Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Ocak 31, 2004 21:43
Süheyla Erdoğan, Vizontele başarısının gizli kahramanı. Vizontele ve Vizontele Tuuba filmleri için kostüm danışmanlığı yaptı. Film setinde onlarca kişiye yemek pişirdi. Oyunculara şive dersleri verdi. Daha da önemlisi filmi var eden adamı, Yılmaz Erdoğan'ı doğurdu, besledi, büyüttü.
O tam anlamıyla kendini çocuklarına adamış bir anne. Üç oğlunu iyi okullarda okutmak için Ankara'ya yerleşmiş ve yıllarca kocasına hasret yaşamış. Süheyla ve Nazım Erdoğan çifti ektiklerini şimdilerde fazlasıyla biçiyorlar. İstanbul'da oğullarının başarılarını alkışlayarak ikinci baharlarını yaşıyorlar. BKM
Film'de gerçekleştirdiğimiz röportaja da birlikte geldiler. Röportaj esnasında Nazım Bey bizi baş başa bıraktı. Sohbet bittiğinde röportajın nasıl geçtiğini soranlara Süheyla Hanım büyük açıklıkla şöyle dedi: ‘‘Her şeyden konuştuk. Gülben'i de sordu. Çok sevdiğimi söyledim.’’ Yılmaz Erdoğan bir röportajında ‘‘Benim arkadaşlarım önce anneme tapar, sonra beni sever’’ demişti. Haklıymış. Süheyla Hanım gerçekten de tapılacak kadınmış.
Yılmaz, Mustafa ve Deniz Erdoğan gibi üç şahane oğul annesi olmanın dışında kimsiniz? - 1948 Hakkari doğumluyum. Ev hanımıyım. Üç çocuk annesiyim. Ve Nazım Erdoğan'ın karısıyım.
Nazım Erdoğan'la nasıl evlendiniz?- 18 yaşındaydım, görücü usulüyle evlendik. O dönemde başka türlüsü yoktu. Nazım'ın annesi beni bir düğünde görmüş beğenmiş. Babam dönemin belediye başkanıydı. Nazım'ın babası da emekli kaymakamdı. İki aile eş değerdi yani. Onlar birbirlerini beğendi, bize de evet demek düştü. Nişan takılana kadar onu hiç görmedim. Ama çok yakışıklı olduğu kulağıma geliyordu. O da benim çok güzel olduğumu duymuş. Ben Hakkari'nin gözdesiydim.
Bir lakabınız var mıydı? - Babamın ilk kızı olduğum için evdekiler bana 'Dadu' derlerdi. Hepimizin annesi, başımızın tacı manasında.
EVLENİR EVLENMEZ AŞIK OLDUK
Birbirinize aşık oldunuz mu? - Hem de nasıl. Biz evlenir evlenmez aşık olduk.
Milli Piyango’da büyük ikramiyenin çıkması gibi bir şeydi. Nişanlılık döneminde bile yüreğimiz gümbür gümbür çarpıyordu. Hálá öyleyiz. Asla ayrılmayız. Her yere birlikte gideriz.
Kayınvalidenizin sizi bir düğünde görüp beğendiğini ve isteyerek gelin aldığını söylüyorsunuz. Ama biz onun size Sürahi Hanım gibi davrandığını biliyoruz.
- Biraz öyleydi. O zamanki kayınvalidelerin hepsi öyleydi. Bu yüzden çok takmıyordum. Taksaydım çabuk yaşlanırdım. Aslında beni çok sever. Ama onunki garip bir sevgi. Ben asla kaynanalık yapmayacağım. Gelinlerim beni bir anne gibi, bir arkadaş gibi görsünler.
Türk basını Yılmaz'ın mı Mustafa'nın mı ağabey olduğu konusunda büyük bir anlaşmazlık yaşıyor. Tartışmalara birinci ağızdan nokta koymak için oğullarınızı büyükten küçüğe sıralar mısınız?- İlk çocuğum Mustafa. Mustafa ile Yılmaz'ın arası 2 yıl. Yılmaz ise Deniz'den 7 yaş büyük.
