ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Kongre'de yaptığı konuşmada partisinin ve Türkiye'nin değişmesi gerektiğini söyledi.ANAP Genel Başkanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, kongre salonunda, Türkiye'nin bugünkü durumundan memnun olan bir tek kişi olduğunu sanmadığını söyleyerek "eğer varsa, bu kişinin Anavatanlı olduğundan şüphe ederim" dedi.Yılmaz, Türkiye'nin, bu duruma kendileri yüzünden gelmediğini ifade ederek, "Sızlanmayı bir kenera bırakmalıyız. Geleceği kurtarmaka için ne yapmamız gerekiyorsa ona bakmalıyız. Sızlanmak ve dövünmek çaresizlerin işidir. Oysa millet bizden çare bekliyor. ANAP dizlerini dövenlerin partisi değildir. ANAP zor zamanda ne yapılması gerekiyorsa onu yapanların partisidir" diye konuştu. Yılmaz, kongrenin açılışını yapmak üzere, "Başbakan Mesut" sloganları eşliğinde kürsüye geldi. "Türkiye'de memnun olan bir tek kişi varsa, bu kişinin Anavatanlı olduğundan şüphe ederim"Tezahürat nedeniyle konuşmaya başlamak için bir süre bekleyen Yılmaz'ın, konuşması, kürsüde, sağır ve dilsizler için görevli bir bayan tarafından işaret diline çevrildi. "Ankara'daki kongre salonumuzdan, Edirne'den Hakkari'ye, Samsun'dan Hatay'a kadar tüm Türkiye'ye selam, muhabbet ve saygılarımı sunuyorum'' diyerek konuşmasına başlayan Yılmaz,
Atatürk ve ANAP'ın Kurucu Genel Başkanı Turgut Özal'ı, rahmet, minnet ve şükranla andığını söyledi. ANAP'ın kongresiyle, Türk siyasetinde birkaç ilkin birden gerçekleştirildiğini belirten Yılmaz, "Herşeyden önce sizler, yepyeni bir sistemle seçildiniz. Parti olarak
seçim sandığı esasına göre yeni bir örgütlenme modelini gerçekleştirdik. Üyelerini sandık esasına göre belirleyen Türkiye'nin ilk partisiyiz" diye konuştu. Yılmaz, bunun, demokrasi tarihinde ilk kez gerçekleştirilen, demokrasiyi ve katılımı tabana yayan büyük bir proje olduğunu kaydederek, salonda bulunanlara şöyle seslendi: "Türkiye'nin toplam 208 bin seçim sandığından her birisinde kayıtlı üyemiz var. Yani sizleri, nerede ikamet ettiği, hangi partiye üye olduğu bile belli olmayan kilişeler seçmedi. Sizleri her şeye rağmen Anavatan diyen, boş hülyalararın peşinde koşmayan, ne varsa gene benim partimde var diyen partililer seçti. Sizler gerçek üyelerinseçtiği gerçek delegelersiniz. Sizler Anavatan'ı tutup tekrar ayağa kaldıracak olan kişilersiniz. Partimizin ve ülkemizin geleceğe giden aydınlık yolunu açacak olan sizlersiniz. Bu görevi layıkıyla yapacağınıza olan inancım tamdır. Bu inançla, tam 10 yıldır onurla taşıdığım genel başkanlık sıfatımı sizlere teslim ediyorum."  'GERÇEKLERE SIRT ÇEVİRMENİN ZAMANI DEĞİL'Yılmaz, kongrede ikinci bir yenilik daha yaşandığını, bugün, sadece parti yönetimi organlarının seçilmeyeceğini, ülke sorunlarını konuşmak, geleceğe ilişkin düşünceleri, önerileri, projeleri tartışmak için toplandıklarını belirtti. "Bugün partimizin ve ülkemizin içinde bulunduğu koşulları olanca açıklığıyla görmenin ve söylemenin zamanıdır"Türkiye'nin ve Türk siyasetinin içinde bulunduğu durum nedeniyle bütün kamuoyunun dikkatinin, üzerlerine çevrildiğini anlatan Yılmaz, ''Bugün, tüm gerçeklerin olanca çıplaklığıyla söyleneceği gündür. Partimizin ve ülkemizin içinde bulunduğu koşulları olanca açıklığıyla görmenin ve söylemenin zamanıdır. Korkuyla durumu gizlemenin ve gerçeklere sırt çevirmenin zamanı değildir'' dedi.  