Yine aspirin tedavisi...

Güncelleme Tarihi:

Yine aspirin tedavisi...
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 28, 1999 00:00

Haberin Devamı

Mimar Aykut Mutlu diyor ki: - Deprem sonrası çok konuşan oluyor; maalesef yüzde 95'i bilmeden konuşuyor. Yine büyük hatalar yapılıyor.

Ne gibi...

- Birisi geçici iskan, bir başkası ise daimi iskan diyor. Ama niye fay hattının geçtiği düz alanlarda yer gösteriliyor. Felaket, yine aspirinle çözümlenmek isteniyor.

Yapılması gereken ne?

- Deprem bölgesinde asıl sorun; çürük zeminlerde inşaat yapılması ve kontrol olmaması olarak ortaya çıktı. Böyle bir durum karşısında; geçici konut yapılacağına önce modern çadırlar kurulmalıdır, bundan sonra arsa üreterek konut yapılmasına başlamak gerekiyor. Geçici konut ile hızlı konut üretmek arasında bir fark yoktur. Aslında her şeyin bir anda yapılması lazımdır. Bunun için de koordinasyonu sağlayacak özel yetkilerle donatılmış bir kadronun bu işle görevlendirilmesi en doğru yoldur.

Yabancı firmalar konut yapmak istiyor.

- Çok yanlış olur. İsrail kim, Rusya, Hollanda kim. Biz inşaatta onlardan çok öndeyiz. Dışarıya teslim olmak iyi bir şey değil. Yabancı ortak getirilecekse, bizimkiler getirmelidir.

KAOS YAŞANIYOR

İSTANBUL İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Cemal Gökçe anlatıyor:

- Tam bir kaos yaşanıyor; enkazlar insanlık ve bilim dışı bir anlayışla kaldırılıyor.

İnşaat mühendisleri ne yapıyor?

- Bu işlerin omurgası sayılmalıdır. Ancak, Afet İşleri Genel Müdürlüğü kanalıyla üniversiteler devreye sokuluyor. Bu işin üstesinden sadece isminin önünde 'Prof.' ve 'Doç.' olanlarla gelineceği sanılıyor. Hasar tespiti inşaat mühendisisiz yapılamaz. Bölgeden savcılar, yargıçlar bize telefon edip, 'ne olur inşaat mühendisi' gönderin diyorlar.

Peki neden dışlanmak isteniyorsunuz?

- Bir bilsek... Aslında enkazı kaldırma işlemlerinde sorumluluk almak istiyoruz. İlerde, bu binaların bir kısmına takviye projeler yapılarak onarılacak, bir kısmı yıkılacak. Bu yoğunluk karşısında organize olmak gerekiyor. Ancak bazı güçler bizi dışlamak istiyor. Enkazı doğru şekilde kaldırmak, yeniden enkaz yaratmamak için örgütlenmeden başka çare yoktur.

Vatandaş ne yapsın?

AVCILAR'da bir vatandaş belediyeye gidiyor:

Evimde oturabilir miyim?

Belediye:

- Oturabilirsiniz.

Vatandaş güvenemiyor; Kaymakamlığa gidiyor.

Kaymakamlık:

- Bayındırlık Müdürlüğü'nden gelen uzmanların verdiği rapora göre, kolonlar yüzünden oturamazsınız.

Bu kez İTÜ'den bilirkişi getirmek istiyor; ancak 250 milyon lira isteniyor. Uzmanlar ‘‘Artçı depremler bitmeden karar verilemez’’ diyorlar.

Kafalar karışıyor; vatandaşın perişanlığı sürüyor.

Evlat edinmede güçlük çıkıyor

Çocuk Esirgeme Kurumu'na... Çocukları da olan birçok yurttaş, evlat edinmek istiyor. Çünkü bunların tramvadan çıkmaları için en sağlıklı ortam düzenli bir ev ortamı. Bazı aileler, ÇEK'e başvuruyorlar. Bunlardan Alp Hepkarabeli'ye verilen yanıt şöyle olmuş:

‘‘ÇEK'te bu tip yüzlerce çocuk olduğunu, fakat mevzuat dolayısıyla elleri, kollarının bağlı olduğunu gördük.

Özellikle ABD'de belli kıstaslar ile mali gücünü ve stabil bir aile yapısını kanıtlayabilen herkes evlat edinebilir. 1-2 çocuklu ailelerin bir- iki çocuk daha evlat edindiklerini bilirim. Bu iş o kadar yaygındır ki, hem aileler, hem çocuklar, hem de çocukların arkadaşları için doğal karşılanır.

Bizde ise prosedür bu işi özendirmediği bir yana, şu anda farkına vardığımız gibi bir takım engeller çıkartmakta ve imkánsıza yakın kılmakta.

Depremde ailelerini kaybetmiş çocuklar için yapabileceğimiz en iyi yardımın bu olduğunu düşünüyorum. Bu iş için şu anda müthiş bir arz ve aynı şekilde talep var. Deprem gazetelerin gündeminden düştüğü anda bu talep de azalmaya başlayacak.’’

Devlet Bakanı Hasan Gemici'ye bu konuda büyük görev düşüyor. Sorun bir kararname ile halledilebilir. Çözüm getirilmezse sorunlar ilerde karşımıza daha da büyüyerek gelecek.

Kızılay'ı zedelemeyelim

KIZILAY'ın ‘hantal’ durumuna tepki gösteren bir grup öğretmen; ‘‘Öğrencilerimize kara gün dostu diye tanıtıyor, pullar ve zarflarla para topluyorduk. Şimdi öğrencilerimizin yüzüne ne diyeceğiz, nasıl bakacağız?’’ diyorlar.

Ancak bunun dışında bir gerçeği de anlatanlar var:

‘‘Kızılay'ın, Türkiye'nin ilk sivil toplum örgütü olduğunu unutmayalım. Bize her zaman gerekli olduğunu bilelim. Dıştaki Kızılhaç'lara karşı yapılacak yardımlarda itibarımızı yitirmeyelim. Yapılacak tek şey var; sorumlu ve dürüst kişileri Kızılay'a üye yaptıralım; Kızılay'a yıllardır çöreklenmiş köhne siyasetçileri sandalyelerinden koparalım. Kızılay'ı yeniden masaya yatıralım, yeniden yapılandıralım.’’

Evet, her şeyi Kemal Demir'e odaklarsak ormanı göremeyiz.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!