Güncelleme Tarihi:
Başbakan Binalı Yıldırım'ın açıklamaları özetle şöyle: Sözlerimin başında geçmiş dönem Ulaştırma Bakanlarımızdan Sayın Ahmet Denizolgun’un vefatını öğrenmiş bulunuyoruz. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine sabır diliyoruz. Sizler Ankara’nın Anadolu’daki temsilcilerisiniz. Bir insan düşünün, baş var, uzuvları var. Vatandaşa en yakın duran, her türlü sorunuyla, derdiyle dertlenen mahalli idarelerdir. Biz Ankara’dan gördüğümüzün, sizin gördüğünüzle aynı olmadığınızı biliyoruz. Ankara ile Anadolu’nun olaylara bakışı arasındaki uyumsuzluğun ortadan kalkması lazım. Yazıyoruz, çiziyoruz, talimatları gönderiyoruz. Düşünüyoruz ki orada her şey çiçek gibi. Böyle olmadığını biliyoruz. Sahada ne oluyor ne bitiyor sürekli izlenmesi lazım. Acaba yukarıda planlanıp talimatlandırıldığı gibi işler düzenli gidiyor mu? Bunu çok iyi görmemiz lazım. Bu da nedir, sürekli iletişim. Dinamik bir yönetişim şekli sorunlarazaman kaybetmeden çözüm üretmek için çözüm olabilir.
'MENFAAT HATASI YAPIYORSANIZ SONUNA KADAR KORKUN'
Masa başında olanlar hesap kitap yaparlar ama sahadaki uygulama hiçbir zaman planlananla aynı olmaz. Memur uygulama yaparken korkar, çekingen davranır. Uygulasam iş görülmüyor, uygulamasam niye uygulamadın diye hesap sorarlar. Memleketin işini yaparken şekil usül hatası yapabilirsiniz, hiç endişe etmeyin. Ama menfaat hatası yapıyorsanız sonuna kadar korkun. Memleketin işini görüyorsanız sakın korkmayın. Sahadaki hiçbir iş hatasız olmaz. Usulü, biçimi her şeyi dört dörtlük yapmaya kalkarsanız işi yapamazsınız. Bir tercih yapacağız, işi mi yapacağız, mevzuatı mı kollayacağız. Hata yapın ama hainlik yapmayın. İllerinizde törenler oluyor, bunlar güzel şeyler ama lütfen bunlarda seçici olun. Bir törene gittim mi işler duruyor. Kendimden biliyorum. Herkes peşinize takılıyor, devlet duruyor. Gidin ama daire başkanlarınıza, amirlere gelmeyin deyin. Beyler ne zaman dönecek, milletin işi ne zaman görülecek. Gitmeyin demiyorum, gidin ama herkes de peşinizden gelmesin, dükkan açık olsun.
'İNTİKAM DUYGUSUYLA DEĞİL ADALETLE'
15 Temmuz’da hain bir darbe girişimi ile karşı karşıya kaldık. Şimdi onun hasarlarının tamiriyle meşgulüz. Bu yetmezmiş gibi yıllardır milletimizin başını ağrıtan bölücü terör de ortada. İki tane önemli konumuz var, FETÖ ve bölücü terör örgütü. Türkiye’nin kaderi bunlarla yaşamak değil. Gündemin bunlarla istila edilmesine asla müsaade etmeyin. İnsanımızın hayallere, geniş ufuklara ihtiyacı var. O hayallerin gerçekleştirilmesine de hakkı var. Milletimizin güzel şeyler duymaya ihtiyacı var. Bunu milletimizden sakın esirgemeyin.
FETÖ soruşturması ile kamuda görevden alınan, açığa alınan ciddi sayıda sayılabilecek bir tasviye yapılıyor. Sapla samanın karıştığı, titiz davranılmadığı yönünde şikayetler geliyor zaman zaman. İntikam duygusuyla değil adaletle hareket edeceğiz. Bu mesaj karar verecek herkese. Hakimler de dahildir, valiler de dahildir. Biz yurdun her köşesine tek tek gidip acaba doğru mu, yerinde mi kontrol edecek şansımız yok. Sizlerin adaletine, ferasetine güvenmekten başka şansımız yok. Kılı kırk yapacaksınız.
'BÜTÜN İLLERDE BİR NEVİ KRİZ MERKEZİ OLUŞTURULDU'
Burada ölçümüz belli. 17-25 Aralık sonrasıdır dedik. Öncesi bizim için önemli değil. 17-25 Aralık örgütün devletle bilek güreşi yapmaya karar verdiği gündür. Bu tarihten sonra örgütle bağlantılı olanların mazur görülmesi söz konusu olamaz. Devletin kılcal damarlarına kadar sızmış bu alçak terör örgütünün bütün mensuplarının temizlenmesi, bunu vakit geçirmeden yapmamız lazım. Başbakan Müsteşarlığı başta olmak üzere bütün illerde bir nevi kriz merkezi oluşturulması talimatını verdim. Bu olaylarda kendisine haksızlık yapıldığını düşünenlerin veya size dönüş varsa bunların şikayetlerini toplayın. Şüphesiz yanlış yapılmışsa bakılacak ve yapılmış yanlışlar varsa düzeltilecek. Bu konuda yüzde yüz doğru yapılamayacağını baştan kabul ettik. Çünkü örgüt kapalı bir örgüt.
