lazım. Alınacak ciddi tedbirler olabilir.”
YÖK Başkanı Özcan, “gelecek yıl uygulamaya girecek sınav sisteminin bu durumu düzeltip düzeltemeyeceğine” ilişkin soru üzerine, şöyle konuştu:
“Zannetmiyorum. Gelecek yıl yapılacak sınavın iki avantajı olacak. Bir tanesi, öğrencilerin stresini azaltacak çünkü iki aşamalı olacak. İkinci aşamayı da belki iki gün veya bir hafta arayla yapmayı düşünüyoruz. O stresin azalması söz konusu olacak. İkincisi de çok kategoride test olduğu için öğrenciler yapmak istedikleri mesleğe yönlenme bakımından daha avantajlı olacaklar. Bu iki açıdan bugünkü kullandığımız sisteme nazaran daha çağdaş ve daha modern, öğrenci için daha avantajlı bir sistem diyebiliriz.”
“ELEŞTİRİLER YERSİZ”
YÖK'ün, bu yıl ÖSS'ye girenlerin barajı aşmasını kolaylaştıran kararının çeşitli eleştirilere yol açtığının anımsatılması üzerine Özcan, şunları söyledi:
“Bence bu eleştiriler yersiz. Şu unutulmamalıdır: Bu ülkede yükseköğretim talep eden herkese yükseköğretim olanaklarını hazır hale getirmeliyiz. Üniversitelerimizi biraz da zora sokup kontenjanların artmasını sağladık. Bu sene 90 bin kontenjan artışı oldu. Bir taraftan kontenjanları artırıp, bir taraftan taban puanları yüksek tutup insanların o kontenjanları doldurmamasını sağlamak çok akıllıca bir iş değildi. Madem böyle bir kontenjan yaratılıyor en akıllıca iş o kontenjanları dolduracak durumu da yaratmaktı puanlar bakımından. Biz sadece puanların değerleriyle birazcık uğraşarak 165 ile 145 barajını hak edecek soru sayısında azaltma sağladık. Önceden mesela 10 soru ile 165'e ulaşırken, şimdi 8 soru ile ulaşır duruma getirdik. Bunu yapmak zorundaydık yoksa çok zorluklarla yarattığımız kontenjanlar boş kalırdı. O da ülkemiz açısından hiç iyi bir durum değildir.”
“Kalitenin düşeceği” eleştirilerine katılıp katılmadığı sorusunu Özcan, “Belki yeni kurulan üniversitelerde böyle birşey olabilir ama eski, kendisini ispatlamış, herkes tarafından tanınan üniversitelerimizde, belli başlı üniversitelerimizde böyle bir problem olacağına inanmıyorum, olmayacaktır” diye yanıtladı.
“İKİNCİ EK YERLEŞTİRME YAPILIR MI?”
Üniversitelerde merkezi yerleştirmenin ardından boş kalacak kontenjanlara ikinci bir ek yerleştirme yapılmasına ilişkin YÖK'ün bir karar alıp alamayacağı sorusu üzerine Özcan, “YÖK böyle bir karar alabilir ama aldığımız önlem sayesinde çok fazla boş kontenjan kalacağını zannetmiyoruz” dedi. Geçen yıl, 7 bini lisans programlarında olmak üzere toplam 20 bin civarında boş kontenjan kaldığını söyleyen Özcan, “Ama bu sene yaptığımız değişiklik nedeniyle zannediyorum boş kontenjan kalsa bile yine geçen seneki kadar kalır. Benim hesabıma göre ise birazcık daha az olacak” diye konuştu.
ÖSS'DE SIFIR ALANLAR
Öte yandan, ÖSS'de ham puanı 0.5'in altında kaldığı için “puanları hesaplanamayan” ve kamuoyunda “sıfır puan alan adaylar” olarak bilinen aday sayısı yıllara göre değişiklik gösteriyor.
ÖSS'de “sıfır puan” alanlar, 2000'de 9 bin 322, 2001'de 9 bin 319, 2002'de 8 bin 819, 2003'de 26 bin 819, 2004'de 32 bin 177, 2005'de 57 bin 163, 2006'da 27 bin 864, 2007'de 47 bin, 2008'de de 28 bin 521 kişi olarak belirlenmişti.