Yine o

Davutoğlu’nu protesto eden DHKP-C’nin iki üyesinden birinin, 2000 yılında dönemin Dışişleri Bakanı İsmail Cem’i protesto eden Bahar Kimyongür olması dikkati çekti.
Dün, Brüksel’deki Sofitel Hotel’in bir salonunda gerçekleşen toplantıya ellerinde çeşitli pankartlarla giren Kimyongür ve eşi Deniz Demirkapı, halen cezaevinde bulunan ve damak kanserine yakalanan Güler Zere’nin serbest bırakılmasını talep ettiler. Davutoğlu’nun konuşması sırasında aniden salona giren DHKP-C’liler, “Hasta tutsaklar katlediliyor, Güler Zere’ye özgürlük” diye bağırdılar. Davutoğlu ise konuşmasını keserek, “Güler Zere bizim çocuğumuz, sizin değil. Bütün Gülerler bizim çocuğumuz” dedi. Daha sonra görevliler iki protestocuyu salon dışına çıkardı. Salon dışında ve önünde herhangi bir güvenlik önleminin olmaması dikkat çekti.
Türkiye’nin Belçika Büyükelçisi Fuat Tanlay, Belçika makamlarını eleştirerek “Dostça yaptığımız uyarıların maalesef hiç dikkate alınmadığı görülüyor” dedi. Tanlay, birkaç ay önce Belçika’nın DHKP-C konusundaki “duyarsızlığını” eleştirmiş ve “İnşallah bir gün başlarına terör olayı gelir de o zaman durumu anlarlar” diye tepki göstermişti. Bahar Kimyongör, 2006’da 6 DHKP-C üyesi ile birlikte yargılanmış ve dört yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Ancak bu karar bir yıl sonra Yargıtay tarafından “adli bir hata” yapıldığı gerekçesiyle bozuldu ve yargı süreci bir kez daha başladı.

Almanlar sözünü tutar

DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu yaptığı konuşmada, AB Komisyonu’nun 14 Ekim’de yayımlayacağı ilerleme raporunun “reform çabalarını ve komşu ülkelere yönelik barış girişimlerini hakkınca takdir eden” bir rapor olmasını ümit ettiğini belirtti. Davutoğlu, “Almanlar disiplinli ve verdikleri sözün arkasında duran kişilerdir. Türkiye’nin AB’ye üyeliği konusunda da Almanya’nın daha önce verdiği kararlardan vazgeçmeyeceği ve bu konudaki sorumluluklarının bilincinde olacağından şüphe duymuyorum. Berlin’de yeni görev alacak olan Merkel Başbakanlığındaki hükümetin “ahde vefa” ilkesine bağlı kalacaktır” dedi.