'MEMNUN OLAN VARSA ŞÜPHE EDERİM'İyi olan ne varsa hepsini söylemeleri, kötü giden şeyleri de saklamamaları gerektiğini ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti: "Şimdi açıkça söylüyorum: Kimin söyleyecek sözü varsa, burada gelip söylemelidir. Tabii söylenecek her sözün karşılığı vardır. O da buradan söylenecektir. Ama burada konuşacak hiçbir arkadaşım aynı siyasi ailenin fertleri olduğumuzu, aynı siyasi kaderi paylaştığımızı unutmamalıdır. Bu salonda, Türkiye'nin bugünkü durumundan memnun olan bir tek kişi olduğunu sanmıyorum. Eğer varsa, onun gerçekten Anavatanlı olduğundan şüphe ederim. Türkiye bu duruma bizim yüzümüzden gelmedi. Tersine Türkiye bizim uyarılarımıza rağmen geldi. Üstelik geçmişte bizim hükümetimizde yapılanlar olmasaydı Türkiye'nin bugüne kadar dayanması da mümkün olmazdı. Ama buna buna rağmen sızlanmayı bir kenara bırakmalıyız. Geleceği kurtarmak için ne yapmamız gerekiyorsa ona bakmalıyız. Sızlanmak ve dövünmek çaresizlerin işidir. Oysa millet bizden çare bekliyor. ANAP dizlerini dövenlerin partisi değildir. ANAP zor zaman da ne yapılması gerekiyorsa onu yapanların partisidir." 'MUHALEFET GÖREVİ KUTSALDIR'Bugün ekonomiden sağlığa, eğitimden, mahalli idarelere kadar Türkiye'de her alanın tıkandığını, özgürlük alanının daraldığını, hak ihlallerinin arttığını kaydeden Yılmaz, gün geçtikçe ağırlaşan şartların vatandaşın belini büktüğünü, karamsarlığın arttığını söyledi. Türk insanının, bugün umudunu kestiğini, vatandaşı ayakta tutan tek şeyin, geleceğe ilişkin beklentileri olduğunu vurgulayan Yılmaz, ''Özlem ve hasretle andığı, geçmiş ANAP iktidarları dönemindeki değişim benzerlerinin yeniden yaşanabileceğine ilişkin umutlarıdır'' diye konuştu. "7. Büyük Olağan kongremizle, sıfır kilometrede yepyeni ve tastamam bir altyapıyla giriyoruz"Mesut Yılmaz, ANAP'ın, milletin umutlarını gerçekleştirmeye, ANAP iktidarları döneminde gerçekleşen değişime olan özlem ve hasretleri dindirmeye talip olduğunu anlattı. Yılmaz, şunları kaydetti: "Son 10 yılda yaşadığımız binbir tecrübeden sonra geldiğimiz nokta şudur: Muhalefet görevi kutsal olmakla birlikte, sahibine icraat yapmanın iç huzurunu ve mutluluğunu vermemektedir. İktidarın bir parçası olmak, olsa olsa günü kurtarma yolunda yürümektir. İktidarın tek sahibi olmak ise günün ötesine geçip, geleceğin dünyasını kurmaktır. Geleceği kurmak için çalışmayanların günü bile kurtarması şühpelidir. Onun için bu tespitten hareketle de, 18 Nisan seçimlerinin hemen ardından hummmalı bir çalışmaya başladık. Hedefimiz önce Anavatan'ı iktidar yoluna sokmak, sonra da ülkemize çekidüzen vermekti...Aradan 28 ay geçti... Hazırlıklarımızı büyük oranda tamamladık. 4 Ağustos kongremizle şimdi harekete geçiyoruz. Yeni bir aşamaya getirdiğimiz çalışmamızı 28 ay sonra kamuoyunun önüne taşıyoruz. Sloganımız, gerçekleştirmeye çalıştığımız işin de ülkemizin kurtuluşunun da formülüdür. 