Yıldırım: ABB iştirakleri borca batmış durumda

İşte Yıldırım'ın açıklamalarından öne çıkan satır başları:

Ulaşım problemi Ankara'da had safhada. Su fiyatı çok yüksek, elektriği geçti diyor vatandaş. Ankaramızda 5 yıldır 350 milyara yakın bütçe harcanmış ama vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştıran bir şey yapılmamış.

"ANKARA'DA İNSANLARIN GÜNLÜK 2 SAATİ YOLDA GEÇİYOR"

Ankara'da Kızılay'a gelmeden bir yere gidemiyoruz. Yürüme mesafesinde 10 dakika yürüme olan yere 45 dakikada gidiyoruz. Entegrasyon yok. Ankara'da insanların günlük 2 saati yolda geçiyor. Raylı sistemler yüzde 45 civarında dolulukla çalışıyor. Etkin kullanmıyorsunuz. Bağlantısı yok. Sosyal yardımlar adı altında bir çözüm önerdiğini söyleyen belediye başkanımız var. Kanunla üzerlerine vazife kılınmış şeyler. Mecbur yapacaklar. İnsanlarımız 'Tamam bir şey yapmıyor ama sosyal yardım yapıyor' diyor. 5 yıllık bütçenin yüzde 3'ü sosyal yardımlara harcanmış. Biz sorduk 'Niye soruyorsunuz' dediler.

"SGK'YA EN FAZLA BORÇLU BELEDİYE ABB VE ŞİRKETLERİDİR"

Çalışma Bakanı bir açıklama yaptı. 'SGK'ya en fazla borçlu belediye ABB ve şirketleridir' dedi. SGK kurumuna borcunuzu Çalışma Bakanı bile büyütemez ve aşağı çekemez. Bu nasıl oluyor? ABB'nin Meclis'inden seçilen 5 kişilik komisyon kuruluyor. 'Sözleşme bu, burada ne oluyor' diye soruyor komisyon. Ama cevap yok. ABB'nin şirketleriyle ilgili 5 yıldır bir tane bilgi ve belge açıklanmadı. Mecbur kalarak bir tablo yayınladılar. Şirketlerdeki faaliyet ve sonuçlarını açıkladı. ANFA'nın 2019'da borcu 208 milyon lira, 2023 yılında aynı şirketin borcu 1 milyar 581 milyon 405 lira. Bu ABB'nin internet sitesinde yazıyor. ABB'nin yaklaşık 15 tane şirketi var. ABB 1 milyar 125 milyon lira borçla aldığı şirketlerde 8 milyar 62 milyon lira borcu var. Sayıştay denetçileri bu şirketlin borca batık ve iflasta olduğunu yazıyor. BUGSAŞ ve ANFA'nın batık hale geldiğine dair ve derhal önlem alınmasına gerektiğine dair Sayıştay raporu var. Bu Mansur Yavaş'ın önünde var. Belediyelerin zarar etmesi mümkün değil. Belediye şirketi ne yaparsa yapsın, hepsini belediye ödüyor. Zararın olması mümkün değil. Bundan yüzde 7 kar da elde ediyor. 30 milyarlık sözleşme vardır. 3 milyar belediyeye kar girmiştir. Bu karı bitiyorsunuz üstüne 8 milyar da zarar ediyorsunuz.

"YAPTIĞINIZ HARCAMALARIN KAYNAĞINI ANKARALIYA HALA AÇIKLAYAMADINIZ"

hiçbir kuraldan şaşmadık. Etik dışına hiç çıkmadık. Halkımıza bir tane bile yalan söylemedik. Söylediğimiz hiç bir şey yalanlanamadı. Bunlarda da haklılığımız ortaya çıkacaktır. Bir belediye başkanı düşünün ki 'İsraf israf' deyip yeri göğü afişlerle donattı. 'Bu paralar nereden harcandığının ve faturasını gösterebilirim' diyor. Cengiz Topel Yıldırım da sordu ama cevap yok. Yaptığınız harcamaların kaynağını Ankaralıya hala açıklayamadınız. Hem incelensin diyorsunuz hem de söylemiyorsunuz.

"YAVAŞ, 'BANA GELDİ ADAYLIK VERMEDİM' DİYOR. SEN KİMSİN?"

Dediklerimize kimse bir şey diyemedi. Kimse yalanlayamadı ama bir şey söylediler. Sayın Özgür Özel beni davet etti. Sonra Mansur Yavaş da beni davet etti. Aralık ayı başında İYİ Parti'den adaylığım söz konusu oldu. Yavaş, bunu duyduğunda İYİ Parti'ye operasyona başladı. Engellemek için elinden ne geliyorsa yaptı. Kendisini oraya başkan yapan partiye operasyon çekti. Ardından beni CHP'li bir arkadaşım aradı. 'Başkanım görüşebilir miyiz?' dedi. Ben de tabii dedim. Geldi ve 'Neden partide değilsiniz? Sizi Özgür Bey'le görüştürmek isteriz' dedi. Ben de 'tabi' dedim. Özgür Özel olduğu için CHP Genel Başkanı olduğu için tabi dedim. Bugün olsa yine giderim. Özgür Özel olduğu için değil CHP Genel Başkanı olduğu için giderim. Özel meselesi şuydu; 'biz niye ayrıyız başkanım' . Benim bir yere gitmememi mümkünse kendileriyle beraber olmamı söylediler. Bunun ardından şunu söyledim 'Ben büyük ihtimalle başka partiden aday olacağım' dedim. 'Yapma, gitme' dediler. Yalvarırcasına söylediler. Biz görüştüğümüzde Etimesgut'ta Erdal Beşikçioğlu zaten adaydı. Buradan kalkıp gittik. 'Yavaş sizi davet etse görüşür müsünüz' dediler. Görüşürüm dedim. 'Görüşme yeri sizin için önemli mi' dediler. Ben de hayır bir önemi yok dedim. ABB'de Yavaş'la görüştüm. 15 dakika temennilerini anlattı. 'Şuraya bunu düşünüyorum. Mamak'a da Mesut'u düşünüyorum' dedi. Son söz bana geldi. Ben dedim ki 'Mansur Bey, Özgür Özel'in ricasıyla geldim'. 'Sen iyi adamsın, daha önce görüşmeliydik' dedi. İYİ Parti'den Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olacağım dedim. Gözüne bakarak söyledim. Ben Mamak'ı istemedim. 'Mamak'ı istemiş de vermemişlere' geldi iş. Yavaş da 'Bana geldi adaylık vermedim' diyor. Sen kimsin? Milletin yüzüne baka bak yalan söylediler. CHP'nin kurumsal kimliğine ve seçmenine saygımdan konuşmamaya çalıştım. Üstünden söyledim geçtin.