YILMAZ İLK AŞKINI 4 YAŞINDA YAŞADI
Nazım Bey'in mesleği nedir?- Biz evlendikten sonra üniversite sınavlarına girdi, kazandı. Erzurum'a gidip, eğitim enstitüsünü okudu. Ben Mustafa'ya hamileydim. O üniversite okurken kayınvalide ve kayınpederin yanında kalıyordum. Okul bitince öğretmen oldu. Sonra Beden Terbiyesi İl Müdürlüğü'ne geçti. Hakkari Milli Eğitim Müdürü oldu. O Hakkari'de görev yaparken biz Ankara'ya taşındık.
Yani siz de Ankara-Hakkari hattında az gidip gelmediniz. Bu ayrılık şart mıydı? - Gerekliydi. Çünkü çocukların iyi eğitim almalarını istiyorduk. Ankara'ya taşındığımız ilk günler biraz zorlandım. Çünkü Hakkari'nin dışına ilk kez çıkıyordum. Haftanın beş günü Yılmaz ile Mustafa'yı Aydınlıkevler'deki okula götürüp getiriyordum. Yaz tatillerine Hakkari'ye gidiyorduk. Ailemizin tüm fertleri bir tek o günlerde bir arada oluyordu. Hasreti bol bir evlilik bizimki. Gençlik heyecanlarımızı çocuklarımıza feda ettik. İyi ki de öyle yapmışız. Şimdi ektiğimi fazlasıyla biçiyoruz. Allah beni böyle evlatlara layık gördüğü için çok şanslıyım.
Oğullarınız size ne kadar benziyor? Yılmaz Erdoğan bir röportajında ben annemden ilham alırım demişti.- Doğru. Benden çok şey almış olabilirler. Yılmaz çok duygusal bir çocuk. 4 yaşındayken bile kendi kendine besteler yapıp, şarkılar söylerdi. İlkokula başlamadan önce okuma yazmayı çözmüştü. Birinci sınıftayken hocaları ikiye geçirmek istedi.
Yılmaz'ın 4 yaşındayken yazdığı şarkılar aşk şarkıları mıydı? - Tabii. O erken başladı bu işlere. Hiç boş gezmiyordu ki. Bana her şeyi anlatırdı. Mustafa halk oyunlarına meraklıydı. İkisi de sosyal yönden aktifti.
O yıllarda nasıl bir gelecek hayal ediyordunuz?- Benim içime doğmuştu. Yılmaz tiyatrocu olacağının sinyallerini küçük yaştan itibaren veriyordu. 5-6 yaşındayken sinemada kimi görse eve gelip taklidini yapardı. Ünlü olacağına inanıyordu. 'Anne göreceksin ben televizyona çıkacağım' derdi. O ne derse ben içimden 'olacak' diye tekrarlardım. Allah'ın sevgili kuluyum. İçimden ne geçirdiysem oldu.
İstanbul'a ne zaman taşındınız?
- Yılmaz İTÜ'yü kazandı. Ona ev tuttuk. Arada bir gelirdim. Evini temizlerdim,
yemek yapardım. İstanbul'u çok seviyordum. 10 yıl önce Yılmaz 'Anne bu böyle olmaz ben sana bir ev alacağım' dedi ve Göztepe'den bir ev aldı. Hálá orada kalıyoruz. Yazın da Antalya'da oturuyoruz.
Siz hayatınızı çocuklarınıza adamışsınız. Onlar nereye siz oraya...
- Annelikten emekli olunmaz ki. Hálá gururla yaparım.
Vizontele'nin setinde onlarca kişiye yemek pişirdiğiniz doğru mu?- Büyük bir zevkle yaptım. Kürt köftesi, Kaburga dolması, su böreği ve doğeba pişirdim. Doğeba bizim yörenin düğün yemeği. Buğday, et, küçük köfteler ve yoğurtla pişiriliyor. Üzerine tereyağ, nane, kekik ve kırmızı biber gezdiririz, nefis olur. Film çekilirken her sabah Yılmaz'ın yanına gider sorardım: 'Oğlum canın ne istiyor?' Ne söylediyse hemen koşup mutfağa pişirirdim.