'Yepyeni bir gelecek, yine ANAP'la gelecek.'' Yılmaz, partisinin faaliyetlerini anlatarak, ''7. Büyük Olağan kongremizle, sıfır kilometrede yepyeni ve tastamam bir altyapıyla giriyoruz'' dedi. Yılmaz, Türk toplumunun bugün öne çıkan tüm beklentilerine en iyi cevap verecek partinin ANAP olduğunu söyledi. Yılmaz, partisinin 7. Olağan Büyük Kongresi'nde yaptığı konuşmada,son seçimlerden sonra çok sayıda sosyal ve siyasal araştırmalar yaptırdıklarını belirterek, bu tespitlerini Kongre katılımcıları ile paylaşmak istediğini ifade etti. "...Demokrasi talebi, insan haklarına duyarlılığı, artık soyut kavramlar olmaktan çıktı, ekmek ve güvenlik gibi temel ihtiyaçlar haline geldi" Milletin büyük bir değişim arzusu taşıdığını, insanların büyük çoğunluğunun bu değişimin en sağlıklı biçimde AB üyeliğiyle olacağına inandığını dile getiren Yılmaz, toplumun artan demokrasi talebi, insan haklarına duyarlılığının, artık soyut kavramlar olmaktan çıktığını, ekmek ve güvenlik gibi temel ihtiyaçlar haline geldiğini söyledi. Yılmaz, milletin kısır çekişmelerden bıktığını, geleceğinden emin olmanın arayışı içine girdiğini ve gelecek beklentisinin son derece yükseldiğini anlatarak, milletin din ve milliyetçilik konusunda daha ılımlı bir çizgi geliştirdiğini, milliyetçi ve muhafazakar değerlerin ortadan kalkmadığını, ancak büyük bir değişime uğradığına dikkati çekti. "Türk modernleşmesi" denilebilecek bir olguyla ve kendi değerlerinden kopmadan batıyla bütünleşme talebiyle karşı karşıya olunduğunu belirten Yılmaz, şöyle konuştu: "Türk olmak için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayı yeterli görenlerin yüksek oranı, milliyetçiliğin de dönüştüğünü göstermektidr.Bu sosyal gelişmelerin siyasi sonuçlarının da olması kaçınılmazdır. Enbasit sonuç, din ve milliyetçiliğin aşırı uçların tasallutundan kurtulmasıdır. Türk modernleşmesinin taşıyıcısının kadınlarımız olduğu, yapılan tüm araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Kadınlarımız, erkeklerimizden daha fazla özgüvene sahipler. Kendilerini hiçbir Avrupalı'dan aşağı görmüyorlar. Gelecek nesillerimizin iyi yetişeceklerinden emin olabiliriz. En sevindirici husus da kadın seçmenlerden daha çok oy aldığımızdır."    TOPLUMSAL DEĞİŞİM PROJESİ   Yılmaz, Türk toplumunun bugün öne çıkan tüm beklentilerine en iyi cevap verecek partinin ANAP olduğunu belirterek, "Değişim talebine eniyi biz cevap verebiliriz. Çünkü Türkiye'de demokrasiye geçildikten sonra toplumsal değişim programını hayata geçirmiş tek partiyiz. Demokrasi ve özgürlük talebine en iyi biz cevap verebiliriz. Çünkü Türk siyasetine hoşgörü ve uzlaşmayı biz getirdik'' diye konuştu. "Kadınlarımız, erkeklerimizden daha fazla özgüvene sahipler"Türk siyasetine vizyon kavramının da ANAP ile girdiğini, ülkeyi yönetenlerin sadece bugünkü nesillere karşı değil, gelecek nesillere karşı da sorumlulukları bulunduğunu hatırlatan Yılmaz, bu nedenle siyasette günübirlik işlerle uğraşılamayacağını, günü kurtarmakla yetinilemeyeceğini, gelecekteki hedefleri de bugünden belirlemek ve buna ulaşmak için çalışmak gereğini vurguladı. Mesut Yılmaz, tespitleri ışığında parti olarak politikalarını yeniden gözden geçirdiklerini ve yeni açılımlara yöneldiklerini ifade ederek, sonuçta ANAP'ın demokrat, özgürlükçü, sivil, girişimci esaslarüzerine kurulu felsefesini gelecek yönetimi anlayışıyla birleştirerek Türk insanının beklentisi ve partinin ihtiyacı olan heyacan ve vizyonuyakalayabileceklerine inancını dile getirdi. Geleceğe hazırlanma çalışmalarının kongre ile tamamlanacağına işaret eden Yılmaz, bu aşamada, sağlam altyapının üzerinde çalışacak programımızı halkımızla bütünleştirecek güçlü, çalışkan, bilgili, tecrübeli, inançlı, kararlı, uyumlu bir yönetim kadrosunun işbaşına getirileceğini söyledi. 