Yılmaz Güney ölmeyebilirdi

Güncelleme Tarihi:

Yılmaz Güney ölmeyebilirdi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 01, 2001 00:00


Yener Süsoy
Haberin Devamı

Prof. Dr. Üstün Korugan, sıkıyönetimin Çirkin Kral'ı hastaneden apar topar hapishaneye götürdüğünü söyledi

Türkiye'nin en ünlü metabolizma hastalıkları ve diyabet uzmanı Prof. Dr. Üstün Korugan, Yılmaz Güney'i Cerrahpaşa'da tedavi edebilmek için çok çaba sarf ettiğini, ama dönemin sıkıyönetim komutanlığının çok baskı yaptığını söyledi. Prof. Korugan, Çirkin Kral'ın henüz mide filmi bile çekilmeden apar topar hapishaneye götürüldüğünü belirtti.

Mide filmleri çekilseydi bugün hayatta olabilirdi

-Yılmaz Güney'i Sağmalcılar'da ziyaret ettiğimde sindirim sisteminden rahatsız olduğunu, sürekli mide bulantısı olduğunu söyledi. Hapishane doktoruyla konuşup bir rapor yazdım ve hemen Cerrahpaşa'ya sevkini çıkardım. Biraz da nefes almasını istedim doğrusu, temiz bir yatak, hoş bir ortamda bakılarak. Tek kişilik bir oda hazırlattım, personel telaş içinde koşuşturuyor. Odamda çalışırken geldiğini haber verdiler, aşağıda karşılayıp odasına çıkardım. Kapıya jandarma erleri dikildi, başlarındaki astsubay ise bizimle odaya girdi. Ben astsubaya bir doktorun hastasıyla baş başa konuşması gerektiğini hatırlatıp dışarı çıkmasını istedim. Çıkmamakta diretince Yılmaz, ‘‘Ben kaçacak olsam bin kere kaçarım. Yakın bir dostum beni alıp buraya getirmiş, en azından onu mahçup düşürmem, müsterih ol’’ dedi. Astsubay ‘‘Yılmaz ağabeyciğim bizim size hürmetimiz vardır, ama emir böyle’’ deyip çıktı. Yılmaz'la baş başa kaldığımızda sadece sağlık sorunlarını konuştuk, bana hiç gelecekteki yurtdışına kaçma projesinden söz etmedi. Bir süre sonra beni sıkıyönetimden bir general

telefonla arayıp ‘‘Hocam böyle iş olmaz, onu koruyamazsınız’’ dedi. Ben de kendisine Yılmaz'ın gerçekten ciddi hasta olduğunu, midesinin detaylı filmlerini çektireceğimi söyledim. Keşke baktırabilme imkanım olsaydı, çünkü bir süre sonra sonra mide kanserinden vefat etti. Rahmetli Fikret Biyal hocam hiç tepki göstermedi ama, Prof. Dr. Nazif Bağrıaçık kıyametleri kopardı. ‘‘Böyle azılı bir komünisti kliniğimize nasıl alırsın, burasını karmakarışık edecek’’ dedi. Ben de eğer bir zarar gelirse bunun sorumlusunun ben olduğumu söylüyordum. O zamanki dekanımız Cem'i Demiroğlu, ‘‘Beni de sıkıyönetimden sıkıştırıyorlar, hastana bak ama uzatmadan kısa yoldan hallet’’ dedi. Sıkıyönetim öğleden sonra dekanlığa baskılarını iyice arttırdı ve Yılmaz o gece hapishaneye geri götürüldü. Bu, benim içimde bir ukdedir. O gün mide filmlerini çekebilmiş olsaydık, belki bugün hayatta olabilirdi.

Benden cerrah olmaz

Benden asla cerrah olmaz, doğru dürüst ayakkabılarımı bile bağlayamam.

Kitap okumak en büyük hobim, özellikle felsefeye çok düşkünüm. Kimi zaman da tiyatro oyunlarını okuyup kafamda oynarım.

Kütüphanemden kitap alınmasına çok kızarım. Alan kişi mutlaka o kitabın yerine bir not bırakmalı.

1971'de ihtisas sınavına girerken tansiyonum yükseldi. O günden beri bizim evde tek bir çimdik bile tuz kullanılmaz.

Cyrano de Bergerac'ı oynamayı çok isterdim

- Hukuk Fakültesi'nin ünlü kantininde bir gün otururken Gençlik Tiyatrosu'na oyuncular arandığını öğrendim. Çevre edinmek istiyorum, arkadaş arıyorum. Varlık Yayınları'nı sürekli okuduğum için tiyatro bilgim de fena değil. Hemen Eminönü Halkevi'ne koştum. İlk gördüğüm Güner Namlı oldu. Sonra Cüneyt Türel, Rana Cabbar, Savaş Yurttaş ve ötekiler. Daha sonra dramaturgluk yaptım, Güner Sümer'in ‘‘Yarın Cumartesi’’ni sergiledik Başar Sabuncu'yla. O sırada Oğuz Aral bir pandomim grubu kurmak için geldi, beni de ekibi seçti. Tiyatroyu 1967'de tıp adına bıraktım ama içimde iki ukde kaldı. Bir Cyrano de Bergerac'ı rolünü canlandırmayı isterdim, bir de Mücap Ofluoğlu'yla karşılıklı oynamayı.

Karalahana guatr yapıyor

- Guatrın yeni bir tedavisi yok, bin yıldır bildiğimiz iyot hálá kullanılıyor. Karadeniz'in ünlü kara lahanası vücutta iyotun kullanılmasını engelliyor, guatr yapıyor. Guatrın illa dışardan görünmesi şart değil, küçücük bir yumru elle ya da ultrasonla yakalanır. Bu yumrulara dikkat edilmesi lazım, bazen hayat kurtarıcı oluyor. Çünkü bu yumrular zamanla kanserleşebiliyor. Bugün artık hiçbir yumru için kanser olmaz diyemiyoruz. Bence ilaçla 8 ayda küçülmeyen yumru kesinlikle aldırılmalı. Guatr ameliyatı çok basit, apandisit ameliyatı gibi.

Diyabetlilere son müjde:

Bir duble rakı yararlı

- Diyabet hastalarına en son müjde alkol kullanımlarıyla ilgili geldi. Dünya literatüründen en son okuduğum bir araştırmaya göre kontrollü şeker hastalarına günde 30 gram, yani bir duble rakı veya iki kadeh şarabın yararlı olabileceği ifade ediliyor. Fruktozun tatlandırma gücü normal şekerden 2,5 kat fazla. Üzerinde light veya diyet yazılı tatlıların, çikolataların, helvaların zararı yok değil. Çünkü onların içinde yine kakao, yağ var.

Nabız sayınıza göre spor yapın

- Sporun her yaşta insana yararı elbette tartışılmaz. İnsan spor yaptıkça oksijen kullanma kapasitesi de artar. Ne sıklık ve sürede spora gereksinimiz olduğunun basit formülü var. En azından gün aşırı yemeklerden bir saat sonra ortalama 30 dakika aerobik egzersiz gerekli. Bunu yaparken nabız ölçümüz nabız sayımız olacak. Formül şöyle; 220 rakamından yaşınızı çıkarıp çıkan rakamı 0.7'yle çarpacaksınız. Ortaya çıkacak rakam sizin spor yaparken aşmamanız gereken nabız sayısınız olacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!