TUBA'NIN, BERFİN'İN KIYAFETLERİNİ DİKTİM
Ayrıca Vizontele'de ve Vizontele Tuuba'da kostüm danışmanlığı yapmışsınız? Dikiş nakışa meraklı mısınız?
- Elim yatkındır. İlkokulu bitirdim ben. Bizim dönemde kızların okula gitmesi ayıptı. Okusaydım modacı olabilirdim. Mağaza vitrininde bir şey görürüm eve gelir aynısını dikerim. Bizim yörenin kıyafetlerini çok iyi biliyorum. Kostümcümüz Ayçın Tar günde 300 kişiyi giydiriyordu, ben sadece ona yardımcı oluyordum. Tuba'nın ve Berfin'in giydiği kıyafetleri kendim diktim. Benim düğünlerde falan giyindiğim yöresel kıyafetleri de filmde kullandık. Aslında ben de gala gecesine yerel bir kostümle gelmek istiyordum ama Nazım Bey çok rüküş duracağını söyledi.
Sakın Nazım Bey sizi kıskanmış olmasın?
- Olabilir.
Vizontele'de kendinize en yakın bulduğunuz karakter hangisi?- İclal'in rolü var ya, o benim işte. Kendimi onun yerine koyuyorum. Ben o durumdaydım. Sürekli yemek yapar, hizmet ederdim. İclal'i görünce kendi gençliğimi yaşıyorum. Sanki birileri o günleri kameraya almış gibi geliyor.
İclal Aydın'a çok yardımcı oldunuz o zaman?
- Oldum, olmam mı. Ben yöre şivesiyle konuşuyorum. Şivem çok işe yarıyordu. Herkes gelip şu kelimeyi bir söyle diyordu.
İstanbul'da neler yapıyorsunuz?
- Benim bütün zevkim oğullarımla beraber olmak. Bir gün Yılmaz'a, bir gün Mustafa'ya, bir gün Deniz'e gidiyorum. Sık sık Berfin'i görüyorum. 15 günde bir herkesi bir araya toplamaya çalışıyorum.
Kız çocuk özleminiz var mı?
- Var. Bu yüzden Hakkari'den bir tanıdığımızın kızı Saime bizimle kalıyor. Kız çocuk özlemimi onunla gideriyorum. Ailesi olduğu için nüfusuma geçirmedim. Ama isteseydi yapardık.
Hiç talepkár değilsiniz. 'Ben de Etiler'de oturayım. Benim evim de deniz görsün' gibi istekleriniz olmadı mı? - Ben böyle mutluyum. Yılmaz hep söyler: 'Anne senin en beğendiğim özelliğin mütevazılığın' der. Olsa da olur olmasa da olur. İyi yaşıyoruz, çok şükür.
4 yaşındayken bile aşık olduğunu size anlatan Yılmaz, hayatı boyunca bütün aşklarını sizle paylaştı mı? - Tabii. Yüreğinde bir şey tutamaz. Hayatına biri girdiğinde önce bana söyler.
Oğullarınızın özel yaşantısına müdahale eder misiniz?
- Onlar kötü bir şey yapmıyor ki niye müdahale edeyim.
OĞLUM SEVİYORSA BEN DE SEVERİM
Ben Gülben'i çok seviyorum. Çok iyi bir insan. Ayrıca benim oğlum onu seviyorsa ben de severim. Onlar birbirlerini seviyorlar. Ben Gülben'i önceden tanıyordum. Beğendiğim bir sanatçıydı. Sabah programını bayılarak izliyordum.
KEŞKE YILMAZ BOŞANMASAYDI
Yılmaz'ın karısından hiç ayrılmamasını isterdim. Sanem'le hálá görüşüyorum. Çok iyi bir kızdır. Birlikte tatil yaparız. Yılmaz'ın bileceği bir iş ama keşke hiç ayılmasalardı.