'YENİ BİR HAREKETE İHTİYAC YOK'"Bundan sonraki aşama, sahaya inme aşamasıdır" diyen Yılmaz, sahada koşmaya takatı olmayanlara, koşanlara yük ve engel olanlara ihtiyaçları olmadığını bildirdi.  "Türkiye'nin dış borcunu 1991 yılında 50 milyar dolardan 80 milyar dolara yükseltenler yıllarca ülkeye bir tek baraj yapmadılar"Yılmaz, şöyle devam etti: "ANAP yönetiminde artık çalışmayana, partinin yükünü taşımayana yer yok. Partimizin kendisine ağırlık olacak isimlere değil, partimizin ağırlığını ve sorumluluğunu taşıyacak isimlere ihtiyaç var.Açık seçik söylüyorum; onun gönlü kırılmasın, bunun hatırı kalmasın dönemi ANAP'ta bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Gayret edip çalışanlara ise bütün kapılar sonuna kadar açıktır. ANAP, 1983 felsefesi doğrultusunda geliştirdiği yeni politikalarına uygun bir vitrine ve bu politikaları hayata geçirmek için canla başla çalışan yeni bir ekibe sahip olacaktır." Yılmaz, ortak amaçları gerçekleştirmek için gayretli, fedakarlıklara katlanmaya istekli, partiye yönelik haksızlıklara kendini kaptıracak kadar tepkili, zor zamanlarda birbirine kenetli yepyeni bir ekibe ihtiyacı dile getirerek, böyle bir disiplin olmadan partide hiçbir gelişme olmasının ve yönetimin başarısının mümkün olmadığını kaydetti. Yöneldikleri hedeflerin birbirlerine sıksıkı bağlanmayı gerektirdiğini vurgulayan Yılmaz, kendisini ve Türkiye'yi toparlayacak partinin ANAP olduğunu kaydetti. Bugün içinde bulunulan durumu doğru okumak için 10 yıl öncesine dönülmesi gereğine dikkati çeken Yılmaz, yükselen ekonomisi, gelişen teknolojisi ve laik sistemiyle Türkiye'nin Kafkasya ve Orta Asya Cumhuriyetleri için model ülke olduğunu, ancak ilk bakışta ekonomik gibi görünen krizin ardında aslında belli bir siyaset anlayışının yattığını savundu. 1991 yılında 3 aylık bir Hükümet olarak erken seçim kararı almalarının nedeninin ekonomide köklü tedbirler alınması ihtiyacı olarak değerlendiren Yılmaz, bunların 1 yıl içinde seçime gidecek bir hükümetle yapılmasının mümkün olamayacığını bildirdi.  Yılmaz, 1991 yılında yönetimi devrettiklerinde Türkiye'de kamu bankalarının görev zararı alacakları diye bir şeyin olmadığını, sosyalgüvenlik kurumlarının açıklarının bulunmadığını belirterek, ''Türkiye'nin dış borcunu 1991 yılında 50 milyar dolardan 80 milyar dolara yükseltenler yıllarca ülkeye bir tek baraj yapmadılar'' dedi. "TÜRKİYE 10 YILDIR PATİNAJ YAPIYOR"   Türkiye'nin 10 yıldan beri koalisyonlarla yönetilmediğini hatırlatan Yılmaz, bu süre içinde tüm ekonomik göstergelirin olumsuz olduğunu ve kısacası, Türkiye'nin 10 yıldan beri patinaj yaptığını ileri sürdü. Yaşanılan bölücü terörle mücadelede uğranılan doğal afetlerin de ağır ekonomik maliyeti olduğunu, ancak bunların hiçbirinin tahribatının mücadele ettikleri siyasi zihniyetin tahribatıkadar büyük olmadığına işaret eden Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün aldığımız tedbirlerin, aslında