Yılın en iyileri Malatya’da

Aralarında 2011 Berlin Film Festivali’nde En iyi Film ödülünü alan İran Filmi Bir Ayrılık, 2011 Toronto Film Festivali’nde Halkın Seçimi Ödülü’nü alan Peki Şimdi Nereye, 2010 San Sebastien Film Festivali’nde En iyi Film ödülünü alan Serseriler
filmleri var.

Sessiz sinemanın çekiciliği
SANATÇI (THE ARTIST)

Cannes 2011’de En İyi Erkek Oyuncu ödülü alan Fransız filmi, çok başarılı olan sessiz film yıldızı George Valentin’in hikayesini anlatıyor. Valentin, Peppy Miller adlı yedek oyuncu ile karşılaşır ve ona Hollywood’da şöhret basamaklarını çıkması için yol gösterir. Fakat, sesli görüntü icat edilmiştir ve bu durum sadece George’un kariyerinin değil, aynı zamanda ikili arasındaki romantizmin de sonu olur. Görsel bir çekiciliği olan film, bunu performanslarla da taçlandırıyor ve film, sessiz sinema döneminin doğasını yakalarken, aynı zamanda da günümüze ışık tutuyor.

Bol ödüllü İran filmi
BÄ°R AYRILIK (A SEPARATION)

Berlin ve Durban festivallerinden pek çok ödülle dönen Ä°ran filmi Bir Ayrılık, boÅŸanmak üzere olan ama kızları kızı Termeh’in velayeti konusunda ikileme düşen bir çiftin hikâyesi üzerinden Ä°ran toplumunu anlatıyor. Karısı evi terk edince, Nader yaÅŸlı babasına bakması için genç bir kadın tutar. Fakat, yeni bakıcının hamile olmasının yanında dengesiz kocasının izni olmadan çalıştığından haberi yoktur. Kısa zamanda Nadar kendini yalanlar, hileler ve çatışmalar ortasında bulur ve başı derde girer.Â

Bir garip iliÅŸki
ELENA

Cannes 2011’de Belirli Bir Bakış Ödülü alan Rusya yapımı bir film Elena. Yaşlı çift Elena ve Vladimir farklı kültürlerden gelmişlerdir. Vladimir, refah içinde ve soğuk bir adamken, Elena mütevazı bir ortamdan gelen uysal bir kadındır. İkinci baharlarında birbirleriyle tanışan çiftin, önceki evliliklerinden birer çocukları var. Elena’nın işsiz oğlu, ailesini geçindiremeyen ve Elena’dan sık sık para isteyen birisi iken; Vladimir’in dikkatsiz genç kızının, babasıyla mesafeli bir ilişkisi vardır.

Sam’in inişli çıkışlı hayatı
AŞKIN FORMÜLÜ YOK (SIMPLE SIMON)

İsveç filmi ‘Aşkın formülü yok’, 18 yaşındaki Simon’un hikayesini anlatıyor. Asperger sendromu yaşayan Simon’un hayatı, kardeşi Sam’in kız arkadaşı tarafından terk edilmesi ile birlikte inişli çıkışlı bir hâl alıyor. Kardeşinin hayatını düzene sokmak için Simon’un yeni bir düzen kurması gerekiyor. İhtiyacı olan, belirli bir amaç için basamakları tırmanırken aynı takvim, yemek ve kıyafet gibi belirli bir düzeni takip etmektir.