OHAL kapsamında Jandarma, Sahil Güvenlik İçişleri’ne bağlandı. Gördüğüm kadarıyla bu taşrada tam olarak hissedilmedi. Jandarma, Emniyet sizin için ikisi de aynıdır. Sadece görev yerleri bakımından farklılık vardır. Oradaki sevk ve idarede emniyete ne kadar önem veriyorsanız jandarmaya da aynı şekilde önem verin. İkisi bir olduğu zaman yönettiğiniz ildeki asayiş ve toplum huzuru çok daha kolay bir şekilde sağlanacaktır. Eğer birini diğerine daha çok tercih ettiğiniz algısı ortaya çıkarsa o zaman sorunlar doğar.
Yönettiğiniz şehirdeki her şeyin nefes alıp vermesinden sorumlusunuz. Sadece güvenlik değil. Yerel ekonominin canlandırılması da sizin işiniz. Proje üreteceksiniz, şehre heyecan vereceksiniz. Vatandaş işin içine katılmalı, sizin heyecanınızı görmeli ve ortak olmalı.
TIPIŞ TIPIŞ GELECEK İFADESİNİ VERECEK
Yeni sürecin adı savunma değil taarruz. İki şey yapıyoruz. Bir hudut kapılarını güvenliğe alıyoruz. Dışarıdan girişleri önleyemezsek sızlanmanın anlamı yok. Bunu bir kere başta sağlayacağız. Bölgeden gelen valilerimize açık söylüyorum. Hudut kapısı dışında her geçiş düşman geçişidir. Sivillere niye operasyon yaptın diye sorarlar… Bakın açık söylüyorum, hiç tereddüt göstermeyin, düşman geçişidir, anında gereğini yapın.
İkinci nokta, asker anlatıyor, şuradan kalktılar, 3 kişi, 7 kişi, burada gittiler… Böyle şey mi olur, adeta bacılık olmuşlar. Onların her an enselerinde olacaksınız. Geçen Çukurca’ya gittik, 25 yıldır girilmeyen yere girmişler. Adamlar orada kendilerine göre bir yapı kurmuşlar. Değip dolaşan yok. Şimdi ne oldu? Helak olup gittiler. Şehitlerimiz de oluyor, yüreğimiz yanıyor ama bağımsızlığın bedeli var. Bağımsızlık altın tepside sunulmuyor. Bağımsızlık mücadelesini niçin yaptık, bu toprakları vatan yapmak için. Mutlaka tespit edilen yerlere gideceğiz. Efendim burası riskli… Riskli olan yerler için tedbirini alacağız. Burada kararlılık çok önemli, kararlılık olduğu sürece biz bu işi kısa sürede yönetilebilir hale getiririz. Terörle iltisaklı parti çıkmış bu belediyelere ilişirseniz isyan başlatacağız, şöyle yapacağız, böyle yapacağız… Kimse kusura bakmasın, burası hukuk devleti, kimse hukuktan üstün değildir. Birileri ellerine silah almakla Türkiye’ye, bu büyük ülkeye kafa tutacağını mı sanıyor? Burası bir hukuk devleti, mahkeme çağırıyorsa tıpış tıpış gelecek ifadesini verecek.
Belediyelerle zaman zaman rekabete giriliyor. Niye buna giriyorsunuz? Siz belediyelerin bir anlamda abisisiniz. Teröre destek veren belediyelerle ilgili bir düzenleme yaptık. İçişleri Bakanlığı ve illerde valiliklerimize yetki verildi. Bu konuda lütfen çekingen ürkek davranmayın. Bu ülkenin kaynaklarının kurşun olarak dönmesine sakın izin vermeyin. Yasaları uygularken asla ve asla tereddüt etmeyin. Gençlerimizi dağa götürenlere gereğini yapın kardeşim. Terörün mali kaynakları, silah, alet, edavat kaynaklarını ortadan kaldırmazsak bu süreç çok uzun olur. Kararlılık burada kilit kelimedir. Rehavete kapılmadan üstüne üstüne gideceğiz. 23 ilimizi ilgilendiren reform ve kalkınma projemizi açıkladık. Bu bölgede 5 tane ana cazibe merkezi ve bunun etrafındaki iller… Bu projeyi her şeyiyle inceleyin. Uygulaması, takibi sizin göreviniz. Laf olsun diye teşvik yok, hep somut. Sosyal ve kültürel projelerimiz de gelecek, onlar da çalışılıyor.
PARA BOL DEĞİL PARABOL!
Ben Ulaştırma Bakanı olarak görevimin ilk yıllarında valileri topladım. Bir salonda böyle konuşuyoruz. Şu kadar yol yapacağız dedim. Bazı arkadaşlar donuk donuk bakıyorlar. Tepki yok, heyecan, katılım yok. Dedim ki arkadaş merak etmeyin bunları nasıl yapacağız diye düşünüyorsunuz. Dedim ki merak etmeyin para bol! Sonra canlandılar. O işi başlattık. Yıl sonu geldi, arkadaşlar, ‘efendim para bol dediniz ama para gelmiyor’ dedi. Dedim ki sayın valim sen geometri okumadın mı? Ben para bol demedim, ‘parabol’ dedim.
KIŞ SAATİ UYGULAMASINI KALDIRDIK
Bu seneden itibaren yaz kış saati uygulaması yok. Kaldırdık. Yazın da kışın da aynı. Kafa karışıklığı olmasın. İşe geç kaldım, erken gittim derdi yok. Saat aynı, sen değişeceksin.