bundan 10 yıl önce alınması gerekiyordu. Aradan geçen zaman, bizim ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koydu. Ama ne varki o zaman ilaçla şifa bulacak olan Türkiye ekonomisi, bugün ameliyat masasındadır. Ekonomik krizlerin "yeni oluşumun yeni macera demek olduğununun bilmesi gerekir, Türkiye'nin ise yeni bir maceraya tahammülü yok"milletimizeçok ağır ekonomik ve siyasi maliyeti oldu. İşsizlik daha da arttı. Binlerce ailenin uzun yıllar biriktirdiği tasarrufları yok oldu. İş yerleri kapandı. Gelir dağılımı daha da bozuldu. Bunlardan daha da önemlisi, halkımızın kendisine, ülkesine ve siyasete olan güveni sarsıldı. Milletimiz, hem kızgınlıkla hem de yeni bir umutla her seçimde bir başka partiye yöneldi. Her denemesi ise hüsranla sonuçlandı. Hep hüsran ve pişmanlık... Bu 3 seçimdir tekrarlanıyor. Olan ülkeye oldu."Yılmaz, bölücü terörün doğurduğu hassasiyetler üzerine yapılan istismara, din istismarının da eklendiğini belirterek, ''Yeni düşmanlıklar doğdu, mevcutlar arttı'' dedi. Yılmaz, partisinin 7. Olağan Kongresi'nde yaptığı açılış konuşmasında siyasetteki yeni oluşumlarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Herkesin, ''yeni oluşumun yeni macera demek olduğunu'' bilmesi gerektiğini ifade eden Yılmaz, Türkiye'nin ise yeni bir maceraya tahammülünün olmadığını kaydetti. Bir gerçeği artık milletçe görmek gerektiğini belirten Yılmaz, son 10 yıldır toplumun akıl değil, duygularla yönetildiğini söyledi. Yılmaz, "Hem de bütünüyle olumsuz duygular. Öfke, düşmanlık, nefret, kıskançlık... Akıl ve sağduyu çoktan rafa kalktı. Gelecek perspektifi ise tamamen unutuldu" diye konuştu. "Hiçbir kutsal değeri istismar etmedik, hiçbir hayali vaatte bulunmadık"Yılmaz, siyaseti sağduyuyla tanıştıranın ANAP olduğunu, iktidar dönemlerinde popülizme "yüz vermediklerini" söyledi. Memleket hayrına olan bu tavırlarının kendilerine siyasi kazanç sağladığını dile getiren Yılmaz, ancak toplumun aşırı uçlara doğru savrulmaya başlaması nedeniyle duyguların hakimiyetinin geri geldiğini kaydetti.  'HİÇBİR HAYALİ VAATTE BULUNMADIK'Bölücü terörün doğurduğu hassasiyetler üzerinden yapılan istismara, din istismarının da eklendiğini ifade eden ANAP Lideri, ''Yeni düşmanlıklar doğdu, mevcutlar arttı. Bizler, bu dönem boyunca herkesi akıl ve sağduyu çizgisine çağırdık. Hiçbir kutsal değeri istismar etmedik, hiçbir hayali vaatte bulunmadık'' dedi. Türk siyasetinin son 10 yılda aklın hakimiyeti yerine duyguların esaretine düştüğünü belirten Yılmaz, şunları söyledi: "Bugün milletimize çekinmeden söylememiz gereken şeyler var; artık bu macera arayışına son verilmelidir. Duyguların hakimiyeti bitmeli, aklıselime geri dönülmelidir. Gelecek yönetimi anlayışı hakim olmalıdır. İşte, o zaman siyasetteki karmaşa ve dağınıklık sona erecektir, Türkiye'nin önü açılacaktır. Milletimizin hissiyatı ile barışmamız için yapmamız gereken şeylerden birisi, yolsuzluk iddia ve ithamlarını son derece ciddiye almak olmalıdır. Halkımız, yolsuzluklarla ilgili doğru veya yanlış söylenen herşeye inanır hale gelmiştir. Ekonomik krizle birlikte varolan veya olmayan yolsuzluklar kötüye gidişin tek nedeni olarak görülmeye başlanmıştır. Yolsuzluklarla ilgili bizim üzerimize haksız olarak geliniyor savunması yetmez. Partiyönetimi olarak bize düşen görevler var. Hiçbir yolsuzluğa göz "Siyasetteki en ucuz kahramanlık rolünün hırsız-polis oyunundaki kahraman polis rolü olduğunu zannedip buna soyunanlar olmadı mı?"yummamak, görmezden gelmemek... Yolsuzluklarla mücadele çok boyutlu veson derece dikkatle yapılması gereken hassas bir mücadeledir. Bu mücadelede amaç yolsuzlukları önlemek ve yapanları cezalandırmaksa konu medya ve siyaset malzemesi olmaktan çıkarılmalıdır. Konu, devletin ve hukukun ciddiliği içinde alınmalıdır. Yolsuzluklarla mücadele edeyim derken başkalarının farklıamaçlarına hizmet edip etmediğini herkes gözetmek durumundadır."SİYASETTEKİ UCUZ KAHRAMANLIK ROLÜBu konuda bazı örnekler vermek istediğini ifade eden Yılmaz, ''Yolsuzlukla mücadele diye dernek kuranların tescilli yolsuzlara ödül vermeye kalktığına tanık olmadık mı?'' diye sordu. Siyasetle birilerine yer açma ameliyesinin en büyük motorunun bütün siyasi partileri kirli gösterme faaliyeti olduğunu bilmeyenin kalmadığını dile getiren Yılmaz, ''Siyasetteki en ucuz kahramanlık rolünün hırsız-polis oyunundaki kahraman polis rolü olduğunu zannedip buna soyunanlar olmadı mı? Ekonomimizi batırmada, yolsuzluk iddialarını ve gösterişli operasyonları her gün manşetlere ve ekranlara taşınmasının rolü olmadı mı?'' sorularını yöneltti. Yılmaz, yolsuzlukların ciddi şekilde kurutulmaması halinde bunun siyasetin değil devletin de yumuşak karnı olmaya devam edeceğini vurgulayarak, hayatlarında hiçbir başarı göstermeyenlerin başkalarını küçültmek ve karalamakla kendilerini üstte göstermeye çalışacağını söyledi. ANAP'ın maruz kaldığı iftiraların yakın bir gelecekte ortaya çıkacağını belirten Yılmaz, ancak korkusunun iş işten geçmesi olduğunu kaydetti. Bundan böyle bu iftiralara karşı anında tepki vermeleri gerektiğini anlatan Yılmaz, ''Unutmayalım ki, (çamur at, izi kalsın) sözü, sadece bizim dilimizdeki bir sözdür'' diye konuştu.    'TARİH BİZE ÖĞRETTİ Kİ'   Dünya şartlarının çok değiştiğini, nasıl bir dünyada yaşandığının kavranmasının yeterli olmadığını kaydeden Yılmaz, dünyanın hangi yöne gittiğini, Türk halkını nasıl bir geleceğin beklediğini de bilmek zorunda bulunduklarını belirtti. Geleceğe sahip çıkıp, onu bizzat yönetmek zorunda olduklarını ifade eden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarih bize öğretti ki; kendi geleceklerini yönetemeyen milletler, rüzgarın önündeki yaprak gibi oradan oraya savrulurlar. Selin önündeki kütük gibi sel nereye giderse onlar da oraya giderler. Olayların akışına kapılırsak, başkaları tarafından oluşturulacak bir geleceğe sürüklenme tehlikesi içerisinde olduğumuzu bilmeliyiz. Eğer müdahale etmezsek ülkemize biçilen gelecek, başkalarının biçtiği bir gelecek olacaktır. Şu soruları cevaplandırmak zorundayız: Ülkemizin bugününü belirleyen değişimlerin ne kadarı bizim, ne kadarı başkalarının denetiminde gerçekleşmiştir? Bugün ise geleceğimizi belirleyen değişimler kimin denetimindedir? Millet olarak stratejik önemimizin arkasına sığınıyoruz. Büyük güçler nasıl olsa Türkiye'nin ekonomik olarak batmasına, etnik olarak bölünmesine, savunmasının çökmesine izin vermezler, yoksa dünyanın bütün dengeleri bozulur mantığıyla hareket ediyoruz. Ama, Osmanlı'nın akıbetini unutmayalım. Aynı anlayışla hareket etmek, aynı akıbete yol açacaktır. Türkiye, kendini olayların akışına bırakan bir ülke olamaz. Türkiye, kendi kaderini başkalarının eline debırakamaz. Türkiye, gelecek yönetimi kavramını ve anlayışını öğrenmek ve uygulamak durumundadır. Bu topraklarda insanımızın mutlu, devletimizin daim olması için Türkiye, hedeflerine ulaşabilecek bir anlayış ve kararlılıkla yönetilmelidir. Ülkemizin gidişatındaki rastgeleliğe karşı siyaset, irade ortaya koymak ve bunu değiştirmek için çaba göstermek zorundadır.""ANAP TÜRKİYE'NİN EN DEMOKRATİK PARTİSİ"Yılmaz, ANAP'ın Türkiye'nin en demokrat partisi olduğunu belirterek, ''ANAP, o kadar demokrat bir partidir ki; ABD'den teşrif etmediği için Meclis Başkanlığı'nı kaybettiği arkadaşını bile genel başkan adayı olarak bağrına basar'' dedi. Yılmaz, ''Yarınki seçimleri umduğum gibi yaparsanız, ANAP'ın kaderinin önümüzdeki aylarda değiştiğini göreceğiz'' diye konuştu. Yılmaz, genel başkan adaylarının konuşmasının ardından söz alarak,eleştirileri yanıtladı. Konuşan 4 genel başkan adayını dikkatle dinlediğini belirten Yılmaz, konuşmalardan hem memnun olduğunu hem de üzüldüğünü ifade etti. Yılmaz, ''Memnun olduğum husus, bu kongre bütünTürkiye'ye bir kez daha göstermiştir ki, ANAP Türkiye'nin en demokratik partisidir'' dedi. Genel başkan adaylarının hiçbir kısıtlamaya uğramadan görüşlerini dile getirdiğini kaydeden Yılmaz, ''Burada görüşlerini serbestçe, mertçe dile getiren arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Ama buraya sizi tahrik etmek için provokatör olarak çıkan bir arkadaşıma eseflerimi sunuyorum. ANAP, o kadar demokrat bir partidir ki, ABD'den teşrif etmediği için Meclis Başkanlığı'nı kaybettiği arkadaşını bile Genel Başkan adayı olarak bağrına basar'' diye konuştu.   Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bir partide işleri kötüye gitmeye başlarsa, o partide herkesin genel başkanlığa soyunması mı gerekiyor. Bir partide genel başkan olmadan da yapılacak hizmet yok mu? Rakiplerimizin ağzıyla konuşmak, partiye kötülük değil mi? Burada, size sık sık dile getirilen, günlerdir gazetelerde sayfa sayfa yazılan bir hususa açıklık getireceğim; Kamuoyu araştırmalarına göre bugün Türkiye'de hiçbir partinin yüzde 10'u aşamadığını söyleyen benim. Bizim araştırmamızda da böyle çıkıyor. Ama arkadaşların gözden kaçırdıkları ya da bilinçli olarak sakladıkları husus şudur; burada tercih belirtenler sadece yüzde 40'tır. Bunu, parlamentodaki 5 partiyeveya Türkiye'deki 37 partiye böldüğünüzde hiçbir parti yüzde 10'u geçemiyor. (Türkiye'deki partilerin hiçbirisi anketlere göre barajı geçemiyor) demek ayrı bir şeydir, (ANAP barajda kalacak, ANAP mevta olacak) demek ayrı bir şeydir. ANAP'ın ölüsü de dirisi de Türkiye'dekibütün barajları aşar.'' Yılmaz, ANAP'ın bugünkü durumundan memnun olmadığını söyleyenin kendisi olduğunu kaydederek, kongrede bu durumdan çıkmanın yollarını aramak gerektiğini, el ele bu yolları araştırmalarını istediğini vurguladı. Yılmaz, Kayalar'a yönelik eleştirilerini ise şöyle dile getirdi: ''Sayın Kayalar arkadaşımla Meclis'te de birlikte çalıştık, hükümete birlikte görev yaptığım, sevdiğim bir arkadaşımdır. Burada iddialı birsöz söyledi; (Genel Başkan olursam, ANAP Türkiye'de birinci olacak) dedi. Her iddianın bir karinesi olmalı. Sayın Kayalar, 18 yıldır milletvekilisin, 2 defa bakanlık yaptın, Yozgat'ta ANAP niye 6. parti?Türkiye'de partiyi birinci yapacaksanız, önce kendi evinizde birinci yapacaksınız.''     ''MUCİZE YARATACAĞIM DEMEDİM''     Mesut Yılmaz, polemik yapmak amacında olmadığını, ancak delegelerin önemli ve doğru karar vereceğine inancını dile getirerek, kendisinin hiçbir kongrede, ''ben size mucize yaratacağım'' demediğinikaydetti. Yılmaz, ''Ben size diyorum ki; bana göre insanlık tarihinin en önemli buluşu, ne atom bombasıdır ne de gen teknolojisidir; ekip çalışmasıdır, takım çalışmasıdır. (ANAP'ı ayağa kaldırmak için bana ekip verin) diyorum. Bugünkü arkadaşlarımın hepsinden memnun olmadığımı söylemiyorum. Geçen kongrede seçtiğimiz MKYK üyesi arkadaşlarım vefakarca ve fedakarca hizmet verdi. ANAP'ın zor zamanınıbenimle beraber göğüslediler'' diye konuştu. Yılmaz, Dinçerler'in konuşmasında söylediklerine de atıfta bulunarak, şunları kaydetti: ''Bir husus, kendisinin söylediği gibi değil. Eğer bu partinin eski bir bakanı, MKYK üyesi çıkıp televizyona benim söylediklerimin aksini söylerse, benim milleti ikna etmem zorlaşır. Eğer MKYK'dan çıkıp da gazetecilere yalan yanlış
haberler yazdırıyorlarsa, ANAP'ı ayaÄŸa kaldırmak güçleÅŸir.''       ''ANAP VE TÃœRKÄ°YE'NÄ°N GELECEĞİNÄ° DEĞİŞTÄ°RMEK...''     Mesut Yılmaz, delegelere seslenirken, ''EÄŸer burada konuÅŸan 4 adaydan birini benden daha layık görüyorsanız, ona oy vereceksiniz. Ona benim de saygım olur. EÄŸer bana oy vereceksiniz, bir daha söylüyorum; seçim bu akÅŸam bitmeyecek, yarın devam edecek. Yarın MKYK'da da bu parti için bu fedakarlıklara katlanmaya hazır arkadaÅŸları bana vermenizi istiyorum. Onları seçmenizi istiyorum. Ben sizlere ancak o halde ANAP'ın ve Türkiye'nin geleceÄŸini deÄŸiÅŸtirmeyi taahhüt ediyorum'' dedi. Yılmaz, hiçbir zaman ''ANAP ÅŸu veya bu oyu alırsa bir daha huzurunuza gelmem'' demediÄŸini, ''TeÅŸkilatlarla genel merkez arasında haklı bir yakınma bulunduÄŸunu'' kaydederek, ''EÄŸer bunu gideremezsem, bir daha aday olmam'' dedi. Yılmaz, partinin Türkiye'nin en iyi bilgisayar haberleÅŸme ağını kurduklarını, teÅŸkilatlar ile genel merkezle haberleÅŸmesinde bir sıkıntı olmadığını belirtti. Yılmaz, konuÅŸmasını şöyle tamamladı: ''Önümüzde, geride bıraktığımızdan daha güç bir dönem var. Zor ÅŸartlarda siyaset yapacağız. Bu zor ÅŸartlarda siyaset yaparken, çeÅŸitli partilerde hüsrana uÄŸrayıp yeni arayışların peÅŸine gidilmek istenirken, medyada birtakım köşe yazarları bizim için olur olmaz iftiralar atarlarken, ANAP bunca haksızlığa uÄŸrarken; hiç olmazsa benim yanıma MKYK'ya yüzde 100 güvendiÄŸiniz arkadaÅŸları seçin. Yarınkiseçimleri umduÄŸum gibi yaparsanız, ANAP'ın kaderinin önümüzdeki aylarda deÄŸiÅŸtiÄŸini göreceÄŸiz. En doÄŸru tercihi yapmazsanız, korkarım ki benim partiyi yukarı taşımak için bütün gayretime raÄŸmen, paçalarıma yapışanların gayreti daha ağır basacak. ANAP'ı istediÄŸimiz seviyeye getiremeyiz. Ama karar sizindir. Ne karar verirseniz, boynum kıldan incedir.'' Yılmaz'ın konuÅŸmasının ardından seçim tasnif kurulu oluÅŸturuldu veseçimler için 1 saatlik ara verildi. Â
button